Yeni Şafak Ankara Haber Müdürü Hüseyin Likoğlu, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in "Darbeyi de bir gün önce Genel Başkan Yardımcımız Sayın Atilla Uğur gitti Yeni Şafak gazetesine bildirdi. Önümüzdeki günlerde Fethullah Terör Örgütü’nün bir darbe girişimi vardır’ dedi. Ve aynı zamanda da hükümete bildirmelerini istedi" iddiasıyla ilgili olarak açıklama yaptı.
Likoğlu, 14 Temmuz günü telefonunun çaldığını ve 'telaşlı bir sesin' kendisine "Hüseyin Bey bunlar darbeye girişecek. Bunun önüne geçmek artık imkansız. Halkı bilinçlendirecek bir haber yapılmalı. Ancak halk durdurabilir bu hainleri" dediğini anlattı.
Likoğlu şu ifadeleri kullandı.
“'Hasan Atilla Uğur ile röportaj yapar mısın?' diye sordular. 'Ergenekon'dan AK Parti hükümetleri dönemlerinde hapis yatmış birisi. Olmaz' karşılığını verdim. 'Tamam, başka isim düşünelim' dediler. Bu ara kendi kendime sesli düşündüm: 'Neden olmasın! AK Parti döneminde hapis yatmış, siyaseten de AK Parti'ye muhalifliği açık bir isim bütün bunları söyleyecekse neden olmasın'. 'Tamam, röportaj yaparım ama Genel Yayın Yönetmeni ile konuşmam lazım' dedim. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül ile konuyu paylaştım. Ve 15 Temmuz saat 15.00'te Hasan Atilla Uğur ile randevulaştık. Yazımın başında belirttiğim gibi 15 Temmuz günü röportajı gerçekleştirdik, ancak yayınlamaya fırsat kalmadan darbe girişimi oldu. Nitekim röportajı bir hafta sonra yayınladık"
Hüseyin Likoğlu'nun "Perinçek neyin peşinde?" başlığıyla yayımlanan (27 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak bir iddiayı gündeme getirdi. Perinçek, "Darbeyi de bir gün önce Genel Başkan Yardımcımız Sayın Atilla Uğur gitti Yeni Şafak gazetesine bildirdi. ‘Önümüzdeki günlerde Fethullah Terör Örgütü’nün bir darbe girişimi vardır’ dedi. Ve aynı zamanda da hükümete bildirmelerini istedi" iddiasında bulundu.
İşçi Partisi namı diğer Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un Yeni Şafak'a verdiği röportajla ilgili son günlerde doğru olmayan değerlendirmeler yapıyor. Perinçek, “Darbeyi Genel Başkan Yardımcımız Sayın Atilla Uğur, gitti Yeni Şafak Gazetesi'ne bir gün önce bildirdi” dedi. Perinçek bu iddiasını önceki gece CHP'nin televizyonu Halk Tv'de de sürdürdü. Madem Perinçek, bu konuyu gündeminden düşürmüyor, o halde işin aslını bizden dinleyin. Birincisi, Perinçek'in iddiasının aksine Hasan Atilla Uğur ile röportajı darbeden bir gün önce değil, darbe günü 15 Temmuz saat 15.00'te yaptık. Yani röportajı yayınlamaya zaman kalmadan FETÖ'nün teröristleri akşam işgale kalkıştı. Sayın Uğur ile 15 Temmuz günü yaklaşık 3-4 saat sohbet ettik. Akşam saatlerinde semada savaş uçaklarını görür görmez ilk tepkim, “Fetullah'ın …leri darbe yapıyor” oldu. Böylesine bir refleks vermeme neden olan şey neydi? Şüphesiz birkaç saat önce sohbet ettiğim Hasan Atilla Uğur'un söyledikleri etkili oldu. Ancak biz gazete olarak bu konuda epey duyarlıydık. 