Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Abdullah Öcalan’ın “hendekleri ve barikatları halk benimsemediği için doğru bir strateji olarak görmediğini” ileri sürerken sadece Öcalan’ın devreye girmesiyle çatışmaların çözülemeyeceğini söyledi. Selvi, hükümetin yeni anayasa çalışmalarında başlamasıyla birlikte Öcalan’ın devreye girmesinin beklendiğini söylerken “bu zemin sağlandıktan sonra devreye girmesinin anlamlı” olduğunu dile getirdi.
Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Öcalan ne zaman devreye girecek?" başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Öcalan'ın devreye girmesi antibiyotik tedavisi gibi.
Kandil, şehir savaşlarını yayma kararı aldı.
12 ilçeye ilave olarak 6 yerde daha hendek ve barikat savaşını başlatacaklar.
Kandil, 12 ilçede başlatmıştı “Hendek savaşı”nı, şimdilik Cizre, Silopi ve Sur'da sürdürüyor.
Ancak bazı illerde HDP'li belediye başkanları, Kandil'in şehir savaşlarını başlatın talimatına karşı çıktı.
Hiçbir ülke şehir merkezlerinde, hendekler açılıp, barikatlar kurulmasına izin vermez.
Bu kışı operasyonlarla geçireceğimiz anlaşılıyor.
Bir ay sürecek kritik bir döneme giriyoruz.
Başta sokağa çıkma yasağı olmak üzere bunun getirdiği zorluklar var. Evini terk etmek zorunda kalan insanlar nerede barınacak? İmkanı olanlar ev kiraladı, yoksullar yakınlarının yanına taşındı. Bu bir gün değil, 1 ay değil, 4-5 aydır devam eden bir sıkıntı.
Başbakan, esnafı rahatlatacak önlemleri açıkladı. Teröre karşı devletin, ”Kudret eli”ni gösterirken, vatandaşa karşı eş zamanlı olarak devletin şefkat elini devreye sokmamız lazım.
Suriye ve Irak'ta çok sinsi bir savaş sürüyor. Irak ve Suriye üzerinden bölge yeniden dizayn ediliyor. PKK'ya ise bir kez daha Türkiye'yi oyalama görevi verildi. Bizim terör girdabına düşmeden süratle buradan çıkmamız lazım. 90'lı yıllarda yine Türkiye'yi terör girdabına soktular. Biz PKK ile mücadele ederken Doğu Bloku dağıldı, dünya yeniden dizayn edildi. Bu kez bizim sınırlarımız yeniden şekillendiriliyor.
Operasyonlarda normalleşme sağlandıktan sonra siyaset, hızla devreye girmeli.
Şehir savaşları başlatan PKK'ya rağmen, yeni anayasa ve reform süreci başlatılmalı.
Operasyonların gerekli olup olmadığını tartışan yok. Ancak AK Parti, şimdiye kadar Kürt sorununu sadece güvenlik sorunu olarak görmediği için diğer iktidarlardan farklı oldu.
Kürt sorununun çözümünü operasyonlarda değil, sivil çözümlerde aradığı için Kürtlerin de en çok tercih ettiği parti oldu. 7 Haziran seçimleri hariç, Kürtler AK Parti'ye kimi seçimlerde yüzde 55-60 oranında oy verdi.
Terörle etkin bir şekilde mücadele edilirken, AK Parti, bir yandan da kendi gerçek hikayesine yani sivil çözüm sürecine dönmeli.
Hükümetin bu yönde bir hazırlığı var. Başbakan, muhalefet liderlerinden randevu talep etti.
Yeni reformlar
Yeni Anayasa
Yeni Türkiye
Süreci başladı.
Edindiğim izlenim, PKK ciddi bir ölçüde geriletildikten sonra yeniden sivil gündeme dönüleceği yönünde.
Cizre'den top sesleri, Sur'dan şehit haberleri gelirken çözümün Ç'sini söylemek dahi cesaret istiyor. Ancak Ortadoğu etnik ve mezhep savaşlarının kucağına yuvarlanmışken, biz bu savaşı daha ne kadar sürdürebiliriz. Süratle bu yangını söndürüp, reform gündemine dönmeliyiz.
Yıllarca bir yanlışı yaptık.
Teröristle mücadeleyi, terörle mücadele zannettik.
