Yeni askerlik sistemi, ‘vicdani ret’e kapıyı aralamadı

Yeni askerlik sistemi, ‘vicdani ret’e kapıyı aralamadı

TBMM Genel Kurulu’nda bayramdan önce yasalaşması beklenen 65 maddelik ‘ Askeralma Kanunu Teklifi’, siyasi partilerin ortak mutabakatıyla jet hızıyla geçtiği Milli Savunma Komisyonu’nda HDP’li Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş’un ‘vicdani ret’ önerisine kapıyı aralamadı. 

Vatandaşlığa geçmiş mültecilerin durumunun mercek altına alındığı komisyonda Askeralma Genel Müdürü Tuğgeneral Davut Alâ, geçmişte ‘Suriye’de askerlik yapanları burada askerlik yapmış sayıldığı’ şartını kaldırdıklarını ve bunun artık ülkeler arasında ikili anlaşma kuralına bağlandığını açıkladı. Ala, vatandaşlığa hak kazananların durumuna ilişkin soruya da, “20 yaşında diyelim vatandaşlığa alındıysa 20 yaşındaki Türk vatandaşı nasıl askerlik yapmakla yükümlüyse aynısı olacak” açıklaması getirdi.

Komisyon görüşmelerinde HDP’li Erdoğmuş, geçmiş kararlara da dikkat çekerek, müftü kimliğiyle alıkonulmuş askerler için  atılacak bir adımda görev alabileceği önerisinde bulundu.

TIKLAYIN - MHP’li vekilden askerlik kanunu önerisi: Kadınlar da askerlik yapsın

“Cumhurbaşkanına yetkiler”

AKP’lilerin sunduğu ve askerlik sisteminde köklü değişiklikler öngören ‘Askeralma Kanun Kanun Teklifi”, 1927 tarihli 2 tane kanunun ilga edilmesini, 211 sayılı İç Hizmet Kanunu, 926 sayılı Personel Kanunuyla birlikte toplamda 18 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörüyor.

Yeni sistem yürürlüğe girerse 6 ayı dolan askerler terhis olabilecek. Teklifin Meclis Genel Kurulu tarafından da kabul görmesi durumunda askerlik 6 aya düşürülecek, bedelli askerlik ise kalıcı hale getirilecek. Düzenleme ile seferberlik ve savaş halinde ihtiyaca göre terhis tarihi, Cumhurbaşkanınca belirlenecek. Askerlik çağı, Cumhurbaşkanınca 5 yıla kadar uzatılabilecek veya kısaltılabilecek. Bu uygulama kapsamında tahsil edilen tutarlar, genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Bakanlık merkez muhasebe birimi hesabına yatırılacak.

Komisyon görüşmeleri şöyle:

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa): Bir diğer husus, bu vicdani ret konusu var dünyada ve vicdani ret konusu bir hak olarak değerlendiriliyor. Çünkü bir inançtan, bir düşünceden, bir felsefeden hareketle deniliyor ki: Savaş karşıtı bazı insanların, bunlar fıtri de olabilir... Yani öyle insanlar var ki fıtri olarak o alanda görev almak istemeyebilir. Yine bazı insanlar da bunu bir inanç olarak görebilirler ve der ki bir insan, bir inanç özgürlüğü temelinde diyebilir ki -ki bugün dünyada da birçok Avrupa ülkesinde bu konu tartışılıyor- "Ben inancım gereği savaş karşıtı bir düşünce taşıyorum ve bu hakkımın da bana tevdi edilmesini istiyorum." Bundan dolayı da vicdani reddi bir sorumsuzluk gibi değil de bir hak talebi gibi görüp bizim bu Komisyonumuzun onu da değerlendirmesini ben şahsen öneriyorum, hatta önümüzdeki çalışma döneminde bir kanun teklifi şeklinde de Meclisimize takdim etmeyi planlıyoruz.

Yine bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum ama şahsım için bu konuyu paylaşırken siyasi kimliğimi bir tarafa bırakmak istiyorum ve bununla da sizi temin etmek istiyorum. Bunu söylerken de hiçbir siyasi düşünce, parti, mülahazayı dikkate almadan söylüyorum. Bu Komisyonun bir mensubu ve Komisyona karşı, Millî Savunma Komisyonuna karşı sorumlu bir birey ve müftü kimliğimle şunu sizinle bu mübarek, bu manevi iklimde -ondan da cesaret alarak- paylaşmak istiyorum. Diyorum ki: Alıkonulmuş askerlerimiz var. Geçmişte de bu Meclisin ve yine, askerî erkânın da kararı doğrultusunda bir tecrübesi de var. Daha önce hangi nedenlerden olursa olsun, alıkonulmuş askerlerimizle ilgili bir girişimde bulunuldu ve o, ülkemizin hem siyasi atmosferini hem de ülkemizde biriken -tabiri caizse- o baskın, kesif yoğunluğu da dağıtmış oldu. Ben bu Komisyonun bir üyesi ama bir müftü kimliğiyle diyorum ki: Komisyonumuz bu konuda eğer herhangi bir yetki, bir sorumluluk, bir hizmet, bir tartışma, bir değerlendirme yapacaksa ben o konuda, bu Komisyondan hizmet almak isteyen bir görevin mensubu, bir görevin sorumlusu olarak bunu da takdim etmeyi ayrıca bir borç biliyorum. Tabii, bunun kararını verecek merci bellidir ama bir birey olarak da benim de burada Komisyonla paylaşma gereği duyduğum bir husustur.

