Yeni Şafak gazetesi yazarı Ersin Çelik, Muhammed Salhab için sosyal medyada yapılan kampanyaya ilişkin olarak, "Fakat sosyal medya üzerinden uğradığımız hayal kırıklığı bu sefer hepimize büyük bir ders olmalı. Her etikete, her çağrıya, her ilana sorgulamadan, arkasına önüne bakmadan müdahil olmak da sosyal medya bağımlılığının bir parçası oldu." düşüncesini dile getirdi.
Çelik yazısında, "MİT’in deşifre etmesi ile tutuklanan MOSSAD şebekesi, savunma sanayii ve Türkiye’deki Filistinlilerle ilgili istihbarat topluyormuş. Tutuklanan İsrail ajanları arasında Filistinli öğrenciler de vardı. İşte onlardan biri bizi çok alakadar etti. Yaklaşık 50 gün önce kayıp ilanı verilen, hakkında sosyal medyada etiketler açılan, bulunması için kampanyalar düzenlenen Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Filistinli Muhammed Salhab’dan bahsediyorum. Sosyal medyada çok fazla konuşuldu ama asıl deprem WhatsApp gruplarında yaşandı. Çevremdeki herkes Muhammed Salhab’ın MOSSAD ajanı olduğuna dair haberleri birbirine gönderiyor günlerdir. Peki neden, tanıyorlar mı onu? Yok! Lakin sosyal medyadaki etiket çalışmalarına destek vermişlerdi. Doğru ya, MOSSAD, Türkiye’de okuyan Filistinli tıp öğrencisini gündüz gözü gri bir minibüse bindirip kaçırmıştı. Bu bilgi üzerine; duyarlı olan, vicdanlı olan, İsrail’in fırsatını bulunca bir Filistinliye neler yapabileceğini gayet iyi bilen hemen herkes Muhammed Salhab için ortalığı ayağa kaldırmakta bir sorun görmedi. Zaten o etikete atılan çok sayıda tweet de en insani haliyle duruyor. Çok sayıda FETÖ’cü etiket üzerinden ihanetlerini meşrulaştırmaya çalışsa da, tweetleri kimin hangi saiklerle yazdığı gayet belli oluyor." ifadesini kullandı.
Çelik şunları kaydetti:
"Tweetlerin büyük bir kısmı masum, insani ama #DrMuhammedeNeOldu etiketinin amacı hiç de öyle görünmüyor. MİT’in takibindeki MOSSAD ajanlarından bazıları için emniyete kayıp başvurusu yapıldığı, böylece daha kolay çalışmalarının sağlandığını operasyona dair haberlerde okuduk. Bu ne demekti? Operasyonları yakından takip eden bir gazeteci arkadaşım, MİT’in sorguladığı ajanların daha fazla konuşmadan cezaevine gönderilmesi için bir baskı ortamı oluşturulmak istendiğini Twitter’daki etiketin de bu amaca hizmet ettiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir baskıyı ciddiye almadı elbette ve “aradığınız doktor İsrail ajanı çıktı” diyerek farklı bir mesaj verdi; sosyal medya duygularınızla, hassasiyetlerinizle, duyarlılığınızla, vicdanınızla oynadı. Evet öyle. Sosyal medya bir kez daha sıradan kullanıcılarını tuzağa düşürdü. Bu tuzağı da öyle görünüyor ki MOSSAD kurguladı. Muhammed Salhab sadece halkına ve imkanlarından faydalandığı Türkiye’ye ihanet etmedi. Türk halkının Filistin hassasiyetine çok büyük zarar verdi. Kafalarda soru işaretleri oluşturdu. Hatta geriye dönük olarak ‘acaba’ bile dedirtti.
Bu ihanet, bizlerin Filistin davasına olan desteğimizi zayıflatmamalı elbette. Fakat sosyal medya üzerinden uğradığımız hayal kırıklığı bu sefer hepimize büyük bir ders olmalı. Her etikete, her çağrıya, her ilana sorgulamadan, arkasına önüne bakmadan müdahil olmak da sosyal medya bağımlılığının bir parçası oldu. Özellikle de kamuoyunda itibarı olan, takipçi kitlesini etiketlere yönlendiren, “O yazdıysa gerçektir. Kesin MOSSAD kaçırmıştır” dedirtecek hesaplar da düşüyorlar bu tuzaklara."