Yeni Akit yazarı: Kılıçdaroğlu’nun bu sefer de yenileceğini söyleyen siyaset mühendislerine katılmıyorum

Yeni Akit yazarı: Kılıçdaroğlu’nun bu sefer de yenileceğini söyleyen siyaset mühendislerine katılmıyorum

Yeni Akit Abdullah Şanlıdağ, liderler arasında bir ihtilaf olmazsa Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayının CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu yazdı.

CHP’nin 3 Aralık’ta açıkladığı ekonomik vizyon programına değinin Şanlıdağ, Kılılçdaroğlu’nun 70 kişilik uzman kadro ve birçoğu yabancı olan siyaset üstü danışmanlarla çalıştığını belirtti.

“Kılıçdaroğlu’nun en büyük adımı, CHP’nin kronikleşmiş Kemalist, seküler ve din karşıtı enstrümanını kırmak oldu” diyen Şanlıdağ, yazısına şöyle devam etti:

 Sonrasında helalleşme kavramıyla başlattığı dindar, muhafazakâr seçmene ulaşma adımı da gayet güzeldi. Türkiye’nin normalleşmesi ve siyasetin sivri dilinin kırılması gerekiyor. Demokratik ortamda siyaset daha rahat yapılır. Hiç kimsenin bir diğerini ötekileştirmediği; dinine, inancına, dünya görüşüne saldırmadığı bir zemini inşa etmek durumundayız. Meclis’teki görüntüler, vatandaşın midesini bulandırıyor. Koca koca adamların kavga etmesi kimlerin işine yarıyor?

Devam edelim. Kılıçdaroğlu’nun etnik kimliğini ve daha evvelki yenilgilerini bahane ederek, bu sefer de yenileceğini söyleyen siyaset mühendislerine katılmıyorum. Fildişi kulesinden atıp tutmak kolay. Altılı Masa’nın İmamoğlu veya Mansur Yavaş ile daha rahat kazanacağını söyleyenler, Türkiye gerçekliğinden ve dünyadaki gelişmelerden bihaberler. Her şeyden önce adaylık Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır. Seçime ne kaldı ki? Baştan beri koşturan, her türlü zorluğa göğüs geren Kılıçdaroğlu, İstanbul’u bile yönetmekten aciz Ekrem İmamoğlu’na meydanı bırakmaz. Bu saatten sonra Mansur Yavaş da olmaz. Lakin Kılıçdaroğlu’nun handikapı şu: Bizim toplum siyaset üstü kimliklere pek önem vermez. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni sistem gereği bakanları meclis dışından seçmesi, pek sevilen ve kabul gören bir tarz olmadı.

Türk siyasetinde ‘siyaset dışı uzman, bakan vs’ sevilen ve sıcak karşılanan bir durum değildir. Bakan dediğin kişi, siyasete emek katacak, seçilmiş olacak ve toplumun içinden gelecektir. Atadığınız kişi ne kadar önemli olursa olsun sonuçta seçilmiş kişi olmuyor. Demokrasi, atamadan ziyade seçilmişliğe önem verir. Steril uzmanlığın ve siyaset dışı adanmışlığın alıcısı olmuyor.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın