SGK'nın 'Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi' engelli bireyleri dışlıyor mu?

SGK'nın 'Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi' engelli bireyleri dışlıyor mu?

Özel hastanelerde 1 Aralıkta 2013 tarihinden uygulamaya başlatılan 'Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi'ne Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları'nın Amaç ve Çalışmaları'ndan tepki geldi. Yapılan açıklamada, "Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi" adıyla tanıtılan parmak ya da avuç içi iziyle muayene döneminin, ortopedik, zihinsel ve psikiyatrik tanı almış bireyler için bir dışlama, mevcut yasallar ve toplumsal algı nedeniyle zedelenmekte olan kendi karar verme sürecinin gaspı olduğunu açıktır" ifadesine yer verildi. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) zorunlu hale getirdiği "Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi" adıyla tanıtılan parmak ya da avuç içi iziyle muayene dönemi özel hastanelerde 1 Aralıkta 2013 tarihinden itibaren başladı. Güvenlik gerekçesi adı altında başlatılan yeni sistemde, yurttaşların avuç içi damar iziyle parmak izlerinin TC kimlik numaralarıyla eşleştirilmesini öngörüyor.

Uygulanmaya başlatılan yeni sistem, sosyal devletin temel unsurlarını insan haklarının temelinde değil, polisye yöntemlerinin gölgesinde gerçekleştirilmeye başlandığının somut bir örneğidir. Aynı zamanda bu uygulama Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerini koruma altına alan hükümler ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerin ilgili maddelerinin göz ardı edildiğinin bir kanıtıdır.

Söz konusu uygulamada, 12 yaşın altındakiler, 65 yaş ve üstü olanlar, damar izi alınamayacak olanlar, parmak ve avuç içi bütünlüğü bozulmuş olanlar, acil hastalar muaf tutulacağı beyan edilmesine karşılık bu sistem dışlayıcı bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) zorunlu hale getirdiği "Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi" adıyla tanıtılan parmak ya da avuç içi iziyle muayene döneminin, ortopedik, zihinsel ve psikiyatrik tanı almış bireyler için bir dışlama, mevcut yasallar ve toplumsal algı nedeniyle zedelenmekte olan kendi karar verme sürecinin gaspı olduğunu açıktır. Bu uygulamanın, ortopedik, zihinsel ve psikiyatrik tanı almış bireylere zorla uygulanması halinde bir kötü muamele sistemine dönüşebileceği kuşkusu ise korkutucu bir gerçektir. Diğer yandan 3 Aralık Engelliler Farkındalık günün 2 gün öncesinde bu uygulamanın başlanmasına karşılık, birçok engelli kuruluşları 3 Aralık Engelliler Farkındalık gününü “ engelliler şenliği” gibi kutlaması manidardır.

Çünkü, hukuksal yaptırımlara karşın engelli kavramı ayrımcılık sıfattı olarak argümanlaştırılan ve engelli kişinin sadece “ yapıp” ve “yapamayacağına” yaklaşımına odaklaşan, engelli bireye sunulan hizmetleri “hak” yerine “muhtaç yardımı” gibi sunan bu sistemde, 3 Aralık Engelliler günü, sistemin sosyal hizmetti “sadakalaştırdığının” engellileri ise öteleştirdiğinin açık örneğidir.

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları olarak, bu konuda hak örgütlerini uyarıyor ve birlikte düşünmeye çağırıyoruz.

 

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları'nın Amaç ve Çalışmaları

 

Kısa adı EBİAL olan, Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları,  hem engelli birey ve ailelerinin yaşadığı süreçleri daha önceden bire bir yaşayan ve deneyim sahibi olan kişi veya kişilerce yaşanan süreçlerde kolaylaştırıcı rol almayı amaçlayan hem de tecrübelere göre akademik bilgilerin yeniden üretilmesini sağlamak için oluşturulmuş bir oluşumdur.

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmalarının referans noktaları, “toplum temelli hizmet”, Türkçe’ ye “tecrübeyle uzman” olarak yansıyan “Exper Contensiyum Servis” / “Expert by Experıence” ve  “Peer Counseling” diye isimlendirilen akran danışmanlığı modülleridir. 

