Yeni Şafak yazarı Metiner: "Erken seçim", bir eski Türkiye talebidir, ama sonuçta meşru bir taleptir

Yeni Şafak yazarı Metiner: "Erken seçim", bir eski Türkiye talebidir, ama sonuçta meşru bir taleptir

Yeni Şafak yazarı AKP’li Mehmet Metiner, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘helalleşme’ açıklamalarının ardından muhalefetten gelen erken seçim talebine yönelik olarak, “Erken seçim', bir eski Türkiye talebidir. Ama sonuçta meşru bir taleptir. Milletten aldığı süreyi tamamlamadan seçime gitmeyeceğini söyleyen bir iktidarı 'meşruiyet' üzerinden suçlamak ise gayrı meşrudur. İkisinin farkını bilerek konuşmak lazım." düşüncesini dile getirdi.

Metiner yazısında, "Bir de baktık ki 'helalleşme' söylemi 'hesaplaşma' ve 'meşruiyet' zırhına bürünerek 'erken seçim' olarak karşımıza çıktı. Diyeceksiniz ki muhalefetin erken seçim istemesinden daha doğal ne olabilir ki! Elbette muhalefet sabah akşam erken seçim isteyebilir. Sadece erken seçim talebinde bulunmakla yetinilse sorun yok. Asıl sorun, 'meşruiyet' suçlamasındadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte iki şey amaçlandı: Siyasal istikrarın güçlü bir biçimde sağlanması ve seçimlerin vaktinde yapılması. 'Erken seçim', bir eski Türkiye talebidir. Ama sonuçta meşru bir taleptir. Milletten aldığı süreyi tamamlamadan seçime gitmeyeceğini söyleyen bir iktidarı 'meşruiyet' üzerinden suçlamak ise gayrı meşrudur. İkisinin farkını bilerek konuşmak lazım. Sandıktan belli bir süre için iktidar yetkisi alan Cumhurbaşkanı ve hükümetini 'gayrı meşru' ilan etmek demokrasiye ve sandığa ihanettir." görüşünü savundu. 

Metiner şu ifadeleri kullandı:

"Deniliyor ki Cumhurbaşkanı’nın toplumsal desteği kalmadı. O yüzden Cumhurbaşkanı helalleşmek istiyorsa sandığı milletin önüne koymalıdır.

Bu iddia demokrasiyi zehirleyen bir iddiadır. Bu anlayış temelinde siyaset yapmak, demokratik siyasetin meşruluk iddiasını yok etmeyi beraberinde getirir. Ne yani, beş yıllığına milletten yetki alan bir hükümet sırf erken seçime gitmiyor diye gayrı meşru ilan edilecekse, o vakit hiçbir hükümet bu suçlamadan beri kalamaz. Meşruiyet üzerinden getirilen bu suçlama dili, siyasal istikrarın kökünü kazır. Ne yazık ki Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği malum ittifakın siyaseti, demokratik meşruiyeti aşındıran bir siyaset olduğu gibi toplumsal kutuplaşmayı ve siyasal istikrarı da zehirleyen bir siyasettir."