Yeni Şafak yazarı: Doları Türkiye'nin 'İslam' siyaseti yükseltti; çünkü...

Yeni Şafak yazarı: Doları Türkiye'nin 'İslam' siyaseti yükseltti; çünkü...

'Ekonomik' kriz için gündemde en çok yer bulan kelimeler, 'Allah', 'İlah' olurken, rakam çok az telaffuz ediliyor. Döviz krizi için gün geçmiyor ki yeni bir 'teori' ortaya atılmasın, üst akıl, tapınak şövalyeleri. Son olarak Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım, "Tanrı’yı kıyamete zorlayanlar ve ‘Tanrı’yı adalete çağıranlar" başlığıyla yayımlanan yazısında, yükselen doların sorumlusu olarak, Türkiye'nin Ortadoğu'da yürüttüğü 'İslami siyaseti' işaret etti. 

Yazar, 'Hristiyan Siyonizmi' için, 'Tanrı’yı kıyamete zorlama siyasetlerine engel görüyorlar bunu. Bundan dolayı ABD, ekonomik savaş açtı bize. Döviz saldırısıyla ekonomimizi batırmak istiyorlar" diye yazdı. 

Yıldırım, Ortadoğu’da 19. Yüzyıl'da  Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirilmek istenen  'İslam tezi'ni Türkiye'nin hayata geçirdiğini savundu. Yazar,  Ortadoğu'da Türkiye'nin bu rolü üstlenmesinin 'Siyonist Yahudi' ve 'Siyonist Hristiyan'lar tarafından, 'Tanrı’yı kıyamete zorlama siyasetlerine engel' olarak görüldüğünü ve bu sebeple 'Döviz krizi ' yaşandığını iddia etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve II. Abdülhamit'in 'İslami siyaset' konusunda vizyonlarının örtüştüğünü ifade eden Ergün Yıldırım'ın yazısı şöyle: 

"Tanrı’yı kıyamete zorlayanlar ve ‘Tanrı’yı adalete çağıranlar"

ABD, ekonomik savaş açtı bize. Döviz saldırısıyla ekonomimizi batırmak istiyorlar. Arkasında Evanjelizm motivasyonu olan bir saldırı bu. Hristiyan Siyonizmi yani. ‘Tanrı’yı kıyamete zorlayarak dünyaya yön vermeye inanan bir dini fanatizm bu. İsrail ile kol kola giren Hristiyan fundamentalizmi, en son Türkiye’yi hedefe koyuyor. Trump’un yardımcısı Pence, bu fundamentalizmin en önemli isimlerinden biri. Onların toplantılarından fütursuzca konuşuyor. Türkiye’yi tehdit ediyor. Brunson’u kurtaracaklarını ve bunun için gerekirse Türkiye’yi gözden çıkaracaklarını ilan ediyor.

II. Abdülhamit nasıl ki Batı ve Rus işgallerine karşı Müslüman halkları ayaklanmaya, cihada ve bağımsızlığa çağrıyorduysa, bugün de Erdoğan Müslüman halkaları özgürlüğe ve umuda çağırıyor. Dünya beşten büyüktür tezi bunun göstergesi. Abdülhamit bütün Müslüman toplumları kapsayan bir ümmet uyanışını çare olarak gördüğü gibi Erdoğan da bunu çare görüyor. Bundan dolayı Erdoğan II. Abdülhamit gibi suçlanıyor ve mahkum ediliyor. Yine siyasal İslam ve İslamizm deniyor. Emperyalizme karşı çıkan Müslüman bilincin seferber edilmesine karşı korkuyorlar. Bundan dolayı Müslümanlara fundamentalizm damgasını vuruyorlar. Dinimizi anlama konusunda bizi hesaba çekiyorlar.

Ortadoğu’da İran ve Arabistan mezhepçilik üzerinden siyaset yapıyor. Bu da İslam’ın içten savaştırılması demektir. Bu oyunu bozan sadece Türkiye. Çünkü Türkiye bütün sekülerliğine rağmen mezhepleri ve kavimleri kucaklayan bir İttihadı İslam anlamını taşıyor içinde. 19. Yüzyıl Osmanlı İslam tezidir bu. Anti-emperyalist, ortak Müslüman otorite ve mezhepler üstü İslam siyasetini içerir. Müslümanların iç çatışmalarından dikkati küresel emperyalizme çevirir. Osmanlı ve hilafetin emperyal vizyonunu taşır üzerinde. Yüzyıllık bir Türkiye konaklamasından sonra yeniden bu siyasetle bölgeye umut oluyoruz. Bu da emperyalistlerin korkulu rüyası. Siyonist Yahudiler ve Siyonist Hristiyanlar ‘Tanrı’yı kıyamete zorlama siyasetlerine engel görüyorlar bunu. Bundan dolayı bütün akıl dışı seçeneklerle saldırıyorlar, damgalıyorlar ve mahkum ediyorlar.

Türkiye bizim davamız. Davamızın anlamı da Müslümanlar için bölgede taşıdığı insani, adil ve özgür bir siyaset umududur. Bu davamıza saldıran hangi amaç taşırsa taşısın karşımızdadır. Davamızın siyasetçileri hata yapabilir, yanlış yapabilir ama bizim onlarla saflarımızı bozmamızı gerektirmez bu. Onları uyaracağız, ıslaha çağıracağız. Fakat davamızı ve yolumuzu bırakmayacağız. ‘Tanrı’yı kıyamete zorlayan dalga karşısında ‘Tanrı’yı adaletin hakimiyeti için göreve çağıran mücadelenin cephesiyiz biz."