--

MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - Sayın Bakanım, daha önce ifade ettiğim üzere, bu maddenin (2)'nci fıkrasının son kelimesinin "izin verilir." olarak düzeltilmesini ve 8'inci bentteki "İzin vermeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." ifadesinin "Millî Savunma Bakanı" yetkilidir olarak düzeltilmesini kurula arz ediyorum.

Bir başka şey: Yine aynı maddenin 8'inci fıkrasında "Bu maddede yazılı izinlerin dışında izin vermeye, Cumhurbaşkanı yetkilidir." deniyor. Allah aşkına, Cumhurbaşkanlığı makamı en üst makam; Sayın Cumhurbaşkanımıza bu görevi vermek saygısızlıktır. Bu, fevkalade bir durum ise Genelkurmay başkanı olabilir ya da sayın bakan olabilir. Bunu Cumhurbaşkanı seviyesine çıkarmamak gerekir diye düşünüyorum.

YSK kararı sonrasında mazbatası elinden alınan CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun AKP'nin yitirdiği 'sahicilik dilinin' karşılığı olarak yer aldığını, bu durumun muhakkak bir karşılığı olacağını kaydeden Ağırdır, "Kaç puan olur onu bilemiyorum" diye konuştu. Sayın Başkan, şimdi, Anayasa'mızın 72'nci maddesi vatan hizmetini belirliyor, tarif ediyor ancak burada "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her erkek askerlik hizmeti yapmaya mecburdur." diyoruz. Bakın, İstiklal Harbi'mizin kazanılması dâhil olmak üzere, kadının sistemin dışında tutulduğu hiçbir çalışmada mükemmelliğe ulaşılamamıştır. Şu anda dünyada birçok ordu, kadını istihdam etmektedir er olarak, rütbeli olarak. Buraya bir esneklik getirilerek, talep hâlinde bayanların da er, astsubay, yedek astsubay ya da yedek subay olarak askerlik yapabileceği hükmü konulabilir diye düşünüyorum. Tartışılmasını da talep ediyorum efendim. Sayın Bakanlarım, Millî Savunma Bakanlığının sayın yetkilileri; eğer reform yapacaksak, eğer reformdan söz edeceksek buraya "bayan"ı eklememiz lazım. Türk kadınına güvenelim. İstiklal Harbi'nde kadınlarımız cepheye gitmeye başladıktan sonra başarı kesinleşmiştir. Gitmek isteyen kadını askere alalım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Burada vatandaşlığa sonradan alınanlara uygulanacak erteleme ve muafiyetten bahsediliyor. Türkiye’de çok sayıda mülteci var, akıbetlerinin ne olacağı belli değil ve yarın bunların nüfuslarının da ne olacağı belli değil. Uzun vadede bunun bir millî güvenlik problemi yaratacağı endişesi içerisindeyiz. Bu konuyla ilgili, Sayın Bakan Yardımcısının açıklamada bulunmasını istiyoruz ve maddeyle ilgili görüşmeler yapılırken muhalefet şerhi vereceğimizi de bu vesileyle ifade etmiş olayım.

BAŞKAN – Müsavat Bey, teşekkür ediyorum.

Sayın Alâ, buyurun.

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Sayın Başkanım, kanunda yazıldığı üzere ikili anlaşmalarla eğer ülkeler arasında bir anlaşma varsa ona göre işlem tesis edeceğiz. Vatandaşlığa alındıkları yıl 22 ve daha büyük yaşta olanları da askerlik yapmış sayacağız ama belgelemeleri şartıyla.

BAŞKAN – Bir cümle daha: Mevcut düzenlemeyle bu yeni düzenleme arasında bir fark var mı?

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Var Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Nedir o? O farkı da söyleyin lütfen.

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Örneğin eskiden Suriye’de askerlik yapanları burada askerlik yapmış sayıyorduk, örnek veriyorum, ama şimdi bu şartı kaldırdık. İkili anlaşmalara bağladık bunu yani iki ülkenin birbirlerinin askerlik sistemini benimsemiş…

BAŞKAN – Sayın Müsavat da diyor ki herhâlde: Suriyelilerden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına aldığımız kimselerin askere alınmasında ileride sakınca olabilir. Doğru mudur?

