Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "PKK'nın şehirlere silah stokladığına dair raporlar yayınlanıyor. Raporlarda, 'şehir savaşları' için 80 bin silahın özellikle Doğu ve Güneydoğu'da il ve ilçe merkezlerinde stoklandığı ifade ediliyor" dedi. Karagül, "Ergenekon operasyonları kapsamında üç el bombası için ortalığı ayağa kaldıranların, yıllardır devam eden ve Batı illerini de kapsayan bu silah trafiği hakkında parmağını bile kıpırdatmaması nasıl açıklanabilir?" diye sordu.
Karagül'ün Yeni Şafak'ta "C-4’ler, Stinger füzeleri hangi şehirlere taşındı?" başlığıyla yayımlanan (10 Ağustos 2015) yazısı şöyle:
“Üç gün önce bölgedeki Kürt birliklerine füzeler, gece görüş dürbünleri, termal kameralar ve silahlar nakledildi. Kimler tarafından? ABD ve İsrail! Bu malzemeler ayrıca Kerkük, Musul, Erbil ve diğer bölgelerdeki birliklere dağıtılıyor. Yakında yeni füzeler ve ağır silahlar gelecek ve dağıtılacak.” “K. Irak tarafına yoğun yığınak başladı. Türkiye sınırına yabancı birlikler indirilip mevzileniyor. Birkaç gün önce Şırnak'ın Altıntepe bölgesine tam sınıra yabancı birlikler indirildi. Tam sınıra değil, sınırın Türkiye tarafına. Yani Türkiye topraklarına. (ABD savaş uçaklarının Türk hava sahasını ihlalinden önce) Bu yığınağın sebebi ne?” “K. Irak'taki hareketlenme, ağır silah sevkıyatları, füze nakilleri, füze rampaları, askeri üs inşaatları, Türkiye sınırına indirilen ABD askerleri, sınır bölgelerinde yapılan ölçümler ve arazi araştırmaları… Bunlar acaba Türkiye'nin bölgeye müdahil olmasını engellemeye yönelik hazırlıklar mı?” Önce sınırın diğer tarafına silah yığınakları başlatıldı.. “Türkiye sınırına helikopterlerle indirilen Ankara'nın iki müttefikine ait askeri birimler ölçümler yaparken, bazı bölgelerin koordinatlarını belirlerken, uydu üzerinden hedef noktalar netleştirip ülkelerine aktarırken ne düşüneceğiz?” “Önceki gece Zapsuyu yakınlarına helikopterlerle ABD askeri indirildi. Bölgede arazi ölçümleri yapılıyor. Sadece Irak-Türkiye sınırı değil. Irak'tan Ermenistan sınırına kadar ABD ve İsrail tarafından yapılan sınır ölçümlerinin, arazi taramalarının anlamı ne?” “Türkiye'nin sınır bölgeleri, K. Irak tarafı füzelerle tahkim ediliyor. Neden ağır silahlar bu bölgelere naklediliyor? İsrail ve ABD'nin teknik desteğiyle bu bölgelere neden son teknoloji ürünü uydu cihazları yerleştiriliyor? Birileri Türklerle Kürtler arasında bir savaş mı tezgahlıyor?” “Sadece tanklar değil, füzeler de Türkiye sınırına yerleştirildi. Ağır silahlar ABD/İsrail tarafından sağlanıyor. İsrail'in bölgedeki füze stokları, depoları, askeri üsleri ne olacak?” (Bu notlar bu köşede 2007-07-04 tarihinde yayınlandı.) Sonra Türkiye içine silah sevkiyatına başladılar.. Bölgedeki füze ve silah depoları, İsrail'den yapılan sevkiyatlar kimsenin dikkatini çekmedi. Sevkiyat hala devam ediyor, depolar genişletiliyor, Türk birliklerinin bulunduğu yerlerin koordinatları İsrail tarafından bölgedeki gruplara bildiriliyor. Aynı çevrelerin Türkiye içlerine sevkettikleri silah ve patlayıcılara ilişkin tartışmaya hiç girmeyelim. Bu ay içinde, Temmuzun ikinci haftasında nasıl bir sevkiyat vardı? Bilen ya da cevabı olan var mı? Bu sevkiyatlar neden, kime karşı? Türkiye ile Kürtler arasında çatışmaya yatırım yapanlar gerçekte kimler?” İddialar ispatlanırsa ABD ve İsrail, Türkiye'ye ne diyecek? Bir müttefik ülkeye karşı kendilerinin terör olarak tanımladıkları bir örgütle işbirliği nasıl açıklanacak? (Bu notlar bu köşede 2007-07-19 tarihli yazıldı..) “Bu yazıdan sonra, 21. Ekim'de 12 askerin şehit edildiği Dağlıca saldırısı oldu. Bazı yabancı unsurların saldırıya iştiraki tespit edildi. 