Yeni Şafak yazarı: Medya 28 Şubat benzeri bir krizde; tetikçilerin hüküm sürdüğü düzen AK Parti'ye zarar verdi

Yeni Şafak yazarı: Medya 28 Şubat benzeri bir krizde; tetikçilerin hüküm sürdüğü düzen AK Parti'ye zarar verdi

Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "28 Şubat döneminde en ağır darbeyi alan, saygınlığını ve güvenirliğini kaybeden medyanın benzer bir krizin içine girdiğini" savunarak "Tetikçiler, kifayetsiz muhterisler, menfaatperestlerin hüküm sürdüğü bir medya düzeni, belki de referandumda AK Parti'ye en büyük zararı verdi" dedi. 

Gazeteci Cem Küçük'ün “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman tipler var, bunlarla da yolların ayrılması lazım" ifadesinin ardından "İslamcılar AKP'den tasfiye edilecek" iddiası ileri sürülmüştü. 

Mahallede 'gizli hayırcı' kavgası sürüyor; kimler suçlandı, ne yazıldı, ne cevap verildi?

Kemal Öztürk'ün "Erdoğan’ı beklerken…" başlığıyla yayımlanan (2 Mayıs 2017) yazısı şöyle:

Herkes Erdoğan'ın vereceği kararları bekliyor. 16 Nisan'daki referandumdan sonra düşeceği söylenen gerilim, ortaya çıkacağı düşünülen yol haritası ve AK Parti'nin bundan sonra izleyeceği politikalar, gelip Erdoğan'ın vereceği kararlara dayandı. Herkes, bugün AK Parti'ye üye olan ve siyasi tarihte yeni bir sayfa açan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bundan sonra atacağı adıma kilitlenmiş durumda.

AK Parti teşkilatları bekliyor

Geçen hafta birkaç Anadolu şehrini dolaştım. Batı şehirlerindeki durumu biliyordum, bir de Anadolu şehirlerindeki teşkilatın durumunu görme fırsatı buldum. Bir zafer kazanmış gibi değil de, milletten uyarı almış bir partinin teşkilatı olarak, yeniden bir yol haritasına ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar. 2002 ruhunun kaybolmasına, heyecanın azalmasına, samimiyet ve dayanışmanın azalmasına neden olan şeyleri anlamaya çalışıyorlar. Teşkilatlara sirayet etmiş “benim adamım” hastalığını, ideallerden ve büyük hayallerden kopup, küçük çıkarların hesabını yapanların el üstünde tutulmasını, AK Parti medyasındaki itici ve ayrıştırıcı dili sorguluyorlar, özeleştiri yapıyorlar, bekliyorlar. Erdoğan'ın 21 Mayıs'ta partisinin başına geçmesiyle birlikte, eski güzel günlere, eski görkemli, samimi, idealist günlere geri döneceklerini umuyorlar. Ve AK Parti teşkilatları Erdoğan'ı bekliyor.

Siyaset Erdoğan'ı bekliyor

Referandumla birlikte büyük bir sarsıntının yaşandığı siyaset dünyası da Erdoğan'ın kararını bekliyor. Siyaset doğurgan günlerine girdi. Sağda, solda ve merkezde muhalefet yeni bir şeylere ihtiyaç olduğunu tartışırken, Erdoğan'ın vereceği kararı beklemeye başladılar. Erdoğan, AK Parti'nin asli unsurlarına, tüm Türkiye'yi ve tüm milleti kucaklayan günlerine geri dönmesi halinde, muhalefetin umutları suya düşecek. Eğer aksi yönde bir karar alırsa, siyaset baş döndürücü bir sürece girecek. Ve siyaset Erdoğan'ı bekliyor.

