Daha önce de imarı gündeme gelen İstanbul Yedikule’deki tarihi surların dibinde bulunan tarihi bostanlardan geçimini sağlayan aileler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine sözlü olarak bostanları boşaltmaları yönünde bildirimde bulunduklarını iddia etti. Barakaların kaldırılacağı yönünde söylentiler duyduklarını belirten aileler, “Sur çevresini insandan arındırmak istiyorlar. Oysa ki sur, buradaki çiftçilerle, bostancılarla bir bütün. Bizi buradan ayırmak buranın dokusuna verilmiş en büyük zarar olur” dedi.
DHA'dan Ezgi Çapa'nın haberine göre, Topkapı ile Yedikule arasındaki Yedikule Bostanları'nda yer alan seralar ve barakaların kaldırılacağı ihbarı geçimini buradan sağlayan yaklaşık 30 aileyi tedirgin etti.
Tarihi surların dibinde yer alan ve Osmanlı saraylarına sebze yetiştiren tarihi bostanlarda basın açıklaması yapan Yedikule Bostancılar Derneği üyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine sözlü olarak bostanları boşaltmaları yönünde bildirimde bulunduklarını söylediler.
Bostanların, Osmanlı dönemine kadar uzandığını, hendekler içerisinde, yüzyıllar boyunca sebze bostanlarının yer aldığını vurgulayan dernek üyelerinden Özkan Ökten “Bize 'görüntüyü bozuyorsunuz' diyorlar. Halbuki bostanlar da surlarla birlikte bir dünya mirası" dedi.
Bostanlarda domates, marul, nane, lahana, semizotu gibi bitkilerin yetiştiğini belirten Ökten, “İstanbul'un neresinde böyle bir imkan var. Neresinde yediğinizin nasıl üretildiğini görüyorsunuz. Neresinde çocuklarımız toprakta ekili meyve sebze görüyor” diye sordu. Bostanların kenarlarında bulunan barakaların yıkılması halinde tarım için gerekli olan malzemeyi saklayamayacaklarını ifade eden Ökten, “Bu, bostanlarda tarım yapamayacağımız anlamına gelir” ifadesini kullandı. Bostanların güvensiz olduğu yönündeki eleştirilere yanıt veren Ökten, “Bostancının her gün ekip biçtiği, geçimini sağladığı, sürekli gözünün üzerinde olduğu tarlası bir parktan ya da sokaktan daha güvenlidir” dedi.
Önce barakaların daha sonra ise bostanların kaldırılacağı yönünde haberler aldıklarını söyleyen bostancı Cihan Kaplan ise “Sur çevresini insandan arındırmak istiyorlar. Oysa ki sur, buradaki çiftçilerle, bostancılarla bir bütün. Bizi buradan ayırmak buranın dokusuna verilmiş en büyük zarar olur” şeklinde konuştu. Tarladan tüketiciye doğrudan ulaştıklarını anlatan Kaplan, “Yerel pazarlara ürün satıyoruz. Yoldan geçen vatandaş, yarı fiyatına, en sağlıklı şekilde ürün alabilir. İstanbul'daki 'şehir içi bostancılığın' yapıldığı en güzel yer burasıdır. Burayı yok etmek İstanbul için de kayıptır” diye konuştu.
Belediye ile ortak hareket etmek istediklerini belirten Kaplan, yasal bir statüye kavuşmak istediklerinin altını çizerek “Bizi burada diken gibi görüyorlar. Buradan çıkarma telaşı var” dedi. Kendilerinin yıllardır dışlandığını söyleyen Mustafa Eryılmaz ise, kendisine ait bostanın 2013 yılında yıkıldığını belirterek “İçler acısı halde öylece duruyor” diye konuştu. Geçimin bostandan sağlayan 64 yaşındaki Havva Kaplan ise, “Buraya gençliğimi verdim. Kanuna karşı bir şey yapmıyoruz. 50 kuruşa maydanoz satıyoruz, geçimimizi sağlıyoruz. Bizi buradan nereye atacaklar" diye sordu. Grup basın açıklamasının ardından bostanlardan ayrıldı.