Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen 2007/2008 yıllarındaki finans krizine benzer bir durumla görülür zaman içinde karşılaşılabileceğini sanmadığını söyleyedursun, borsa uzmanları yeni bir felaketin yıllar değil, aylar sonra bile patlak verebileceğini belirtiyorlar.
Quantum adlı çit fonun kurucusu Jim Rogers borsaların yıl sonundan önce ya da önümüzdeki yıl çökebileceğini söylemişti. İsviçreli uzun vadeli yatırım şirketi sahibi Marc Faber satış çığı altında kalan hisse senedi sahiplerinin %50 oranında zarar edebileceklerini iddia ediyor.
İki işadamı da son finans krizinden sonra küresel ekonominin yapısal zaaflarını gideremeyen hükümetleri suçluyor. Büyük resesyon Amerikan emlak fiyatlarının düşmesi sonucu ikinci sınıf ipotek senetlerinin alıcı bulamaması yüzünden patlak vermişti. Riskli müşteriye açılan ipotek kredileri 1930'larda bütün dünyayı etkileyen büyük resesyonu aratmayacak bir krize yol açmıştı.
Finans sisteminin çökmemesi için FED ve diğer merkez bankaları 'kantitatif rahatlatma' adı altında piyasaya trilyonlarca dolar sürmüş ve bu paranın en büyük bölümü de borsalara ve gayrı menkul yatırımlarına akmıştı. FED'in bonkörlüğü taleple birlikte fiyatları da sıçratmış ama en zengin yüzde 5'in kolay kazandığı paralar reel ekonomiyi teğet geçmişti.
Yeni çöküşün 'müjdecisinin' dünya ekonomisine entegre olan Çin'deki şirketlerin boğazına kadar borçlanması ve ABD'deki yükseköğrenim burslarının geri ödenmemesi olabileceğini iddia eden uzmanlar da var.
Financial Times gazetesi Amerikan öğrenim kredisi piyasasının 1,4 trilyon dolarlık hacmiyle kredi kartı ve otomobil kredisi piyasalarını geride bıraktığını hesaplamış. Gazeteye göre üniversite masraflarını krediyle ödeyen 44 milyon öğrenciden 8 milyonunun borcunu ödeyemediğini ve düşük büyüme hızı nedeniyle bu problemin daha da büyüyeceğini yazmış.
Diğer uzmanlar dünya ekonomisi ile ilgili beklentilerinde bu kadar karamsar olmasalar da, sınırsız tahvil alımlarının ve düşük faizlerin ekonomik büyümeye sürdürülebilirlik kazandıramayacağını onlar da teslim ediyor.
Londra'daki Positive Money adlı sivil toplum kuruluşunun genel müdürü Fran Boait Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, "Varlık fiyatlarının yüksekliğine ve bu fiyatların yükselmesi gerektiğine olan bağımlılığımız tüketicinin daha fazla borçlanmasına zor açıyor ki bu durum mali istikrarsızlığa götüren zehirli karışımdır" dedi.
2010 yılında Kurulan Positive Money kredi veren kuruluşların kredi hacminin çok küçük bir bölümü kadar ihtiyat akçesi tutmak zorunda olmasını eleştiriyor ve finans sistemindeki zaafların bu dengesizlikten kaynaklandığını savunuyor.
Boait birçok ülkenin aslında büyük resesyondan kurtulamadığını ve siyasetçilerin krizi izleyen gelişmelerin farkında olmadıklarını iddia ediyor. Para politikası uzmanı "Hayat standardı ve reel gelirler düşüyor, hayat büyük kitleler için zorlaşıyor. Herkes kendi hayatlarıyla merkez bankasının ucuz parasıyla finans ve emlak piyasasında olanlar arasındaki farkı görüyor", dedi.