600 PKK'lının katıldığı, günlerce süren hazırlıktan sonra Türkiye böyle bir olay yaşadı. Sadece PKK saldırısı mıydı? Bence değildi. Saldırıdan önce, aylarca Türkiye sınırına yığınaklar yapıldı. Füze rampaları bile kuruldu. Türkiye'ye mensup unsurlar, Ankara'dan aktarılan bilgilerle Kuzey Irak'ta pusuya düşürülüyordu.” “11 Eylül'ün altıncı yıldönümü. Ankara büyük bir saldırıdan son anda kurtuluyor. “Türkiye'nin 11 Eylül'ü” dedirtecek bir hazırlık önleniyor. Yüzlerce kilo patlayıcı tespit ediliyor. Patlayıcıları oraya koyanların amacı korku salmaktı. Ama en önemlisi birilerine “ayağını denk al” demekti.” Terör, iş dünyası, bürokrat, yabancı servis ortaklığı.. “Kim hazırladı, bilinmiyor. Başbakan yerinden alınıp başka bir yere götürülüyor, kişi ve kurumlar olağanüstü güvenlik önlemleriyle korumaya alınıyor. Hedef kim? Türkiye mi? Ya da Türkiye'yi bölgesel düzeyde hissedilecek bir dehşet senaryosu için hizaya sokmak mı? Aynı günlerde memleketin her bölgesinde patlamaya hazır mayınlar, bombalar tespit ediliyor. Terör üzerinden güç/iktidar devşirme, terör üzerinden dış ve iç politika manevraları, terör üzerinden bölgesel projeler…” “Patlayıcı PKK'ya, torbalar Irak'a işaret ediyor” denildi. Elbette öyle. Yıllardır Irak'tan Türkiye'ye giren patlayıcıların, muhtelif şehirlere stoklanan patlayıcıların izi sürülebildi mi? Ya da bunları kim biliyor? Kim, nerede ne tür hazırlıklar yapıyordu?” “Ankara'nın yanı sıra, bu ülkenin hangi şehirlerine patlayıcılar gitti? Silah deposu evleri kimler hangi senaryolar için hazırlıyordu?” “Türkiye'de asker, diplomat, siyasi çevreden ve iş dünyasından bazı kişiler ABD ve İsrail istihbaratı ile Kuzey Irak merkezli nasıl bir işbirliği içinde? Sık sık İsrail'e giden bazı kişilerle Türkiye'deki saldırılar, suikast hazırlıkları, bombalı saldırı senaryoları arasında ne tür bir bağlantı var? Kuzey Irak'tan Türkiye'nin bazı şehirlerine nakledilen patlayıcı ve silahlarla ilgili trafiği bu kişiler mi yönetiyor? Ve bu patlayıcı ve silahlar hangi saldırılarda kullanıldı?” C-4'ler, Stinger füzeleri hangi şehirlere stoklandı? “Sadece Ankara'ya değil, Anadolu'nun birçok köşesine benzer sevkiyatlar var. Neden kimse ses çıkarmıyor?” “İsrail'den Kuzey Irak'a nakledilen silahlar, patlayıcılar ve füzelere güvenlik sağlayan Türkiye'ye mensup bazı unsurlar hangi amaç için çalışıyor?” “Kuzey Irak'tan Silopi'ye gelip Afyon'a ulaşan, oradan da Ankara, İstanbul ve başka bölgelere sevkedilen yüzlerce kiloluk patlayıcılar, C-4'ler, silahlar hangi amaç için nerelerde stoklanıyor? Bu sevkiyat sırasında şehirlere gönderildiği söylenen Stinger füzeleri nerelerde kullanılacak?” “O tarihlerde, İsrail'den Kuzey Irak'a haftalarca sevkiyatı yapılan, füzelerin, yakın muharebe silahlarının, anti-tank mayınlarının, topuk mayınlarının, termal kameraların, gece görüş dürbünlerinin, A-3, A-4 ve C-4 patlayıcılarının ne kadarı bu ülke topraklarına girdi? Sadece Ankara'ya bir seferde 750 kilogram C-4'ü kimler götürdü ve nerelerde depoladı?” “Bunları sormuştuk o zamanlar. Hiçbir cevap alamadık. Alamayacağımızı biliyorduk. Sadece kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştık. Silah sevkiyatlarında Türkiye'den unsurların yanı sıra yabancı ülke istihbaratlarına mensup kişilerin Anadolu içlerinde bu patlayıcılara nasıl güvenlik sağladığını neden sormadık. Bu sevkiyatlarla suikast, iç çatışma senaryoları arasındaki bağlantıyı çözebildik mi?” (Bu notlar da yine bu köşede 2008-04-08 tarihinde yazıldı..) “Şehir savaşı” hazırlığı son iki yıllık bir iş değil İşte bu yazılardan tam altı yıl sonra, Çözüm Süreci boşa çıkarıldıktan sonra, 7 Haziran seçimi ile Türkiye'de yeniden vesayet kurmaya girişenler yaygın terör saldırılarını yeniden başlattıktan sonra, PKK'nın şehirlere silah stokladığına dair raporlar yayınlanıyor. Raporlarda, “şehir savaşları” için 80 bin silahın özellikle Doğu ve Güneydoğu'da il ve ilçe merkezlerinde stoklandığı ifade ediliyor. Ergenekon operasyonları kapsamında üç el bombası için ortalığı ayağa kaldıranların, yıllardır devam eden ve Batı illerini de kapsayan bu silah trafiği hakkında parmağını bile kıpırdatmaması nasıl açıklanabilir? Şehirlerin silahlandırılması konusunda sadece Doğu illerine değil, İstanbul, Ankara gibi merkez şehirlere dikkat çekmek için altı yıl beklemek gerekmiyordu! O zamanlar, “Türkiye'de asker, diplomat, siyasi çevreden ve iş dünyasından bazı kişiler ABD ve İsrail istihbaratı ile Kuzey Irak merkezli nasıl bir işbirliği içinde?” diye soruyordum ve bunu anlamakta zorlanıyordum. Bugün Türkiye'de açıktan terörü, PKK'yı destekleyenleri gördükten sonra, medya organları üzerinden Türkiye'ye karşı açık savaşta yer alanları gördükten sonra, anlama çabasının yerini öfke aldı!