Yeni Şafak gazetesi yazarı Hasan Öztürk, "AK Parti Genel Merkezi’nde büro elemanı olarak çalışan bir ismin en pahalı uyuşturucuyu kullanırken çıkan görüntüleri ve sonrasındaki şatafatlı yaşamı gündemde! Bu vahim hadise üzerinden, yapılan eleştirilerin çoğu haklı eleştiridir. Art niyetli ve vahim olay üzerinden 'dindar-muhafazakâr' çevreye çemkirenler bu yazının konusu değildir." değerlendirmesini yaptı.
Öztürk yazısında, "Ak Parti lideri Erdoğan’ın kılı kırk yaran hassasiyeti ve dikkati maalesef ki bazı kademelerde gerekli karşılık bulamamıştır. Erdoğan’ın hayalleri ve hedeflerine maalesef ki bazı kadrolardakilerin heva ve hevesleri pranga vurmaktadır. Bir çuval inciri berbat edenler vardır. Onlar yüzünden koskoca dava, koskoca camia 'töhmet altında' bırakılmıştır!" düşüncesini dile getirdi.
Öztürk şu ifadeleri kullandı:
“Kokain” kullanırken, görüntüleri çıkan büro elemanının, o görüntülerden sonra lüks otel havuzlarında, otomobillerde, tavşan kızlarla fotoğrafları yayınlandı. Söz konusu isim şu anda ikinci kez gözaltında. Çünkü, ilk sorgusunda “pudra şekeri” yalanını nasıl olduysa savcılığa yutturmuştur. Oysa ki Türkiye’de narkotik suçların tespiti konusunda epeyce ileri teknikler var. Neyse..!
Bu tür kadrolarda çalışan personelin işe alınırken ve çalışırken gerekli mekanizmalarla kontrol ve takibi yapılmış olsaydı belki de vahim hadise yaşanmayacaktı. Ama daha önemlisi, “para” ile şöhret ve makam ile imtihanı kaybetmiş olmaktır. Mutmain kalbin yok olmasıdır.
Biz servet düşmanı değiliz. Biz makam ve mevki düşmanı da değiliz. Çevredeyken, merkezi düşman bilmedik. Paramız yokken zengini düşman bellemedik. Çünkü biz helalinden kazanılan servetin, insan için anasının ak sütü gibi helal olduğunu bildik. Ne ki makamı, mevkii, “haksız” para kazanmanın kapısı yapmışsa biri… Ve o haksız kazanç ile “haram”a bulaşmışsa (Uyuşturucu kullanmak da büyük günahlardandır dinimizce.) ve kabahati alenileştirmişse… O zaman bu davanın samimi insanları gelir yakana yapışır! Yakana yapışamıyorsa yüzüne tükürür.
Çünkü, onca emek, onca çaba, birkaç züppenin yüzünden yara almıştır. Helal rızkının peşinden koşan… Ticaret yapıp helalinden kazanan… Sabah evinden rızkı için çıkıp, ücreti karşılığı çalışan… Ve evine iç huzuruyla geri dönen milyonlarca insanın, büyük hayalleri karşısında böyle küçük hadiseler can sıkıcıdır. Ama onlarla mücadele etmek de bizim görevimizdir. Yanılıyor muyum?"