Yeni Şafak yazarı 'CHP'nin hoşuna giden tarafları'nı yazdı: Diğer partilerde de bunlar olsa kalite artar

Yeni Şafak yazarı 'CHP'nin hoşuna giden tarafları'nı yazdı: Diğer partilerde de bunlar olsa kalite artar

Yeni Şafak yazarı Yusuf Ziya Cömert, CHP’nin hafta sonu gerçekleşen 35. Olağan Kurultayı’nda yaşananları ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun 52 kişilik listesinden 19 ismin listede yer bulamamasını yazdı.  CHP’de genel başkanın inisiyatifi kadar delegelerin de etkili olduğunu söyleyen Cömert, “Böylece, parti tabanıyla milletvekili arasında bir iletişim zemini gelişiyor” dedi. “‘Lider aday gösterdi ben de seçildim' diyen bir vekille, 'Beni seçmenim seçti' diyebilecek bir vekil arasında mutlaka nitelik farkı vardır” diyen Cömert, “Eminim, diğer partilerde bu süreçler işlese, Meclis'in kalitesi yükselir. Ve o kalite, ülkenin total kalitesine fayda eder” ifadesini kullandı.

Cömert’in Yeni Şafak’ta “CHP’nin hoşuma giden tarafları” başlığıyla bugün (20 Ocak 2016) yayımlanan yazısı şöyle:

Bir CHP milletvekiliyle CHP Trabzon teşkilatından bir yönetici, diyelim il başkanı, Çaykara'nın köylerinde dolaşıyorlar.

Bazıları, hikayedeki milletvekilinin Mehmet Sevigen olduğunu söyler. Bilmiyorum, belki yakıştırmadır.

Dolaşırken, bir çeşme başında bir 'nene'ye rastlıyorlar. Nene, suyunu doldurmuş, güğümü omuzlayacak.

“Teyze, sana yardım edelim” diyor bizim Halk Partililer.

“Olur uşağum, Allah razı olsun” diyor nene.

İki CHP'li, nenenin güğümünü evine kadar taşıyor. Eve vardıklarında, nenenin aklı başına geliyor.

“Uşağum, ben sizi taniyamadum, kimlerdensinuz?”

Fırsat bu fırsat. Tam yeri, propogandanın.

“Teyze” diyor (Güya Mehmet Sevigen) “Ben CHP milletvekiliyim. Arkadaşım da CHP Trabzon il başkanı.”

Nenede, bir sukut-i hayal...

“Uyyy,” diyor, “Ne ettinuz siz! Ben bu sularlan aptes alacağudum!”

Bu hikayeyi insanlar çeşit çeşit dinliyor.

Bazıları, “Kadın bilinçli, CHP'linin taşıdığı suyla abdest bile almıyor” diye düşünüyor.

Bazıları, özellikle CHP'liler, kadına buğzediyor. “Ne demek, bu suyla abdest alınmaz? Biz Müslüman değil miyiz?”

Ben, şuna da ihtimal veriyorum: Nene, espri yapmıştır. Neydi basmakalıp 'mizah' izahımız? 'Güldürürken düşündürür.'

'Mesajlı espri' yapmıştır nene.

'Espri'nin altı boş değil elbette. Arkasında, koca bir tarih var.

“Derler ki camiyi kapatmadiler

Minareleri yıkıtmadiler

Hey ğafil besmele okutmadiler”

Diyordu Hafız Edhem Mollaömeroğlu. Şöyle bir mısraını da hatırlıyorum:

“Kağıt fabrikasi Kur'an kaynattı”

Kur'an talim ederken bir talebe gözcülük yaparmış, Jandarma gelip Kur'an öğrenen talebeleri, hocayı, cüzleri, mushafları der-dest etmesin diye.

Bu, sadece Karadeniz'in değil, memleketin her tarafının tattığı bir zulümdür.

Bu kadar mı? Değil.

Dersim katliamı var. Başörtüsü yasakları var. Var da var... Takrir-i sükunları, Sabahattin Ali'nin kamyoncuya öldürtülmesini ayrı tut istersen...

'CHP'nin hoşuma giden tarafları” derken, bunları hep düşündüm.

Yadırgayanlar olmuştur. Ne işim olur benim CHP'yle?

Bu kabil eleştirilerimi, Kılıçdaroğlu'nun yüzüne söylemiştim.

Hatta, “CHP neden solcu değil” bile demiştim.

Belki genetiktir, belki bir DNA, kromozom meselesidir. Bizim, CHP'yle bir müştereğimiz olamaz.

Tamam, olamaz da hiç mi iyi tarafı yok bu CHP'nin?

Var.

CHP kongrelerinde, siyasi 'hizip'lere mensup CHP'lilerin değişik değişik fikirler serdetmeleri iyi bir şey mesela. Birbirlerine atıp tutuyorlar, sonra partide beraber çalışıyorlar.

Öteki partilerde, değişik bir laf söylediğin zaman dinden çıkıyorsun! Çıkmıyorsun da, çıkmış gibi muamele görüyorsun.

Halbuki, değişik fikirlerden rahatsız olmak, asla siyasi olgunluk alameti değildir.

Milletvekili adayları nasıl belirlenir partilerde?

Genel başkan, (AK Parti örneğinde, son zamanlarda Cumhurbaşkanı) tayin eder milletvekili adaylarını.

Elbette, teşkilatın, parti büyüklerinin bir etkisi olur. Fakat ağırlık 'lider'dedir.

CHP'de de genel başkanın inisiyatifi var. Fakat, delegelerin tercihleri de bir anlam ifade ediyor.

Bilindiği gibi, CHP, milletvekili adaylarının önemli bir kısmını teşkilat yoklamasıyla belirliyor.

Böylece, parti tabanıyla milletvekili arasında bir iletişim zemini gelişiyor.

'Lider aday gösterdi ben de seçildim' diyen bir vekille, 'Beni seçmenim seçti' diyebilecek bir vekil arasında mutlaka nitelik farkı vardır.

Eminim, diğer partilerde bu süreçler işlese, Meclis'in kalitesi yükselir. Ve o kalite, ülkenin total kalitesine fayda eder.

Delege tercihlerinin parti organlarının oluşumunda etkili olması da iyi.

Hepimiz şahit olduk, Pazar günü delegeler Kılıçdaroğlu'nun listesinin yüzde 40'ını değiştirdi.

Ne oldu değiştirince? CHP bozuldu mu?

Diyeceksiniz ki, bu süreçlerin işlemesinden CHP'nin ne karı oldu? Niye CHP her seçimde nal topluyor?

Sorun, bu süreçler değil. Sorun, biraz 'miras' sorunu.

CHP, redd-i miras etse bir türlü, etmese bir türlü. Ne yardan geçebiliyor, ne serden.

Ergenekon, Paralel gibi karanlık ve kirli süreçler de CHP'nin 'seciye'sini bozdu. Çok angaje oldular, çok iç içe girdiler. Birbirlerinin uzantısı oldular. (Kılıçdaroğlu'nun Kurultay'da kullandığı dil, seciye bozulmasının tezahürlerinden sadece biri...)

Bir de, CHP, kendisini güncelleyemedi.

Bilhassa AK Parti'ye nazaran, çok 'irticai' kaldı.

Gördünüz, 'bana ne CHP'den' diyemedim. İyisini kötüsünü yazdım.

Yazmak lazım, çünkü, 'muhalefetsiz iktidar' sağlığa zararlıdır.