Yeni Şafak: Brüksel'deki IŞİD saldırısı Türkiye-AB anlaşmasını hedef almış olabilir

Yeni Şafak: Brüksel'deki IŞİD saldırısı Türkiye-AB anlaşmasını hedef almış olabilir

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Belçika'nın başkenti Brüksel'deki terör saldırılarının, Türkiye-AB anlaşmasını hedef almış olabileceğini söyledi. "Brüksel saldırısı özelinde başka sorular da sorulabilir. Acaba bu saldırı Türkiye-AB arasındaki son mutabakatı mı hedef alıyor? Avrupa genelinde yeni bir yabancı düşmanlığını tetiklemek için mi yaptırıldı?" ifadelerini kullanan Karagül, "Biliyoruz ki, terör bir ihaledir. Bu çevrelerin hiç ummadığınız örgütlere böyle ihaleler verme imkanları ve bağlantıları vardır. Türkiye'deki terör saldırılarında PKK ile IŞİD arasındaki geçişgenlik, görev paylaşımı ihaleyi verenlerin aynı olmasından kaynaklanıyor. IŞİD adı altında yapılan saldırıların arkasında PKK'ya/PYD'ye alan açma düşüncesi öne çıktığı gibi, Türkiye'yi IŞİD'le savaşmaya yönlendirip PKK-PYD konusunda kör etme düşüncesi de fark ediliyor. Bütün bunlar, ihale dağıtanların aynı merkezler olduğunun göstergesidir" diye yazdı. 

İbrahim Karagül'ün, "Brüksel’i kim vurdu? Türkiye için dikkat!" başlığıyla yayımlanan (23 Mart 2016) yazısı şöyle:

"Başkent başkent, şehir şehir dolaşan terör bu sefer Brüksel'i vurdu. Paris'i vurduğunda hep birlikte karşı durduğumuz, İstanbul'u ve Ankara'yı vurduğunda herkesin suskunluğa gömüldüğü, Amerika'dan Almanya'ya herkesin yeni saldırı olacak diye alarma geçtiği terör dalgası bu sefer Belçika'da patladı. 

 

 

