Yeni Akit: Yolsuzluk tweeti için gözaltına alınan gazetecinin bir yılda yaptığı tatili Erdoğan 12 yılda yapmadı!

Yeni Akit: Yolsuzluk tweeti için gözaltına alınan gazetecinin bir yılda yaptığı tatili Erdoğan 12 yılda yapmadı!

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu, attığı 17 Aralık tweeti nedeniyle gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan gazeteci Sedef Kabaş’ın Sahil Güvenlik Dergisi’ne yazdığı 3 aylık Yunanistan tatili yazısını köşesine taşıyarak, “Londra doğumlu Sedef abla ve içinde olduğu aristokrat zümrenin bir seferinde yaptığı üç aylık tatili, Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık Başbakanlığı döneminde, toplam olarak yapmadığının garantisini verebilirim. Gerisi hikayedir. Palavradır, yalandır, iftiradır.” Dedi.

Karahasanoğlu yazısında, “Bir seferinde üç aylık tatil yapan aristokratlar, 12 yıldır 365 gün, günün 18 saati çalışan Başbakan’a bir suçlama yapıyorlarsa.. (Fiilen yaptığı toplam tatili, olsun olsun bir ayı geçmez!) Alacakları cevap şudur: ‘Hadi ordan.. Hadi ordan!” ifadelerine yer verdi.

Gazeteci Sedef Kabaş, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verilmesinin ardından Twitter’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun bir fotoğrafını paylaşarak, “Bu adamı asla unutmayın 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcı ...” dedi.

“Terörle mücadele yapan kişilere yönelik hedef gösterme” suçlamasıyla gözaltına alınan Kabaş, Emniyet’teki ifadesinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirildi. Kabaş, savcılık sorgsunun ardından "adli kontrol" uygulanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Ancak Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kabaş’ı adli kontrole gerek duymadan serbest bıraktı.

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu, bugünkü (2 Ocak 2015) yazısında Sedef Kabaş’ı eleştirdi.

Karahasanoğlu’nun Yeni Akit gazetesinin bugünkü nüshasında yayımlanan, “Medyamızın yeni kahramanı hortumcu Çağlar’ın işçisi Sedef!” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘Medyamızın yeni kahramanı hortumcu Çağlar’ın işçisi Sedef!’

 

Twitter’ın kahraman yaptığı bir “konu mankeni” daha karşımızda..

Zaman gazetesi birinci sayfasında.

Samanyoluhaber ana haberinde..

Diğer televizyonlar, “Gazeteci Sedef aşağı.. Gazeteci Sedef yukarı” diye onlarca haber..

Neymiş?

“Gazeteci Sedef, bir tivit atmış. Tivit gerekçesi ile gözaltına alınmış, çocuğunun çizgi film seyrettiği tabletten tutun, cep telefonuna kadar her şeyine el konulmuş!”

“Çocuk” dedi diye, ayağında patik olmayan çıplak ayakla dolaşan bir çocuk sanmayın..

Kendisine özel, “yatılı oyun ablası” tutulan, şanslı bir çocuk o!

Dolayısı ile, “tablet”, “çizgi film” vesair, anlarsınız ya..

İşin sosu..

Berkin Elvan gibi, “Fırına ekmek almaya gidiyordu” diyecek de.

Çocuk 4 yaşında..

Medyamızın kahramanlaştırdığı Sedef ablanın attığı tivitin içeriğine bir bakalım..

“Bu adamı asla unutmayın 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcı ...”

Aslında takipsizlik kararını veren, Sedef’in tivitine yazdığı savcı değil ama..

O kadarcık hatayı geçelim..

Sedef ablamızın, “yolsuzluk hassasiyeti”ni ayağa kalkarak alkışlayalım!

Ama şeytan bu, ne yaparsınız...

Sedef ablanın makyajı.. Lüks giyim kuşamı.. Röportaj verdiği evinde arka planda görünen “aristokratların evlerini aratmayan lüks eşyalar”, benim  kafamı karıştırıyor...

“Kim bu Sedef abla” diyorum..

Ve yanılmıyorum..

Son ayların, klasik bir “tiplemesi” ile karşı karşıya olduğumuzu görüyorum..

Kimmiş, Sedef abla?..

Aralık’a verilen takipsizliğe itiraz ediyor ama..

Kendisi; yolsuzluğun kralını, 2 katrilyon lirayı hazineden hortumlayıp kasasına aktararak gerçekleştiren Cavit Çağlar’ın, NTV’sinde program yapan bir bayan..

Çağlar hazineyi soyuyor.

Bu hanım abla da, Emin Çölaşan’ın da haftalık programa çıktığı NTV’de, farklı programlarla, halkın dikkatini, o aylarda soygunlardan başka yerlere çekiyor..

