"Yeni rejim diyoruz, totaliter mi? faşist mi? post totaliter mi?"

"Yeni rejim diyoruz, totaliter mi? faşist mi? post totaliter mi?"

Yeni rejim diyoruz, totaliter mi? faşist mi? post totaliter mi?

Buyurun size yepyeni bir akademik bilmece. Bilmece, bildirmece. Sanki yeni doğmuş bebeği doğru ismi bulanın kucağına verecekler. 

Ama yeni doğan bir şey yok, kucağınıza yeni doğmuş bebek diye alacağınız aslında artık koskoca bir herif. 100 yıllık T.C devleti. Kimileri, devletin, devlet için, devlet tarafından yönetildiği bu düzene cumhuriyet demeyi çok seviyordu.

Artık, bu şiddetle merkezi devlete cumhuriyet diyenlerin oranı yüzde 80’lere ulaştı. Eskiden yüzde 30’larda kalıyordu.

Ben, yeni rejimi, akademiden uzak, okur yazar ve fakat sıradan bir vatandaş olarak tarif edeyim, eskiden yarım totaliterdik, şimdi büyüdük, tam totaliter olduk. Tamamına erdirdik meseleyi.

Büyük uzlaşma idrak edildi. Ergen totaliterdik bıyıklarımız yeni terlemişti, şimdi tam totaliter olduk, bıyıklar fırça gibi.

Becerikli Tayyip Erdoğan bu kadar sağlam, yıkılmaz bir milli ve yerli temel bulunca, bu temeli şiddetle koruma kararı aldı, ve bu temel üzerine kaçak kat üzerine kaçak kat çıktı. Katlar kaçak diye kimse itiraz da edemez, çünkü temeldeki tapu da kaçak, yani baştan sona kaçak bina, tam Türk tipi anlayacağınız.

İşin en akla zarar tarafı, artık CHP ve MHP, ideolojilerini muhafaza etmek zahmetinden de kurtuldu, onların ideolojilerini onların yerine artık Tek Adam Tayyip Erdoğan muhafaza edecek.

CHP ve MHP, milli ve yerli ideolojilerini sanki Erdoğan’ın velayetine evlatlık verdi. Ya da şöyle söyleyelim, Erdoğan dedi ki, bu milli yerli merkezi devletçi fikirler sizin kurumuş ekmeğinizle artık beslenemiyor, devlet diyor ki, onları artık benim velayetime vereceksiniz. Aha bu da, işte askerden, Ergenekon’dan, ulusalcılardan, kafatasçılardan aldığım velayet izni. Bir yanlış anlama olmasın diye Aydın Doğan medyasının imzasını da ekledim velayet iznine, bu yeni velayetin altındaki imzalar sizi bağlar, artık milli ve yerli ne varsa sizde, bundan sonra ben büyüteceğim onu. Endişeniz olmasın, kendi evladım gibi bakacağım onlara.

MHP’nin işi yaş, herkes biliyor, nihayet hakiki bir Reis’le karşı karşıya kalmış, yüreği heyecandan bir ergen gibi atıyor, derin bir gönül işi bu, serde erkeklik olmasa, Reis’le sarmaş dolaş olması an meselesi.

CHP’nin durumu ise MHP’nin tam tersi, artık endişe edecek hiçbir şeyi yok, çünkü Tayyip Erdoğan, CHP’yi bütünüyle koruması altına alacak. CHP’nin varlığını ne uzayıp ne kısalarak sürdürmesi, yeni rejim için AKP’den bile önemli. Çok, ama çok hayati. Erdoğan fiili olarak AKP’yi bitirdi ve kapattı zaten. TEP partisini, Tayip Erdoğan Partisi’ni kurdu.

Ama CHP’ye gözü gibi bakacak Tayyip Erdoğan. Gözünün nuru gibi.

Türkiye’de hiçbir şeyden emin olamıyor insan, ama bir şeyden eminim. Bugün bütün CHP milletvekilleri, bütün CHP teşkilatı emekliye ayrılsa, evinde oturup sabahtan akşama tavla oynasa, CHP, ne büyür ne küçülür, ilelebet payidar kalır. Yok, kimlik siyaseti falan değil mesele. O kadar basit değil.

Çünkü CHP’nin hareketsiz varlığı, taş misali hassasiyetsizliği, yani sağlam ’temel’ olma özellikleri, TEP (Tayyip Erdoğan Partisi) için hayati bir önem arzediyor. Bunun ekonomideki muadiline Coca Cola Pepsi Cola piyasası derler. Görünürde büyük rekabet vardır, ama piyasa oranları pek değişmez. İki marka arasında sanki derin bir antlaşma vardır. Coca Cola daima daha büyüktür, Pepsi Cola ise küçük kardeş. Piyasa payları aşağı yukarı AKP ve CHP’nin oy oranlarını andırır. Sevdalılarına sorduğunuz zaman ikisi arasında ‘çok büyük lezzet farkı’ vardır. Ama marka saklanarak, ‘göz kapalı’ tüketici lezzet testi yapıldığında, çoğu tüketici ikisini birbirinden ayırmayı başaramaz.

