Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, ABD ve Almanya arasındaki ekonomi savaşlarının devam ettiğini söylerken Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Düşmanımın düşmanı dostumdur" stratejisiyle Türkiye'ye yaklaştığını söyledi. ABD'de ise İran'a yönelik ambargoyu deldiği iddiasıyla tutuklanan Reza Zarrab'ın tanıklık yaptığı davanın Türkiye'yi hedef aldığını ifade eden Orakoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın FBI'a yalan söylediğini iddia eden Michael Flynn davasıyla Zarrab olayını ters yüz edecek gelişmelerin yaşanabileceğini belirtti.
Bülent Orakoğlu'nun "Merkel Adil Öksüz’ün yakalanmasını neden istiyor?" başlığıyla (4 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Ankara -Berlin arasında, Alman Parlamento’sunun 1 Haziran 2016 yılında 1915 olaylarını‘soykırım’ olarak nitelendiren tasarıyı onaylamasıyla başlayan gerginlik ortamı, Almanya’nın PKK terörüne verdiği destek ile artarak devam etti. 15 Temmuz sonrasında Almanya’ya iltica eden binlerce FETÖ mensuplarına kucak açarak sığınma ve oturma izni verilmesi, Can Dündar’ın yanı sıra Zekeriya Öz, Celal Kara başta olmak üzere çok sayıda FETÖ elemanlarının Türkiye’ye iade edilmemesi, günümüze değin ilişkilerin hızla gerilmesinin ana nedenlerini oluşturmuştu. Alman yayın organları ve siyasetçiler 16 Nisan referandumuna açıktan Türkiye aleyhinde taraf olmaktan çekinmediler. Bazı bakanların Almanya ve AB ülkelerinde oy kullanacak Türk seçmenlerle buluşması ve hitaplarına izin verilmemişti. Hem siyasi figürler hem de medya organları doğrudan doğruya Türkiye’yi ve onun devlet başkanını hedef alıyordu. Alman gazeteleri ve dergileri sürekli Erdoğan resimleriyle çıkıyor, sultan benzetmeleri yapılarak Erdoğan, diktatörlük ve otoriterlikle suçlanıyordu. Almanya, İslamofobik hareketlerin ve Türk düşmanlığının merkezi haline getirilmişti. Son olarak ortaya çıkan İncirlik krizi, Alman Die Welt Gazetesi’nin sözde muhabiri Deniz Yücel’in terör faaliyetlerine destek vermesi suçundan tutuklanması ilişkileri kopma noktasına getirmişti.
Türkiye, eş zamanlı olarak başlatılan ve aynı dış merkezden yönetilen, Reza Zarrap, Flaynn kumpasları ve Kılıçdaroğlu’nun iftiralarıyla iç’te ve dış’ta mücadele ederken bu kez Almanya’nın firari FETÖ’cü Adil Öksüz hakkında yakalama kararı çıkarttığı kamuoyuna yansıdı. Haber Cumhurbaşkanlığı kaynaklıydı. Sağlamdı. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan-Merkel görüşmesinde Adil Öksüz konusu gündeme gelmiş olacak ki, Merkel ikinci kez aradığında ‘Öksüz’ün Almanya’da olduğu iddiasını inandırıcı bulduğunu bu nedenle Adil Öksüz için yakalama kararı çıkarttıklarını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylemişti. Merkel’in Türkiye’ye karşı bu ani pozitif değişiminin ana nedeni veya nedenlerini anlayabilmek için Adil Öksüz için Almanya'ya verilen NOTA ile ilgili gelişmelerin, ABD- AB ve Türkiye arasında geçen ‘Ekonomi savaşları’nın’ izleri üzerinde durmamız gerekir diye düşünüyorum.
Kanlı 15 Temmuz kalkışmasının planlayıcısı ve darbenin sivil ayağının2 numaralı sanığı TSK imamı firari FETÖ’cü Adil Öksüz’ün Almanya’da olduğuna yönelik iddialar ilk kez Yeni Şafak Gazetesi’nde manşetten verilmişti. Habere göre; Öksüz’ün Baden-Würtemberk eyaletinde ‘geçici oturum izin talebi kabul edilmişti. Ancak, Alman yetkilileri özel muamele uyguladıkları Öksüz’ün ismini resmi kayıtlara geçirmeyerek gizlemişlerdi.' Bu haber üzerine Türkiye Almanya’ya NOTA vererek Adil Öksüz’ü sormuştu. 15 Temmuz sonrası 4000 FETÖ’cü ye kucak açarak oturma ve sığınma izni veren Almanya Öksüz ile ilgili Türkiye’nin iddialarını geçiştirip yalanlamıştı. Aradan yaklaşık 4 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen Almanya Türkiye’nin NOTA’sına resmi bir cevap vermemişti. Türkiye’de Öksüz’ü yakalamak için kurulan karma birimin yaptığı araştırmalarda; Öksüzün Almanya’ya iltica başvurusu yaptığı ve bu ülkede olduğuna yönelik iddiaları somutlaştırması üzerine iade dosyası için düğmeye basılmıştı.
11 Eylül 2001 İkiz kuleler saldırısı sonrasında George W.Bush liderliğindeki ABD, ’Bush Doktrini‘ ve ‘önleyici savaş’ stratejisi sonrasında AB ülkeleri her yönden ABD’nin vesayeti altına girmişti. Diğer yönden ABD ile AB arasında 8 tur gizli görüşmeden sonra hala Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığının faaliyete geçirilememesiABD ile genelde Avrupa Birliği ve özelde Almanya arasında, çok uluslu şirketler üzerinden yürütülen gerginliğin nasıl sonlanacağını öngörmenin çok zorlaştığı bir süreçten geçildiğini gösteriyor. Özelikle devletleri şirketler karşısında hukuken hesap verir hale getirecek düzenlemeleri sebebiyle ABD-AB Transatlantik anlaşmasına karşı Avrupa’da tepkiler büyüyor. Başta Almanya olmak üzere AB üyeleri ABD’nin talepleri ile kendi insanlarının çıkarları arasında çok bunalmış görünüyorlar. ABD ise mevcut haliyle AB’ni vesayet altında tutma ve daha itaatkar hale getirme çabalarında başarısız olması durumunda ağır bedeller ödeyebileceği belirtiliyor.
ABD ve Almanya arasındaki ekonomi savaşları tam gaz devam ediyor. Merkel düşmanımın düşmanı dostumdur stratejisiyle Türkiye’ye yaklaşıyor. Federal Alman polisi eğer Adil Öksüz’ü yakalayıp Türkiye’ye teslim ederse ABD’nin FETÖ’ye bilinen desteğinin resmiyet kazanması söz konusu. Adil Öksüz’ün vereceği bilgiler çok önemli olabilir. ABD’de TRUMP’a rağmen kurgulanan Türkiye’yi hedef alan Zerrap ve Flaynn davalarını tersyüz edebilecek gelişmeler olabilir kanaatindeyim. Yoksa Merkel ne olursa olsun Adil Öksüz’ü yakalayıp Türkiye’ye teslim etme gayreti içinde asla olmazdı.