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları, engellilik kavramını ulusal metinlerde geçerliliği olan tanımıyla ele alır. Buna göre;  bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan kişiler  Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmalarının odağıdır. Dolayısıyla Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları,

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmalarının  amaçları söyle sıralanabilinir:

Her alanda olduğu gibi engellilik alanında da bireysel tecrübelerin en iyi yol gösterici olduğuna inanır.

Engelli kişinin kendi hayatıyla ilgili konularda söz sahibi olmasının çok önemli olduğunu savunur.

Bilgi uzmanlığı kadar, tecrübe uzmanlığının tüm aşamalarda yer alması gerektiğinin bilincindedir.

Akademik bilgilerin sorunu bizzat yaşayanların tecrübelerine göre yeniden üretilmesi ve bu ilişkinin sürekli olması için çaba harcar.

 

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları,  iki ana temel üzerinde oluştur:

Akademik bilgilerin sorunu bizzat yaşayanların tecrübelerine göre yeniden üretilmesi ve engelli kişilerin de pratik yaşamda kullanabileceği özgün görsel ve yazılı iletişim materyalleri oluşturmak.

Engelli bireylerin, ailesinde engelli birey bulunanların, sosyal yaşam içinde engelli bireyle ilişki içinde olan ve engellilere yönelik çalışan, hizmet sunan kişi / kurumları farkındalık süreçlerine destekleme için gerçekleştirilecek danışmalık hizmetler çalışmaları

 

Engelli Bireyler ve Aileleri Çalışmaları'nın Oluşma Nedenleri

 

Son yıllarda, engellilik alanında, engellilerin eğitim, toplumsal ve ekonomik yaşama adaptasyonunu sağlamak amacıyla gerek kamu gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından birçok proje gerçekleştirilmiştir. “Sosyal sorumluluk” kavramı altında çeşitli kurumlar/ kuruluşlar tarafından finansman desteği sağlanarak gerçekleşen bu projelere yenileri eklenerek devam edilmektedir. Engellilerin eğitim, toplumsal ve ekonomik yaşama adaptasyonunun yanında, tıbbi ihtiyaçların karşılanması, devletin sağlık ve sosyal güvenlik politikalarına göre belirlenmekle birlikte, “toplum temelli hizmet” gibi yeni hizmet modelleri geliştirilmektedir. Hukuksal açıdan ise BM Engelli İnsanların Hakları Sözleşmesi 2007’de imzaya açılmış, ülkemizde de 2009 yılında yasallaşmıştır.

Engellilik alanında gerçekleşen çalışmalar, gelişme olarak nitelendirilse bile toplum dinamiklerine pozitif açıdan yansımamıştır.  Toplumdaki engellilere yönelik ayrımcı tutumları ortadan kaldırma, engellilerin bireysel süreçlerini tamamlayarak toplumsal adaptasyonu sağlama ve engellilerin aileleriyle birlikte yaşadıkları sosyal ve ekonomik sorunları minimal düzeye çekme yönünde gerçekleşen çalışmaların toplum dinamiklerine yansımama nedenlerinden birkaçı şöyle sıralanabilir:

1. Yapılan çalışmalarda, çalışmaların temel öğesi olan engelli birey ve ailelerin yaşam pratiklerinin dikkate alınmaması,

2. Engellilik kavramının tam anlamıyla anlatılmamasından kaynaklı olarak engelliliğin, toplumsal algıda bir sıfatlandırma aracı olarak kullanılması,

3. Sunulan hizmetlerin alternatifsizliği.

Sıralanan nedenlerin arasında en önemli olanı ise sosyal yaşama adaptasyona katkı sağladığına inanılan rehberlik, sosyal hizmetler gibi destekleyici hizmetler ile ekonomik açıdan refah düzeyini yükseltmesi amaçlanan çalışmalarda, engelli birey ve ailelerinin yaşam pratiklerinin dikkate alınmayarak, yaşanan süreçte yalnız bırakılmalarıdır.  Yaşanan süreçlerde engelli birey ve ailelerinin yalnız bırakılması, engelliğin, toplumsal algıda bir sıfatlandırma aracı olarak kullanılmasının ve içselleştirilmesini en önemli faktörüdür.