London School of Economics'ten Iain Begg, piyasaların daha sıkı kontrol edilmesi sayesinde yeni bir finans krizine şimdilik ihtimal vermediğini söyledi. Begg Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, 'düşük faizlerin önemli ekonomiler arasındaki kredi akışını arttırdığını, ancak kredi patlamasının 2007'de ABD'de olduğu gibi sadece ikinci sınıf gayrı menkul piyasasını hedef almadığını' söyledi. Begg yeni ekonomik gerilimlerin filiz vermesini önlemek için kanun koyucunun son derece uyanık olması gerektiğini belirtti ve birçok ülkede alınan mali istikrar önlemlerinin borç problemiyle kontrolden çıkmadan baş edilmesine yardımcı olacağını sözlerine ekledi.
Iain Begg şimdilik tehlike belirtisi görmediğini ancak FED'in ucuz para politikasında dizginleri ne zaman kısacağı hususundaki belirsizliğin sürdüğünü söyledi.
Alışılmışın dışındaki para politikasının ilk kez uygulanmış olması ve tahvil alımlarının FED'e faizleri düşük tutma imkânını da yaratmış olması ilerde ekonomik türbülanslara yol açabilir.
Amerikan ekonomisinin çökmemesi için başlatılan tahvil alımlarına son verilmesinin yeni bir krize ya da büyüme hızının düşmesine yol açması durumunda merkez bankasını 'kantitatif rahatlatma' politikasına geri dönmeye zorlayabileceği belirtiliyor. Iain Begg normalin altında tutulan politika faizinin ilerde ne gibi problemlere yol açabileceğine dair ellerinde veri bulunmadığını hatırlattı.
Positive Money borçların silinmesinin ya da halk için para basılıp dağıtılmasının özel borç hacmini daraltacağını ve tahvil alımlarıyla piyasaya yeniden milyarlarca dolar pompalanmasının çok daha büyük bir balon yaratacağını savunuyor. Boait merkez bankalarının barutu tükettiğini, 'kantitatif rahatlatma' ile zengini daha zengin edip varlık fiyatlarının artmasına yol açtığını belirtti ve bu yöntem etkisiz kaldığı için alternatif aranması gerektiğini söyledi.
Faizlerin artması ekonomik büyümeyi yavaşlatıp varlık fiyatlarının düşmesine yol açacağından, bu gibi yatırımları borçla finanse edenler artan kredi maliyetleri altında ezilebilir. Beff Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada "Yüksek ipotek kredisi aldıysanız ve faizler yüzde 1'den yüzde 2'ye çıktıysa bunun size vereceği korku faizin yüzde 5'ten yüzde 6'ya çıkmasından fazla olur", dedi.
Başkan Donald Trump'un istihdamı ABD'ye geri getirmek için himayeciliğe meyletmesi ve Brexit gibi riskler de işlerin bozulmasına, tüketicinin güvenini kaybetmesine, dolayısıyla da yeni bir krize yol açabilir. Bu durumda motorlu taşıt ve mamul madde ihracatına bağımlı olan Almanya da olumsuz etkilenebilir.
'Geçmişteki krizlerden, hiçbir krizin daha öncekine benzemediğini öğrendiklerini belirten Iain Begg buna örnek olarak otomobillerin ssatın alınmak yerine kısa vadeli sözleşmeyle kiralandığını ve iki ya da üç sene sonra da satıldığını söyledi.
Uzmanlar ikinci el otomobil piyasasının yeniye yakın otomobil arzındaki patlama yüzünden çökebileceğini belirtiyorlar. Kiralama uygulamasının yüksek risk grubundaki tüketicinin yüksek kredi kullanmaya devam etmesi yüzünden ikinci sınıf gayrı menkul finansmanından kaynaklanan krizin tekrarı olacağını söyleyenler de var.
Begg şu uyarıda bulundu: "Göremediğiniz bir şey gelip sizi bacağınızdan ısırabilir. Bundan, 2007/2008 krizinin tekrarlanmasını beklemekten daha fazla korkmak gerekir."
© Deutsche Welle Türkçe
Nik Martin