Ve fakat bu ‘lezzet’ dolu, bel üstünde yumruklaşalım bel altında anlaşalım piyasası, bir üçüncünün bir dördüncünün bir beşincinin piyasaya giriş maliyetini çok yükselterek, dünya yıkılsa temelde değişmeyen bir pazar yapısı kurmayı başarır.

TEP (Tayyip Erdoğan Partisi) ve CHP ittifakı da aynı şekilde Türkiye’de demokrasinin siyasi maliyetini iyice yükseltti.

Demokrat ve ademi merkeziyetçi her siyasi girişimin önüne artık matematiksel %10’un da üzerine yeni ‘manevi’ ve ‘cezai’ barajlar koyarak siyaset alanını iyice daraltarak yok ettiler.

Üniversiteler ve Batı medyası bu rejimi hangi kadim ya da modern isimle vaftiz ederse etsin, bu rejim, yarım kalmış bir totaliter girişimin ‘karizmatik’ bir liderle tamamına erdirilmesidir.

Ve tekrar altını çizmek istiyorum. Bundan sonra da artık altı çizilecek pek bir şey kalmayacak zaten. Bu rejimde CHP’nin varlığı AKP’den daha elzemdir, önemlidir ve kilittir. Çünkü bu rejim, iki partili bir totaliter rejim olarak tasarlanmıştır.

Bu hipotezi sınamak istiyorsa Kılıçdaroğlu, CHP’yi lağvetmeyi deneyebilir, ama emin olsun ki, böyle bir girişimi ilk engellemek isteyen, Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle, aman yapmayın diye CHP’nin önüne yatacak olan Tayyip Erdoğan ve sekreterleri olur.

Çünkü yeni rejim, bütünüyle eski rejim temeli üzerine oturtulmuştur. Ve bundan çok çok daha önemlisi, tek adamlı ve üstüne tek partili bir ‘küresel imajın’ altından Türkiye’nin ekonomik olarak kalkmasının zinhar mümkünü yoktur. Rusya gibi görünmekle Kuzey Kore gibi görünmek arasında bugünün global ekonomisinde dağlar kadar fark vardır. Hele hele petrolünüz, ulusal enerji kaynaklarınız kısıtlıysa.

CHP, yeni rejimin kilit partisidir. Vazgeçilmezidir. AKP’yi tiyatro sahnesi gibi her gün yıkıp her gün baştan kurabilirsiniz.

Ama CHP’nin, nadide ve çok değerli bir antika gibi itinayla korunması, her gün tozunun alınması gerekecektir.

Temeldir CHP, oraya mesela Kürdün sızması, temeli su basması gibidir. Bütün kaçak bina çöker.

CHP endişe etmesin, parmaklarını bile kıpırdatmaları gerekmeyecek, onları olduğu gibi ‘muhafaza’ etmek için Tayyip Erdoğan hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaktır.

Tayyip Erdoğan iktidar, Kılıçdaroğlu (CHP) ’muhalefet’ karikatürünün, dünyaya ‘çok çok eksik de olsa bir demokrasi’ tablosu havasında sunulmasının bir Tayyip Erdoğan şirketi olarak Türkiye’ye getirisi, milyarlarca milyarlarca milyarlarca dolardır.

Tayyip Erdoğan CHP’nin kıymetini çok iyi biliyor. Bütün vaktini ve bütün derin imkanlarını CHP’yi yönetmeye harcıyor. Artık çok boş vakti var zaten. AKP’yi yönetmek için vakit harcamasına ihtiyaç kalmadı. MHP’ye gelince, armut piş ağzıma düş, tabiat kanunu.

Bize de seçmek kalıyor. Coca Cola mı, Pepsi Cola mı?

Biri, yersen, hayatın gerçek tadı, biri de, güya, yeni neslin tercihi.

Gözlerimiz açıkken ikisi arasında dağlar kadar ‘lezzet’ farkı var. Birinde, ne de olsa, İslamın gizli lezzet formülü var.

Ama kör zindanlarda, karanlıkta ‘lezzet testi’ yaparsanız ikisini birbirinden ayırabilecek birkaç divane belki çıkar, o kadar.

Reklamcıları küçümsemeyin, onlar, insanların en derin rüyaları gözleri açıkken gördüğünü çok iyi bilir.

Bunu, Tayyip Erdoğan da çok iyi biliyor. 

@GokhanOzgun_