İlk soru, “Belçika'yı kim vurdu” sorusudur? İkinci soru, “neden vurdu”sorusudur. Her gün ısrarla sorduğumuz, yakındığımız, yüksel sesle dile getirdiğimiz sorular da var? Bunların içinde hiç değişmeyen soru, “terör ihalelerini kim dağıtıyor” sorusudur.  Artık dar anlamda terör analizlerinin anlamı kalmadı. İntihar saldırısı yapan kişinin profili, hangi sosyolojik çevreden geldiği, bombayı nasıl naklettiği, güvenliği nasıl aştığı gibi konular sadece kriminalistik analizlerdir. Elbette buralardan gidilecek doğru adresler vardır. Ama artık bu yöntem yeterli değil, hatta çoğu zaman bizi körleştiren bir yol haline gelmiştir. Tamam, saldırıyı IŞİD yaptı da, patron kim? El Kaide adı altında yapılan terör saldırılarının hiçbiri gerçek anlamdaaydınlatılamamıştır. Onun yerine ikame edilen IŞİD adı altında yapılan saldırılarda izlediğimiz yol sadece saldırıyı yapana veya IŞİD'e kadar ulaşabilmiştir.  Talimatı kim verir, hedefi kim belirler, hedef belirlenirken hangi siyasi amaç güdülür, bu saldırılar ve örgütler üzerinden ne tür stratejik hesaplar yapılır, bulunamaz. Ya da bilinir ama herkes orada susup kalır.  Terörün patronları bilinir ama onlara kimse bir şey diyemez. Çünkü ihaleyi onlar dağıtır, parayı onlar sağlar, coğrafyamızdaki paylaşım savaşlarını bu örgütler üzerinden onlar yapar. Bazen de kendi aralarında kapışırlar. Siz o saldırıları IŞİD saldırıları olarak okursunuz. Daha önce El Kaide saldırıları olarak okuduğunuz gibi. PKK ve DHKP-C'nin patronu sizlersiniz Türkiye'ye karşı örgütleri finanse edenlere, sahaya sürenlere, onları formatlayıp ülkemizin başına bela edenlere, bununla da yetinmeyip bu örgütler üzerinden Türkiye'ye açık savaş yürütenlere bakın. Büyük çoğunluğunun Batılı ülkeler olduğunu göreceksiniz.  PKK kendi ülkelerinde üslenir, örgütlenir, savaş pozisyonu alır, finanse edilir, istihbarat desteği verilir ve Türkiye'ye saldırtılır. Belçika, Almanya, Fransa, Kuzey Avrupa ülkeleri PKK'ya kanat gerer.  ABD, PKK'ya silah sağlar, onlar da kendi şehirlerinde üs verir, hareket alanı açar? Bunu neden yapar, Türkiye'nin yıllardır bütün şikayetlerini neden geri çevirir? Cinayet işleyenleri bile Türkiye'ye karşı neden korur? DHKP-C de öyle. Alman, Belçika ve Avusturya istihbaratları tarafından yönetilen bir örgüttür. Her alanda kontrolleri altındadır. Türkiye'deki bütün faaliyetlerinden haberleri vardır. Hiçbirini iade etmezler, bu konuda olağanüstü bir hassasiyet gösterirler. Gezi olayları sırasında bütün bu hücreleri Türkiye'ye karşı kullanmışlardır.  IŞİD'i siz formatlamadınız mı? Bunlar bilinmeyen gerçekler değil. Ama terörden canı yanan bir ülke olarak artık apaçık konuşacağız. Ülkemizin topyekün saldırı altında olduğu bir dönemde, bıçak kemiğe dayanmışken bunları söylemek boynumuzun borcudur. Terör Paris'i vururken, Brüksel'i vururken acı duymakla yetinmeyecek, bu örtülü operasyonlara da dikkat çekeceğiz.  Türkiye-Avrupa Birliği zirvesi yapılırken hemen yanıbaşına PKK çadırı kuruyorsanız, bundan hiç rahatsız olmuyorsanız, terörle aynı yatağa giriyorsanız, yarın o “maşa” kendi ellerinizi de yakacaktır.  IŞİD'in en büyük lojistiği Avrupa'dır. İngiltere'den akın akın Suriye'ye gelenlere yolu kim açtı? Havaalanlarından rahatça geçip gidenlere kim yol gösterdi? Belçika'dan neden bu kadar IŞİD'ci geliyor? Fransa neden bu konuda önlem almıyor? Türkiye'den gönderilenler neden serbest bırakılıyor? IŞİD'i kim formatladı? Kim IŞİD üzerinden bir “İslam imajı” çalışması yapıyor? Kim bu tür örgütleri oluşturup “istikrarsızlaştırılacak bölgeler”e yönlendiriyor?  Hedef Türkiye-AB anlaşması olmasın! Bence Mısır'da demokratik devrimi kim sabote ettiyse onlar? Coğrafyamızda istikrarı kim hedef alıyorsa onlar. Gezi isyanlarını kim planladıysa onlar, 17 Aralıkdarbe sürecini kim tetiklediyse onlar, PKK üzerinden Türkiye'de bir türiç savaş çıkarmayı kim kurguladıysa onlar. Türkiye'deki bütün örgütleri tek çatı altında kim birleştirdiyse onlar. Suriye'de meşru muhalefeti tasfiye edip“terör İslam”ı projesini kim uyguluyorsa onlar! Brüksel saldırısı özelinde başka sorular da sorulabilir. Acaba bu saldırıTürkiye-AB arasındaki son mutabakatı mı hedef alıyor? Avrupa genelinde yeni bir yabancı düşmanlığını tetiklemek için mi yaptırıldı? Arap/Müslüman mültecilere Avrupa kapılarının kapatılmasına yönelik bir örtülü operasyon mu? Türkiye-AB anlaşmasını boşa çıkarmak için bu mutabakattan rahatsız olanlar mı yaptı bu işi?  Türkiye'yi kör etme düşüncesi Biliyoruz ki, terör bir ihaledir. Bu çevrelerin hiç ummadığınız örgütlere böyle ihaleler verme imkanları ve bağlantıları vardır. Türkiye'deki terör saldırılarında PKK ile IŞİD arasındaki geçişgenlik, görev paylaşımı ihaleyi verenlerin aynı olmasından kaynaklanıyor.  IŞİD adı altında yapılan saldırıların arkasında PKK'ya/PYD'ye alan açma düşüncesi öne çıktığı gibi, Türkiye'yi IŞİD'le savaşmaya yönlendirip PKK-PYD konusunda kör etme düşüncesi de fark ediliyor. Bütün bunlar, ihale dağıtanların aynı merkezler olduğunun göstergesidir.  Şimdi yine terör nutukları atılacak. Kınamalar, dayanışmalar olacak. Gerçi hiçbiri Paris'te gösterilen dayanışma gibi, Türkiye'nin yanında yer almadıama olsun. Brüksel saldırısının arkasında hangi güçlerin terör üzerinden hesaplaşması var, şimdilik bir kenara bırakalım. Terörü kınayalım, acıyı paylaşalım. Sadece, bundan sonra, hiç umudum yok ama, belki terör meselesinde biraz dürüst davranmalarını dileyelim.  Yeni bir kirli plan devreye alınabilir Kendi ülkemize bakalım. Acının en büyüğünü biz yaşıyoruz. PKK ile, IŞİD ile, DHKP-C ile, Paralel örgüt ile ve diğer irili ufaklı bütün örgütler ile Türkiye'ye saldıranların gelecek günlerde önümüze ne koyacağını anlamaya çalışalım. Artık vekalet savaşı Türkiye'ye karşı, bu ülkenin bütünlüğüne karşı yapılıyor. Cumhurbaşkanı'nın Seferberlik Çağrısı, Başbakan'ın dünkü “dimdik ayakta duracağız” sözü, derin bir mücadelenin işaretlerini veriyor. Açık bir saldırı altındayız.  Önümüzdeki günlerde yeni ve çok kirli operasyonla mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Çirkin bir müdahale servise sunulabilir. Sadece terör örgütleri değil, içerideki uyuyan hücreler, fonlanan kişi ve çevreler de harekete geçirilebilir. Suriye'den, Avrupa'dan, Amerika'dan ve içerideki unsurlar üzerinden yeni bir proje başlatacaklarına dair ciddi şüphelerimiz var. Bu yüzden “acımasız” direniş için safları birleştirin, öfkenizi diri tutun. Fert fert, ev ev, mahalle mahalle direnci güçlendirin. Bu çokuluslu saldırıya karşı kimsenin zihninizi bulandırmasına asla izin vermeyin!"