Yeni Şafak yazarı Kılıçarslan: Yakın tehlike uzak hayal

Yeni Şafak yazarı Kılıçarslan: Yakın tehlike uzak hayal

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan bugünkü “Yakın tehlike uzak hayal” başlıkla yazısında Türkiye’nin geleceği hakkında olumlu beklentilere sahip olduğu için gündelik politikanın karanlık dehlizlerine ve türlü ayak oyunlarına itibar etmediğini  yazdı. Kılıçarslan  “Bakanlar Kurulu listesiyle bu sebeple ilgilenmem. Asıl olanın ‘yürüyüşün yönü’ olduğuna inanırım zira. Yürüyüşün yönü zarar görmediği sürece, yürüyüşün bizatihi kendisi zarar görmediği sürece gündelik politika, bildiğimiz düzenini kurgulayıp ‘bol oyunlu bir meslek’ olarak yoluna devam etsin varsın” görüşünü dile getirdi.

Gündelik politikanın geldiği son noktanın Türkiye’nin yürüyüşüne zarar verebileceğine dair endişeleri bulunanlara kulak verilmesi gerektiğini yazan Kılıçarslan şöyle devam etti: “Baktığım yerden kendimce gördüğüm şudur. Türkiye’de gündelik politikaya dâhil iktidarın da, muhalefetin de ‘temsil düzeyi’ sorunludur.

Muhalefetin düzeyini Sedef Kabaş, iktidarın düzeyini de Sedef Kabaş’ın özel hayatı üzerinden tezvirat yapan taife belirlemeye başlarsa o sıkıntı büyür ve Türkiye’de asla ölmemesi gereken bir şey ölür. Nedir o? Makuliyet.”

İktidar cephesinin davranışsal dilini muhalefetin “bariyersizliği”nin belirlediğini savunan Kılıçarslan “Bunun da son örneğini Sezen Aksu’nun linç edilmesinde gördük. “Yahu ortada linç edecek bir şey yok” diyenin de linç edildiği tuhaf bir yere geldik dayandık. Ya da Sedef Kabaş’ın özel hayatının kurcalandığı yere.

Malum, sağlıklı gündelik politika, gündelik politika yürütücülerinin ‘söylem üstünlüğü’ne inanarak ürettikleri, kavgalarını söylem üstünlüğü üzerinden yaptıkları düzlemde ilerler. Türkiye’de söylem üstünlüğüne dayalı bir gündelik politika kalmamış görünüyor ki bu büyük sıkıntı. Gezi olayları, 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz gibi büyük travmaları büyük oranda sağ salim atlatan memleket bu ‘bariyersiz dil’de boğulursa hepimize çok ama çok yazık olur.” diye yazdı.

Türkiye’nin hiç olmadığı kadar huzura ve sessizliğe ihtiyacı olduğunu yazan Kılıçarslan “Yine açıkça yazacağım: Muhalefet çok tehlikeli bir oyun olan ‘toplumu kristalize etme’ oyununu oynuyor ve iktidar da bu kristalizasyona cevap vermenin derdiyle ortamı daha da ‘belirsiz’ hale getiriyor” görüşünü dile getirdi.

“Hem iktidarın hem de muhalefetin ‘iletişim’de kaldığı bir ülke hayal etmek zorundayız” diyen Kılıçarslan özetle şöyle devam etti:“Hem iktidar destekçilerinin hem de muhaliflerin “birbirlerine katlanabildikleri” bir ülke talep etmek, bu ülkeyi oluşturmak zorundayız.

Birbirimize tahammül etmeyi öğrenmezsek çocuklarımızın yüzüne bakacak halimiz kalmayacak. İster muhalif olalım ister iktidar yanlısı.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın