Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmuyoruz" açıklamasını değerlendiren Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "IŞİD Türkiye'yi içeriden vururken, yaptığı her saldırı, her eylem entelektüel terör ve PKK/PYD üzerinden yürütülen hesapları tamamlar niteliktedir.Sultanahmet'teki saldırı ile önceki gece Diyarbakır'daki sivillere yönelen saldırı arasında, bin 128 kişilik imza arasında bir bağ olduğu aşikardır" dedi.
Karagül, yazısında "İnsanlarımızın bedenleri üzerinden patinaj yapan bu 'artis'lere kimse tolerans göstermeyecektir. Ülke ile, millet ile hesaplaşmaya ayarlı, korkunç bir hınçla hareket edenlerin bu tavırlarını AK Parti eleştirisi şeklinde kamufle etmelerini de kimse yemeyecektir" ifadelerine yer verdi.
İbrahim Karagül'ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (15 Ocak 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Türkiye saldırı altında. Entelektüel terör üzerinden,PKK/PYD terörü üzerinden, IŞİD üzerinden saldırı altında. İçeriden terör ve “iç işgalciler” üzerinden dize getirilmek istenirken, dışarıdan bir çevrelenme tehdidi altında. Dikkat edin, entelektüel terör safında yer alanlar hala Türkiye'yiBatı'ya şikayet etmeye, o başkentler ve kurumlar üzerinden ülkeye ayar vermeye çalışırken, PKK meselesi terör olmaktan çıkıp bir işgal, bir bölgesel projenin parçası dönüşmüştür. Coğrafya hesaplarının, harita taslaklarının bir aracı haline gelmiştir. Bu ikisi arasında müthiş bir dayanışma vardır. Oldukça koordineli bir terör pazarlaması bu çevreler üzerinden servis edilmektedir.“Barış”, “çözüm” gibi ifadelerin arkasına gizlenen, terörün önünü açan, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayı amaçlayan, devletlehesaplaşmaya ayarlı ama sonunda ülkeyi paramparça edecek birzihinsel operasyon ürütülmektedir. Adam olanlar, omurgalı olanlar saygı görecek PKK'ya arka çıkan, teröre açık destek veren, ülkeye ve millete nefretin bir göstergesi olan o bildiriye imza atan bin 128 kişinin yaptığı da işte bu operasyondur. Hiç kimse, bu milletin hassasiyetlerini, değerlerini, anlama kabiliyetini küçümsemesin. Hiç kimse bu tartışma üzerinden eski alışkanlıklarıyla harekete geçip bunları aklamaya çalışmasın. Hiç kimse, öyle tepeden, süslü cümlelerle akil adam pozu almasın ve akıl hocalığına soyunmasın. Çünkü millet, ülke söz konusu olduğunda entelektüel şovun hiçbir anlamı yoktur. Bu durumda sadece ve sadece omurgalı olanlar, zorluklara göğüs gerenler, sağlam duranlar, ülkesinin ve milletinin yanında saf tutanlar adamdır, onlar saygıya layıktır. Artık öyle bir yere geldik ki, coğrafyamızda yeni haritalar çizilirken, bize yeni Türkiye haritasıdayatılırken bu aydın zırvalarıyla, konforlu cümleleriyle, hiçbir sorumluluk duygusu olmayan söylemlerle vakit geçirecek değiliz. Elleri kanamaz, yürekleri sızlamaz Onlar otuz yıldır aynı cümleleri kullanıyorlar. Hep konuştular, yazdılar, el üstünde tutuldular, saygı gördüler. Bugünlerde aslında saygı duyulacak hiçbir şey olmadıklarını farkediyoruz. Elleri kanamaz, yürekleri sızlamaz, kafa konforları bozulmaz, dokunulmazlıklarına halel gelmez, ne olursa olsun içi boş süslü cümlelerle yine yolunu bulurlar. Ölen ölür, ağlayan ağlar, memleketin derdi onların semtine bile uğramaz. Ama tepeden bakarlar, siyasi iktidara pozisyon biçerler, millete ayar verirler. Onların ülke diye, memleket diye bir dertleri hiç olmamıştır. Bakmayın “Aman ha ülke kötüye gidiyor” dediklerine, dertleri ülke değil kendileridir. Buradan bile malzeme çıkarırlar, kendilerine pay ayırırlar. Artık aydın olmak o kadar 'ucuz' değil Ama artık o konfor yok, olmayacak, olmamalı. Artık bedel ödeyenler söz de söyleyecek. Bedel ödeyenler karar da verecek. Ve bedel ödeme dönemine girdik. Herkes ülkesini, milletini, insanlarını, şehirlerini seviyorsa, bu sevginin bedelini ödeyecek. Birileri bedel ödeyip, birileri can verip onların bu canlar üzerinden “piyasa”yapmalarının hesabı sorulacak. Aydın olmak onurlu olmaktır. Aydın olmak ülkesini milletiniküçümsemek, onlara tepeden bakmak, ülkesini dünyaya şikayetetmek, oralardan payeler kapmak değildir. Artık aydın olmak bu ülkede “ucuz” değildir. Devletle hesaplaşma, onu eleştirme adına millet düşmanlığı yapmak, iç işgalcilere ve dışarıdan çevreleme yapanlara malzeme üretmek değildir. Aydın olmak bir terör örgütüne arka çıkmak değildir. Bu hastalıklı bir düşüncedir. Öğrenciler! Onların derslerine girmeyin! Buradan ülkesine ve milletine bağlı üniversite öğrencilerine bir çağrı yapmak istiyorum: O bildiriye imza atan akademisyenlerin hiç birinin dersine girmeyin. Teröre arka çıkan, bunu barış kavramının arkasına gizleyen isimlerin derslerini boykot edin. Onlara saygı duymayın. Onları sorgulayın. Onların size bir değer aktaramayacağını bilin. Onları yok sayın. Entelektüel terörle PKK arasındaki ilişki bugün Türkiye'ye yönelen enöncelikli tehditlerden biridir. Bu bir “iç işgal operasyonu”dur. IŞİD terörü de bunlarla bağlantılıdır. IŞİD Türkiye'yi içeriden vururken, yaptığı her saldırı, her eylem entelektüel terör ve PKK/PYD üzerinden yürütülen hesapları tamamlar niteliktedir.Sultanahmet'teki saldırı ile önceki gece Diyarbakır'daki sivillere yönelen saldırı arasında, bin 128 kişilik imza arasında bir bağ olduğu aşikardır. IŞİD'le körleştirip PKK'ya yol açmak Çok gariptir; bu unsurlar arasındaki görünmez bağ, Rusya krizinin patlaması, İran yayılma tehdidini bölgeyi harekete geçirmesiyle birlikte ayyuka çıkmıştır. Yine çok gariptir; Gezi ve 17 Aralık darbe girişimlerinden, 7 Haziran öncesi ve sonrası uygulanan projelerden sonra bu üçlü harekat yeni bir dalga olarak öne çıkmaktadır. Bunları birbirinden bağımsız, farklı gerekçelerle ortaya çıktığını ispat etmeye çalışmak, eski dar yorumlarıyla birlikte okumaya çalışmak körleşmektir, yeni dönemde coğrafya üzerinde yürütülenprojeleri anlama çabasının sıfırlamaktır. IŞİD'le gözlerimiz kör edilip PKK'ya ve PYD'ye yol açılıyor. Türkiye, IŞİD'le sınırları aşan bir çatışmanın içine sürükleniyor. IŞİD konjonktürel bir tehdit ancak PKK stratejik bir tehdittir. Harita kurgusu PKK/PYD üzerinden servis edilmektedir. Bu sinsi proje ile Türkiye'ye çok tehlikeli bir tuzak kurulmaktadır. IŞİD'le mücadele devam etmelidir ancak bu mücadele PKK-PYD'ye alan açmaya dönüşmemelidir. Türkiye, bir tehditle mücadele ederken çok daha büyük bir tehdidi davet etmiş, kendi elleriyle kendine tuzak kurma durumunda kalabilir. Bunların hiçbir ülkede alıcısı yok Türkiye sandığınızdan çok daha güçlü bir ülkedir. Bu tür kirlioperasyonların altında kalmayacaktır. PKK terörünün de, entelektüel terörün de, IŞİD üzerinden yürütülen çokuluslu servisin de üstesinden gelecektir. Teröre karşı açık konuşurken onlara arka çıkanlara “ifade özgürlüğü” çerçevesinden bakma telkinlerinin hiçbir ülkede alıcısı bulunmamaktadır. Almanya'da, Fransa'da, Rusya veya her hangi bir ülkede bu tür tarafgirliğin bedelinin ne olduğuna bir bakın önce. O listedekiler, bu ülkelerde olsa böyle kritik dönemlerde ağızlarından bir cümle bile çıkarmaya cesaret edemezler. Dahası hiç birinin, Türkiye'ye yönelttiği tepkinin yüzde birini gönülden bağlı oldukları o başkentlere yönelttiklerini göremezsiniz. Çünkü onlar, istihbarat çevrelerinin ihale dağıttığı “amele pazarları”nın müdavimleridir. İnsanlarımızın bedenleri üzerinden patinaj yapan bu “artis”lere kimse tolerans göstermeyecektir. Ülke ile, millet ile hesaplaşmaya ayarlı, korkunç bir hınçla hareket edenlerin bu tavırlarını AK Parti eleştirisi şeklinde kamufle etmelerini de kimse yemeyecektir. Sakın unutmayın, geri çekilme dönemi bitti.. Evet, Türkiye çevrelenmektedir ve büyük bir hesaplaşma ile yüz yüzedir. Coğrafya paramparça edilmekte, kaos fırtınası bu tür girişimler üzerinden Türkiye içlerine servis edilmektedir.Olağanüstü bir dönem yaşanmaktadır. Bugün yüz yıl önceki kırılmanın bir benzeri söz konusudur. Bu yüzden de dünyadaki hemen her güç, bu hesaplaşmanın içindedir. Suriyeleştirme senaryosu bölgemizdeki her ülke için yakın tehlikedir. Bu büyük küresel hesaplaşmayı algılamayanlar, bilip de bilmiyormuş gibi hareket edenler tahammül sınırlarının çok zorlandığını bilmelidirler. Türkiye iddia sahibi bir ülkedir. Onlar içeriden ve dışarıdan işgale girişseler de ülkemiz bütün bunların üstesinden gelecek, onların harita taslaklarına harita ile cevap verecek ölçüde derin bir siyasi geleneğe sahiptir. Unutmayın, geri çekilme dönemi çoktan bitmiştir. Anadolu daha da daralmayacak, coğrafyamız daha da genişleyecek, gönül köprüleri ile, yakın ortaklıklarla bu harita büyüyecektir. Ancak ihanet bu dönemin tarihine yazılacaktır!