Bunun yanlış olduğunu ilk fark eden Özal oldu. AK Parti döneminde ise, ”Çözüm” bir stratejiye dönüştü. Çözüm sürecinde yaptığımız bir yanlış oldu. Devlet çözüme hazırlanırken, PKK'nın sahada yaptıkları karşısında bir gözünü kapattı, gereken tedbirleri almadı. Bundan sonra çözüm olacaksa, iki gözü açık bir çözüm olacak. Eğer çözüm süreci olmasaydı, Kürtler bugün evlerin terk etme pahasına PKK'nın karşısında yer almazdı.
Kürtler, AK Parti'nin Kürt sorununu çözme konusundaki samimiyetini gördü. Barış döneminin nimetlerini yaşadı…
Uludere ve Kobani olaylarının Kürtlerde meydana getirdiği, ”Duygusal kopuşu” PKK, şehir savaşları ile sağlayamadı. Üzerinde durulmaya değer bir nokta. Uludere'de devletin kendi evlatlarını katlettiği, Kobani'de soydaşlarının yok edildiği kaygısını yüreğinde hissedip, sokaklara dökülen Kürtler, şehir savaşlarının doğrudan mağduru olmalarına rağmen sokağa dökülmedi. Bizim Kürtlerimiz merhametlidir. Ancak Sur'un sokaklarında, Cizre'nin mahallelerinde, Silopi'nin caddelerinde tankları ne kadar tutabiliriz. Top namlulusu üzerine çevrilmiş olan Kürtler nereye kadar bunu anlayışla karşılayabilir. Sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar uzadıkça, başka sorunlara yola açabilir. 90'lı yıllar bu toplumun hafızasında hala tazeliğini koruyor.
Kritik 1 ay dedim.
Operasyonlarla kısmı normalleşme sağlandıktan sonra siyaset ve sivil toplum güçlü bir şekilde devreye girmeli.
Ölüm oruçları başta olmak üzere bu tür sıkışık anlarda Öcalan devreye girerdi. Bu kez de Öcalan devreye girecek mi, girse etkili olacak mı sorusu gündeme geldi.
Kandil bir süredir Öcalan'ı, ”Onursal başkan” haline getirdi. Kandil, Öcalan'ın, Nevruz'daki ”Türkiye topraklarında silah bırakmayı tartışmak üzere PKK kongresi toplansın” çağrısına rağmen savaşı tercih etti. Cemil Bayık, ”Silahlı güçlerin çekilmesine Abdullah Öcalan ya da HDP değil, örgütün kendisi karar verecektir” diyerek Öcalan'ı diri diri İmralı'ya gömdü.
Ayrıca, Öcalan PKK'yı kurdu ama örgütü Kandil yönetiyor.
Ne PKK eski PKK, ne Ortadoğu eski Ortadoğu.
Buna rağmen Öcalan devreye girecek mi?
Öcalan devreye girse etkili olacak mı?
Bu soruların yanıtına geçmeden önce, Öcalan, Kandil'in, ”Şehir savaşları” stratejisine nasıl bakıyor?
“Kandil ve HDP'nin yürüttüğü politikalar doğru değil, çıkmaza girdiler.”
Hendekleri ve barikatları halk benimsemediği için Öcalan, doğru bir strateji olarak görmüyor.
Tek başına Öcalan'ın devreye girmesiyle çözülecek bir sorun değil. Bir ucundan ABD'nin diğer ucundan Rusya'nın tuttuğu, kılavuzluğunu ise İran'ın yaptığı uluslararası bir saldırı ile karşı karşıyayız.
Ayrıca sıcak çatışmaların sürdüğü binlerce askerin katılımı ile operasyonların yapıldığı bir aşamada Öcalan'ın devreye girmesinin anlamlı olmadığı düşünülüyor.
Ankara'nın bir çıkış stratejisi var.
PKK, şehir savaşlarında ağır bir yenilgi yaşadıktan sonra, siyasi irade güçlü bir şekilde devreye girecek.
STK'lar, kanaat önderleri süreçte yerini alacak.
Hükümetin, reform sürecini başlatıp, yeni anayasanın düğmesine basmasıyla birlikte iklimin değişmesi bekleniyor. İşte tam bu aşamada Öcalan'ın da devreye girmesi bekleniyor. Daha doğrusu Öcalan'ın ancak bu zemin sağlandıktan sonra devreye girmesinin anlamlı olduğu düşünülüyor.
“Öcalan'ın devreye girmesi antibiyotik tedavisi gibi. Antibiyotik tedavisine zamanında başlanılıp, saati geçirilmeden düzenli olarak alınırsa etkili olur.”
Bu kış ağır geçecek.
Birkaç ay içinde ise antibiyotik tedavisine geçilecek.