Bürokrasi Erdoğan'ı bekliyor

Cumhuriyet tarihinin en köklü değişimini yaşayacak bürokrasi. Parlamenter sistem devri kapanacak. Yıllardan beri alışılagelmiş, Başbakanlık kalkacak ve Cumhurbaşkanlığı sistemi hayata geçecek. Tedirgin, meraklı, heyecanlı ve fırsatçı bir şekilde bekliyorlar. Erdoğan devleti yeniden yapılandırırken, liyakat ve ehliyete göre insan kaynaklarını yeniden dizayn ederse, bu, birçok bürokratın kâbusu olacak. Yeni yöneticiler, yeni yüzler, yeni sistemler kurulacak ve Türkiye uzun süredir neredeyse yarı felçli gibi yaşayan bürokrasinin üretken günlerine geri dönmesine şahitlik edecek. Aksi bir durumda, ülkenin omuzlarına çöken yük daha da artacak. Ve bürokrasi Erdoğan'ı bekliyor.

Medya Erdoğan'ı bekliyor

28 Şubat döneminde en ağır darbeyi alan, saygınlığını ve güvenirliliğini kaybeden medya, benzer bir krizin içine girdi. Tetikçiler, kifayetsiz muhterisler, menfaatperestlerin hüküm sürdüğü bir medya düzeni, belki de referandumda AK Parti'ye en büyük zararı verdi. Herkes bundan şikayetçi. İnsanları ekranlardan tehdit eden, parmak sallayan, hakaret eden, herkesi 'hain' ilan etmeye hazır bazı şizofren tiplerin hükümranlığı devam edecek mi, etmeyecek mi? Bunun için Erdoğan'ın kararını bekleyecek herkes. Saygın, güvenilir, seviyeli, dünya medyasıyla rekabet eden, ülkesinin sesi olan bir medya düzenine geçecek miyiz, yoksa her geçen gün saygınlığını ve düzeyini kaybeden bu düzene devam mı edeceğiz? Ve medya Erdoğan'ı bekliyor.

Batı Erdoğan'ı bekliyor

Önce doğu seferleri, sonra Putin ve Trump ile görüşme… tüm bunların sonucunda önemli kararlar çıkacak beklentisinde batı. İş dünyası, medya, siyaset, sivil toplum bunu bekliyor. Avrupa ile gerilen ilişkiler, dengesi şaşan ticari münasebetler ve sarsılan müttefiklik… Batı, Türkiye'ye yönelik hasmane tutumunu sürdürecek mi, yoksa yeni bir sayfa mı açacak? Türkiye'nin dış politikası nasıl şekillenecek, hangi aktörler şekillendirecek? Türkiye'nin gelecek kurgusu, yol haritası nasıl olacak, buna Erdoğan'ın vereceği kararlar etkili olacak. Ve Avrupa Erdoğan'ı bekliyor.

Herkes Erdoğan'ı bekliyor

İş dünyası, ekonominin aktörleri Erdoğan'ı bekliyor. Tasfiye edileceği iddia edilen dindarlar, muhafazakarlar Erdoğan'ı bekliyor. Verdiği oylarla referandumun seyrini değiştiren Kürtler Erdoğan'ı bekliyor. Artık darbeden, gerilimden, seçimden, tartışmadan yorulan vatandaş Erdoğan'ı bekliyor. Siyasette ağırlığı artan gençler Erdoğan'ı bekliyor.

Bakanlar Kurulu ve MKYK her şeyin işareti olacak

Partisinin başına geçtikten sonra belirleyeceği MKYK ve onaylayacağı bakanlar kurulu, Erdoğan'ın bundan sonraki politikalarının nasıl olacağını tüm bekleyenlere gösterecek. Hangi bakanı öne çıkartacak, hangisini geri çekecek? Hangi siyasetçiyi partide vitrine çıkartacak, hangisini dinlendirecek? Eski yol arkadaşlarını yeniden iş başına getirecek mi, getirmeyecek mi? Tüm bunlar, yakın zamanda belli olacak. Erdoğan, insanları şaşırtmasını sever. Belki de yumurtalarını tek sepete koymayacak, paylaştıracak. Bilemiyorum. Zor ve hayati kararlar. Allah yardımcısı olsun. Bildiğim, Godot'yu bekler gibi, herkes Erdoğan'ı bekliyor.