Yeni Şafak yazarı: Beyazıt'ta başörtüsü eylemleri yaptığımızda, halkın birinci sorunu başörtüsü sanırdık

Yeni Şafak yazarı: Beyazıt'ta başörtüsü eylemleri yaptığımızda, halkın birinci sorunu başörtüsü sanırdık

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Mazlumder’de çalışırken Beyazıt’ta başörtüsü eylemleri yaptıklarında halkın birinci sorununun başörtüsü olduğunu sandıklarını söyleyerek, "İnsanlar şimdi de Türkiye’nin en büyük sorunu çevre, adalet, Wikipedia’nın yasaklanması zannediyor. Yine yanılıyorlar" dedi.

Öztürk devamında, "İnsanın ihtiyaçlar sıralaması başkadır ve adı üstünde insanidir. Türkiye’de siyaset yapanlar, medyanın, yazarların, çevresinin, içinde bulunduğu grubun çok etkisinde kalır. Oysa Türkiye’de yaşayan halkın derdi başkadır, ihtiyaçları başkadır, tepkileri başkadır" diye yazdı.

Kemal Öztürk'ün, "Seçmenin ihtiyaç listesi, siyasetçinin beceriksiz olanı" başlığıyla (30 Mayıs 2018) yayımlanan yazısı şöyle: 

Neden muhalefet seçim kazanamıyor? Bazı insanlar neden siyasette başarılı olamıyor? Neden birçok yazar tahminlerde, analizlerde yanılıyor?

Çünkü siyasetle insan arasındaki psikolojik ilişkiyi okuyamıyorlar. Bakmayın öyle, karmaşık bir şey değil bu. Çok basit bir matematiği var. Dört işlem mertebesinde. Onu çözdünüz mü iktidara giden yolu bulursunuz.

Anlatayım. Dinleyin hele.

Seçemin ihtiyaçlar sıralaması nedir?

Sandık başına giden bir seçmen neye göre oy verir? İhtiyacına göre. Peki bu ihtiyaçlar nelerdir? Nasıl tespit edilir?

İşte burada bazı partiler, siyasiler ve analiz yapanlar için ip kopuyor. Çoğu bunu tespitte yanılıyor.

Aslında bunu öğrenmenin çok basit bir yolu var: Seçmenin kendisine sormak. Yani saha araştırması yapmak. Ha yok, diyorsanız ki, ‘ya araştırmaya ne gerek var. Ben etrafa şöyle bir bakarım, seçmen ne istiyor, şak diye tespit ederim.” Tabi bu Allah vergisi bir kudret!

Ancak R. Tayyip Erdoğan sadece seçimde değil, her ay düzenli araştırmalar yaptırır ve sahada vatandaş ne diyor öğrenir. Seçim zamanında bunu daha çok yapar. Sonra önüne bir liste gelir: ‘Seçmenin ihtiyaçları bunlar.’ Erdoğan da bu ihtiyaç listesine göre politika üretir. Her seçimde yapar bunu, her seçimde de kazanır.

İnsanın ihtiyaçlar listesi

Seçmenlerin ihtiyaç listesinin bilimsel adını, ünlü psikolog Prof. Abraham Maslow 1950’lerde koymuştur bir anlamda: İnsanın ihtiyaçlar hiyerarşisi.

Her ne kadar bu genellemelere karşı olsam da, fikren ihtiyaçlar hiyerarşisi yapılmasını doğru bulurum. Bu hiyerarşide sıralama Amerika’da başka, Türkiye’de başka türlü olabilir. Lakin bir sıralama vardır. İşte maharet bunu tespit etmekte.

Maslow’ın ihtiyacalar sıralamasında ilk dört şöyledir:

1. Biyolojik ve Fizyolojik İhtiyaçlar: Hava, yemek, su, barınma.

2. Güvenlik İhtiyacı: Can, mal, hane, sokak güvenliği.

3. Sevgi ve Ait Olma İhtiyacı. Biriyle özdeşlik kurma, arkadaşlık kurma, ait olma duygusu.

4. Saygı ihtiyacı

Bu sıralama Türkiye’de kısmen değişse de, aşağı yukarı aynıdır. Seçmen davranışlarını da bundan bağımsız düşünemezsiniz.

Bence Türkiye’deki seçmenin ihtiyaçlar sıralaması şöyledir:

1. Ekonomi (biyolojik ve fizyolojik ihtiyaçlar, işsizlik)

2. Liderle özdeşlik kurma (halktan biri olan lidere bağlanma, sevgi)

3. Güvenlik (terör, Suriye savaşı, dış tehdit, devletin beka sorunu)

4. Saygı (seçmene saygı, dinine, inancına, kimliğine hürmet etme)

Neden ihtiyaçlar sıralaması okunamıyor?

Mazlumder’de çalıştığım zamanlar, Türkiye’nin birinci derece sorunu insan hakları zannederdim.

Beyazıt’ta başörtüsü eylemleri yaptığımızda, halkın birinci sorunu başörtüsü sanırdık.

Fatih’te Kudüs için toplantılar düzenlediğimizde, ülkenin birinci gündemi Kudüs diye düşünürdük.

Gazetecilik yaptığım ve yargılandığım yıllarda, herkesin fikir özgürlüğü konusunda derdi var zannederdim.

Hiçbiri değildi. Bugün de değil.

İnsanlar şimdi de Türkiye’nin en büyük sorunu çevre, adalet, Wikipedia’nın yasaklanması zannediyor. Yine yanılıyorlar.

İnsanın ihtiyaçlar sıralaması başkadır ve adı üstünde insanidir. Türkiye’de siyaset yapanlar, medyanın, yazarların, çevresinin, içinde bulunduğu grubun çok etkisinde kalır. Oysa Türkiye’de yaşayan halkın derdi başkadır, ihtiyaçları başkadır, tepkileri başkadır.

Belki lokal olarak, dönemsel olarak, belli bir kesime ait sorunlar için ihtiyaçlar sıralaması değişebilir. Örneğin FETÖ mağduriyetleri bu dönem için ayrı bir başlık olabilir. Ancak yine de etkisi sınırlıdır.

Seçmen sandığın başıdna şöyle diyecek:

Siyasi patilerin politika üretirken yapacağı şey, bu ihtiyaçlar sıralamasını iyi tespit etmek sonra da buna iyi cevap verecek politika üretmektir.

Bu politikaları iyi anlatacak, halkın özdeşlik kurduğu bir lider de oldu mu seçimi kazanma garantisi veriyorum.

Şimdi Cumhurbaşkanı adayları, Erdoğan’a sataştığında, laf soktuğunda, yani Erdoğan karşıtlığı yaptığında, çok oy alacağını sanıyor. Evet alkış alır, destek alır, gaz alır ama öyle oy alınmaz.

Seçmen sandığın başına gittiğinde cebinden ihtiyaç listesini çıkartır. Sonra adaylara bakar. Bu ihtiyaçlar için, Kim ne demiş (siyasal iletişim) onu hatırlamaya çalışır.

‘Yahu bunlar hep Erdoğan’a laf söylemişler ama hiç benim ihtiyacıma cevap vermemiş der. Gider, her seçimde onun ihtiyaçlarını bilen ve karşılama sözü veren Erdoğan’a verir.

Buna siyaset denir. Sizce de basit değil mi?