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Akıbetinin ne olacağını bilmiyoruz, sayının ne olacağını bilmiyoruz.

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Kendi askerlik çağındaysa Türk vatandaşının yükümlülüğü neyse aynısı olacak.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Türk vatandaşı sayıp yapacağız.

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – 20 yaşında diyelim vatandaşlığa alındıysa 20 yaşındaki Türk vatandaşı nasıl askerlik yapmakla yükümlüyse aynısı olacak.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bu konudaki endişemi tekrarlıyorum.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Buna bağlı olarak tabii bu da önemli. Yani burada şimdi Suriye’nin durumu ortada. Hangi askerlik belgesiyle, hangi resmî yazışmalarla o kişi askerlik rüştünü ispat edebilecek ya da böyle bir belgeyi getiremediği takdirde ki şisel beyan mı kabul edilecek ve tamamı vatandaşlığa geçenlerin için de askerlikle ilgili yaş sınırı ne kabul edilecek ve yine tamamı vatandaşlığa geçen örneğin Suriyelilerde biraz önce oyladığımız haklar bir müktesep vatandaşlık hakkı olarak kabul edilerek yedek subaylıkta, asteğmenlikte ve benzeri uzman erbaşlıklarda aynı haklara sahip olabilecekler mi?

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Yani subay, astsubay, diğerlerinin hepsinin kanunu farklı Sayın Vekilim. Bu yalnızca yükümlülükle ilgili yani askerlik çağına girip girmemeleriyle ilgili bir madde. İkili anlaşmalarda eğer iki ülke, örnek veriyorum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti birbirlerinde yapılan askerliği tanıyorlarsa oradan gelen vatandaşımıza diyeceğiz ki “Tamam, sen askerliğini yaptın.” Ama tanıyorsa, örnek veriyorum, Güney Afrika Cumhuriyeti’ni, hayır biz tanımıyoruz, askerliğini kabul etmeyeceğiz, Türk vatandaşının yükümlülüğü neyse aynısını yapacağız.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Suriye’yi tanıyor muyuz komutanım? Suriye’de askerliği yapılmışlığı bir ikili anlaşma olarak kabul ediyor muyuz?

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – İkili anlaşmaların kapsamını şu anda müsaade ederseniz arz etmeyeyim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Er olarak başlayıp o da tuğgeneralliğe terfi edecek mi?

ASKERALMA GENEL MÜDÜRÜ TUĞGENERAL DAVUT ALÂ – Onların statüleri tamamen farklı Sayın Vekilim. Yani bir erin sözleşmeli er olması, sözleşmeli erbaş erlikten uzman çavuşluğa geçmesi, bunların kanunlarda ve özellikle yönetmeliklerde belirlenmiş usul ve esasları var.

Türk vatandaşı olması, Türk vatandaşlığının soy bağının nasıl olması, cezaları vesaireleri, hepsi ayrı ayrı düzenlenmiş durumda.

--

Vatandaşlığa sonradan alınanlara uygulanacak erteleme ve muafiyet

MADDE 43- (l ) Türk vatandaşlığını sonradan kazananlar askerliklerini, vatandaşlığı kazandığı tarihteki yaş ve öğrenim durumlarına göre o yıl askerlik çağına giren yükümlüler gibi yaparlar. Bunlardan Türk vatandaşlığına alınmadan önce gelmiş oldukları ülkelerde askerlik yaptıklarını veya askerlik hizmetini yerine getirmiş sayıldıklarını belgeleyenler ile vatandaşlığa alındıkları yıl yirmiiki ve daha büyük yaşta ola nlar askerlik yapmış sayılırlar.

Bunların askerlikleri, istekleri halinde vatandaşlığa alındıkları tarihten itibaren iki yıl süreyle ertelenir. Ertelemelerinin sona ereceği yıl yoklamaları yapılarak o yıl askerlik çağına giren doğumlularla işlem görürler. Bunlar, seferberlik halinde ihtiyaca göre askere sevk edilebilirler.

(2) Çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybettikten sonra yeniden Türk vatandaşlığını kazananların askerlik işlemleri, önceki askerlik safahatları dikkate alınarak bu Kanunun durumlarına uyan hükümlerine göre yürütülür.

(3) Bu madde hükümlerinden soybağına bağlı olarak Türk vatandaşlığına sonradan alınanlar yararlanamaz.

Özel durumlarda muafiyet ve erteleme

MADDE 45- (l ) İki ülkeden birinde yapılan askerlik hizmetinin sayılmasına dair ikili anlaşmalar kapsamında askerlik hizmetinden muaf tutulacak ya da ertelenecek yükümlülerin işlemleri anlaşma hükümlerine göre yürütülür. Yapılan anlaşmalar kapsamında uygulanacak muafiyet ve ertelemeye ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.

(2) Barışta, olağanüstü hal veya seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini henüz yapmadan, Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulur
...