15 Temmuz öncesi şu haberlere imza atmıştık: 21 Haziran: “Havada Tasfiye” 14 Temmuz: “18 Paşaya FETÖ Suçlaması” 15 Temmuz: “TSK, Bile Pes Etti” 27 Haziran 2016'da bu köşede “Şakirt subaylar rahatsız, haşhaşı fazla çekip her an altın vuruş yapabilirler” diye yazmıştım. Gazeteci, kaynağını açıklamak mecburiyetinde değil, ama Perinçek'in aslı astarı olmayan iddiaları nedeniyle başta yukarda belirttiğim haber ve yazımın kaynaklarını birazcık aralayacağım. FETÖ ile mücadelede en çok merak edilen konu TSK içerisindeki yapılanmaydı. Özellikle FETÖ mağduru eski TSK mensubu bazı isimler başta olmak üzere, FETÖ ile mücadeleyi önemseyen bürokrat ve sivil bazı isimlerle sohbetimizde, zaman zaman TSK içerisindeki Fetullahçı yapılanma gündeme geliyordu. Yaklaşan 1 Ağustos YAŞ toplantısında Fetullahçı subayların tasfiye edilip edilemeyeceği en çok merak edilen konuydu. 11 Temmuz Pazartesi yargı muhabirimiz Osman Özgan, İzmir'de başlayan TSK içerisindeki Fetullahçı yapılanmayla ilgili bir haber hazırladı. Haberi henüz yayına vermeden aynı ekiple Salı günü yine sohbet ederken, “Merak etmeyin İzmir'de öyle bir soruşturma var ki; 1 Ağustos öncesi tamamlanırsa Fetullahçıların hepsi emekli edilir” dedim. Bunun üzerine özellikle asker emeklisi isimler, “Senin dediğin gibiyse bunlar darbeye kalkışır” dediler. “Ne darbesi bu çağda darbe mi olur” diye karşılık verdim. “Başaramayacağını bilseler bile teslim olmazlar, kamikaze hareketi yaparlar yine de kalkışırlar” cevabını aldım. Aynı gün yani 12 Temmuz Salı günü bu kez Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ ana davasının iddianamesi hazırlandı. O iddianamede de TSK içerisindeki FETÖ'cü yapılanmaya ilişkin çok ciddi iddialar vardı. Nitekim o iddialarla ilgili haber, 15 Temmuz günü gazetemizde, “TSK Bile Pes Etti” başlığı ile yer aldı. 14 Temmuz günü telefonum çaldı. Telaşlı bir ses: “Hüseyin Bey filan yerdeyiz acil gelmen lazım”. Yukarda bahsettiğim ekip, herkesin yüzünde müthiş bir telaş: “Hüseyin Bey, bunlar darbeye girişecek. Bunun önüne geçmek artık imkansız. Halkı bilinçlendirecek bir haber yapılmalı. Ancak halk durdurabilir bu hainleri”. Şaşkınlıkla, “Nasıl yani! Böyle bir haber yapılamaz” dedim. “Hüseyin Bey siz durumun ciddiyetinin farkında değilsiniz!” dediler. “Tabi ki farkındayım ancak böyle bir haber dili olmaz. Ancak, bu söylediklerinizi bir uzman dile getirirse söyleşi olarak haberleştirilebilir” karşılığını verdim. “Hasan Atilla Uğur ile röportaj yapar mısın?” diye sordular. “Ergenekon'dan AK Parti hükümetleri dönemlerinde hapis yatmış birisi. Olmaz” karşılığını verdim. “Tamam, başka isim düşünelim” dediler. Bu ara kendi kendime sesli düşündüm: “Neden olmasın! AK Parti döneminde hapis yatmış, siyaseten de AK Parti'ye muhalifliği açık bir isim bütün bunları söyleyecekse neden olmasın”. “Tamam, röportaj yaparım ama Genel Yayın Yönetmeni ile konuşmam lazım” dedim. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül ile konuyu paylaştım. Ve 15 Temmuz saat 15.00'te Hasan Atilla Uğur ile randevulaştık. Yazımın başında belirttiğim gibi 15 Temmuz günü röportajı gerçekleştirdik, ancak yayınlamaya fırsat kalmadan darbe girişimi oldu. Nitekim röportajı bir hafta sonra yayınladık. Doğu Perinçek, neyin peşinde anlaşılır gibi değil, ama Yeni Şafak olarak, doğru yerde, doğru zamanda, doğru habercilik yaptığımızın en açık göstergesi 15 Temmuz oldu. Perinçek, bize Hasan Atilla Uğur'u göndermedi, bizim yaptığımız doğru habercilik bizi Hasan Atilla Uğur'a götürdü.