O dönem çalıştığı NTV’nin patronu Çağlar’ın hortumuna, tek bir itirazda bulunmuyor..

Verilen takipsizlikleri.. Verilen görevsizlik kararlarını.. Verilen yetkisizlik kararlarını.. O zaman tivit yoktu ama.. Televizyonda, gazetelerde, internet sitelerinde iki cümle ile eleştirmiyor..

Kafa yapısını ispatlıyor. “Benim derdim yolsuzluk değil, karşı çıktığım; yöneticilerin dindarlığı” diyor..

Hayatı lüks içinde geçen insanların, “yolsuzluk edebiyatı” yapmaları, bana hep “He he.. Anlat heyecanlı oluyor” tepkisi verdirir..

Sedef ablanın lüks ev eşyalarını da görünce..

“Nerden geliyor acaba, bu değirmenin suyu” diye düşündüm..

Eşi, Sabancı’da uzun yıllar, insan kaynaklarında üst yönetici olarak çalışmış. Nihayetinde maaşlı bir eleman.. Kendisi de öyle..

Ayrıca, şu şirketi kurmuş, olmamış, tasfiye etmiş. Bu şirketi kurmuş, çekler ödenmemiş, tasfiye etmiş. Diğerini kurmuş..

Uzatmayalım..

Ticari hayatında, hani denir ya.. “İki koyunu güdemeyen” diye..

Öye bir gazeteci Sedef abla da..

Ama, başsavcıya akıl veriyor. “Nasıl takipsizlik kararı verirsin” diye, hesap sormaya kalkıyor..

Başsavcı deseydi ki, “Ne bu şirketler? Birini açmışsın, diğerini kapatmışsın.. İyi hatırlattın.. Niye kapattın bu şirketleri?”

Sedef ablanın ailecek yaptığı şu “tatil yazısı”nı okumasaydım..

Emin olun, her şeye rağmen, yine de hiç itiraz etmeyecektim, Sedef ablaya..

Buyrun, eşinin kaleminden, Sahil Güvenlik Dergisi’ndeki, üç aylık Yunan adaları tatili ile ilgili anlatımı okuyun, siz karar verin, “bunların yolsuzluk edebiyatı yapmaya ne hakları olabilir?”

“Adanın merkezindeki şık butikler, göz alıcı kuyumcular (ki benim favorim Thanos), neşeli dondurmacılar ve kafeler harika şekilde zaman geçirmenizi sağlıyor. Sokağın iki yanına masaları atmış, aile işletmesi Pantelis Restoran’da defalarca yemek yedik ve her seferinde çok memnun kaldık. Biraz daha içeride bulunan Tırhandil (Tpexanthpi)Taverna ise küçük masalarında, hiç ummadığınız kadar büyük ziyafet çekebileceğiniz harika bir başka mekan. Özellikle ahtapot ve karideslerini mutlaka deneyin derim. St.John Manastırı’na karşı bir akşam yemeği için ise sahile paralel, altında bir İtalyan restoranı bulunan, ikinci kattaki Tzibaepi Taverna’yıtercih edebilirsiniz. Henüz gitmediğimiz ama namını epey duyduğumuz bir başka restoran ise Benetos. Romantik, nezih atmosferi ve Akdeniz mutfağı ile beğeni toplayan ancak yüksek fiyatları nedeniyle biraz da şikayet edilen bir adres. Yine de sanırım denemeye değer... Gezdiğimiz diğer Yunan adalarına gelince, eh, onlar da artık bir başka sefere...”

Sedef abla da, şöyle yorumluyor bu tatili: “Fındık kabuğunun hallicesi teknemiz Mayıs ile (32 feet Jenaue) 3 ay sürecek mavi yolculuğumuza Temmuz başında İstanbul Fenerbahçe Marina’dan çıkış yaparak başladık.”

Gerisini okumaya gerek yok..

Ben yıllardır gazetecilik yapıyorum...

Londra doğumlu Sedef abla ve içinde olduğu aristokrat zümrenin bir seferinde yaptığı üç aylık tatili, Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık Başbakanlığı döneminde, toplam olarak yapmadığının garantisini verebilirim..

Gerisi hikayedir. Palavradır, yalandır, iftiradır..

Bir seferinde üç aylık tatil yapan aristokratlar, 12 yıldır 365 gün, günün 18 saati çalışan Başbakan’a bir suçlama yapıyorlarsa.. (Fiilen yaptığı toplam tatili, olsun olsun bir ayı geçmez!).

Alacakları cevap şudur: “Hadi ordan.. Hadi ordan!”