Yeni Şafak gazetesi yazarı Hasan Öztürk, Gülen cemaati mensuplarına yönelik devam eden operasyonlara ilişkin "FETÖ temizliği AK Parti'ye uzanmazsa olmaz" ifadesini kullandı. "Bu konuda Ak Parti Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'ın yaptığı son açıklamaları da dikkatlice takip ettim" diyen Öztürk, "Anlaşılan o ki Ak Parti bu konuda epeyce mesafe almış ve hassasiyetle çalışmaya devam ediyor" diye yazdı.
Hasan Öztürk'ün Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısı şöyle:
Şerbetliydik, şerbetli kalmaya devam etmeliyiz..! Onca yıldır savaştan, saldırıdan, “beka sorunun"dan başımızı kaldıramadık. Mesela Balkan Harbi dedelerimiz üzerinde büyük bir travma, büyük bir acı bırakmıştı. Cumhuriyetin ilk kadrolarının “acımasız devletçi" olmalarının altında yatan nedenlerden biri kuşkusuz “Balkan travması"ydı. *** Hepimizin dedesi ya da babasının işe güce yaramayacağını bildiği bir kıytırık malzemeyi nasıl da özenle sakladığına şahit olmuşsunuzdur… Neden acaba? Nedeni belli değil mi? Geçmişinde “ekmek karnesi olan" bir insan“elbet bir gün lazım olabilir" diye hiçbir gün lazım olmayacak onca ıvır zıvırı saklar bir yerlerde, “kıtlık günleri"ni hatırlayarak… Yine öyle anlar vardır ki, “Allah devlete millete zeval vermesin"cümlesi duyulur yaşlılarımızın dilinden… Neden acaba? Nedeni belli değil mi..? Devlet elden gittiğinde, millet bölük pörçük olduğunda Anadolu işgal edilir. Antep'e Fransız, İzmir'e Yunan, İstanbul'a İngiliz girer! Hepsi zihnimizdedir. Yaşadıklarımız tarihi arka plan olarak hep aklımızdadır… Kültürel kodlarımıza yerleşmiştir, o korkular, o ızdıraplar! Onun içindir ki “şehit haberi"ni aldığında bir ana, “vatan sağ olsun"der acıyı içine gömer… *** 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız tarafından“Sokaklara, meydanlara çıkın" dendiğinde tereddüt göstermeksizin“vatan savunması" için meydanları dolduranlar kimlerdi? Direniş hattının içinde bütün formlar vardı. Fakat unutulmasın ön saflarda vuruşan, şehit olan, tankların altına yatan, vurulup düşerken bile bayrağı dimdik tutanlar Müslüman halkın çocuklarıydı. Çünkü onlar dedelerinden, babalarından miras almışlardı, “Allah devlete, millete zeval vermesin" duasını… *** 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve işgal girişiminin ana aktörleri Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki unsurlarıydı. Ve devlet ilk şoku atlattıktan sonra Olağan Üstü Hal (OHAL) uygulamasıyla FETÖ elemanlarını devletten kazımaya başladı. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile binlerce FETÖ militanı, sempatizanı ve elemanı devletten uzaklaştırıldı, uzaklaştırılmaya devam ediyor. Ne var ki bu süreçte bir şey oldu, oluyor dikkatinizi çekti mi? Darbe ve işgali Müslüman halk önlemiştir. Bu milletin çocukları önlemiştir. Ön saflarda kurşuna, tank paletlerine, savaş uçaklarına direnenler onlardır. Ve onların bu direncinin tek bir sebebi vardı, “Vatana, millete, devlete, Cumhurbaşkanı'na ve meşru hükümetine sahip çıkmak." Bugün birileri onların kanı üzerinden bir şeyleri devşirmek istiyor..! Kripto FETÖ'cüler bir yandan… Rol çalıp boşalan kadroları doldurmak isteyen “klikler" bir yandan… Harıl harıl çalışıyor… Müslüman milletin evlatlarının gerçekleştirdiği büyük direnişin sonrasında oluşan boşluğu doldurmak için… FETÖ'cülerin kriptoları ile 1960'lardan sonra devlet ve askeriye içine yerleşmiş “sol klik" oluşan boşluğa sızma hesabında. Sızmayı da etrafa “korku yayarak" yapma derdinde. Takipteyiz… Siyasette FETÖ temizliği FETÖ temizliği Ak Parti'ye uzanmazsa olmaz diyenlerdenim. Bu konuda Ak Parti Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'ın yaptığı son açıklamaları da dikkatlice takip ettim. Anlaşılan o ki Ak Parti bu konuda epeyce mesafe almış ve hassasiyetle çalışmaya devam ediyor. Türkiye'nin hakim partisi kendi içinde muhasebe yaparak bu beladan kurtulurken diğer partilere de çağrı yapmak gerekmez mi? CHP'nin içinde ne kadar FETÖ'cü var acaba? Zira 17/25 Aralık darbe teşebbüsü sürecinde, gayri ahlaki nontaj, tapelerin, kasetlerin kimler tarafından CHP'ye ulaştırıldığı ortadayken… CHP'deki FETÖ'cüler meselesini hatırlatmak gerekir. MHP bu yapının büyük operasyonlarına maruz kaldı. Kendi içlerinde bir ayıklama dönemi yaşandı. Lakin karşımızda “kutsalına sövsen, seninle birlikte söven militanları” olan bir yapı var. O halde MHP de kendi içine bir daha dönüp bakmalı. Bir de HDP meselemiz var. Hiç FETÖ soruşturması onlara uzanmayacakmış gibi kıyıdan olanları izliyor edasında… Oysa, 30 Mart yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde FETÖ ile HDP arasındaki ilişkiyi bilmeyen yok! Zaten PKK terör örgütü ile FETÖ terör örgütü arasındaki ilişki de bugünlerde gündemde… HDP Türkiye partisi olma iddiasını yitirmiş olabilir… Kendi içlerinde bir hesaplaşma niyetinde de olmaya bilirler. Ama devletin HDP'ye bu gözle bir bakmasında fayda yok mu? Meclis dışı partilerin durumu ise içler acısı ya hadi neyse…