İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 10 yıl hastabakıcı olarak görev yapan ve personel yemekhanesindeki zehirlenmeleri tespit edince işten çıkarılan taşeron işçi Cemal Bilgin hakkında 20’ye yakın soruşturma ve 6 dava açıldı. Bilgin, 2 yıldır hukuk mücadelesi veriyor.
Cumhuriyet'ten Sibel Bahçetepe'nin haberine göre Bilgin, “Açtığım tüm davaları kazandım, iade davasını da kazandım ancak geri alınmadım. Beni üzen şu. Dünyanın en saygın üniversitesi ve hukuk fakültesi var ama kendi işçisinin kazandığı mahkeme kararını uygulamıyor. Dünyanın en saygın sağlık kurumu ama kendi işçisine sahte raporlar veriyor” dedi.
Bilgin, iç hukuk yollarının tükenmesi durumunda mücadelesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) taşıyacağını kaydetti.
Bilgin, 2016 yılının temmuz ayında İÜ Tıp Fakültesi’nde personel yemekhanesinde 40 kadar işçinin yediği yemekten zehirlendiğini ortaya çıkarmış ve ardından işten çıkarılmıştı. Uzun süre fakültede direnişte olan Bilgin, 2 yıldır yaşadıklarını gazetemize anlattı. hukuk mücadelesini sürdürdüğünü söyleyen Bilgin, şöyle konuştu:
“Hasta bakıcı olarak çalışıyordum ve aynı zamanda taşeron firmadan işçi sağlığı ve güvenliği temsilcisiydim. 2 yıl önce fakülte yemekhanesinde yemek yiyen 40 çalışanda kusma, halsizlik, mide bulantıları gibi şikâyet ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine arkadaşları ziyaret ettim. Arkadaşlarımıza verilen raporda ‘üşütme, hava değişimi, klima çarpması’ gibi ifadeler kullanılmıştı. Ancak hastanedeki raporlarda bağırsak iltihabına neden olan Salmonella bakterisinin çıktığını gördüm. Aynı üniversite, aynı kişilere bir günde iki farklı rapor vermişti."
Söz konusu durumu ortaya çıkarınca fakülte sekreterinin talimatı ile işine son verildiğini öne süren Bilgin, fakülte sekreteri hakkında YÖK tarafından çok sayıda soruşturma açıldığını da kaydetti. Bilgin, zehirlenme olayını ortaya çıkarmasının ardından çalıştığı hastanede sürekli yerinin değiştirildiği anlatarak, “İÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda hasta bakıcısıydım. Sonra genel dahiliye acil bölümüne oradan nörolojiye, oradan da acil cerrahi yoğun bakıma sürdüler, sürekli sürgün edildim” dedi.
Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TAŞİŞ-DER) Başkanı da olan Cemal Bilgin, şöyle devam etti:
“Hakkımda üniversite yönetimi tarafından 20’ye yakın soruşturma açıldı. Üniversitede eylem yapıyorum diye teröre destek verdiğim iddia edildi, soruşturma başlatıldı. Basın suçları, iftira gibi 6 dava açıldı. Tehditler alıyorum. Hepsinden beraat ettim. İşe iade davasını kazandım ama işe geri alınmadım. Davaları kazanıyorum ancak somut bir adım atılmıyor. Şuan da DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası’nda Örgütlenme uzmanıyım. 2 yıldır hukuk mücadelesi yürütüyorum ancak sonuç alamıyorum. Adalet ağır aksak işliyor. Kamu kurumlarında benim gibi yüzbinlerce insan mağdur, işçi ve emekçinin emeği sömürülüyor. Hakkını arayan işten çıkarılıyor, soruşturmalara maruz kalıyor. Beni üzen şu dünyanın en saygın üniversitesi, hukukfakültesi var, adalet bölümü var ama kendi işçisinin kazandığı mahkeme kararını uygulamıyor. Dünyanın en saygın sağlık kurumu, ünlü profesörleri var ama kendi işçisine sahte raporlar veriyor. İç hukuk yolları tükenince AİHM’ye de gideceğim.”