Yeni Şafak'tan ABD'ye: İstanbul'da her sokağın bir cephe olabileceğini unutuyorlar

Yeni Şafak'tan ABD'ye: İstanbul'da her sokağın bir cephe olabileceğini unutuyorlar

Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Türkiye ile ABD arasında yaşanan vize krizine ilişkin olarak, "Anadolu’da her köyün bir garnizon, İstanbul’da her sokağın bir cephe olabileceğini, her bireyin bir kahraman, bir öncü, bir komutan olacağını unutuyorlar" dedi. Karagül, "Türkiye için tehdit, 15 Temmuz’un ve terör kuşağının arkasındaki güçtür" ifadesini kullandı.

Karagül'ün "Bize “diz çökün” diyenler, kıtalar yönetmiş bir milletin hafızasını unutuyorlar.." başlığıyla (12 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Biz; 15 Temmuz’u yaparız, Türkiye’yi işgal ve iç savaş senaryolarıyla karıştırırız, Meclis'i bombalarız, sokaklarda sivilleri katlederiz, insanları tankların altında ezeriz, o örgüt liderini Pensilvanya’da koruruz, darbeye karışanları kaçırıp korumaya alırız, Marmaris’e ekip gönderip Erdoğan’a suikast girişiminde bulunuruz, diyorlar...

Ama siz, hiçbir şey söylemeyin, hiçbir şey duymayın hiçbir şey bilmeyin ve hiçbir şeye karşı sesinizi yükseltmeyin diyorlar. Siz bu işleri sakın sorgulamayın, arkasında kimler var araştırmayın, FETÖ-CIA bağlantılarını merak etmeyin, Türkiye’de kimlerle iş tuttuğumuzu bilmeyin, “bizim adamlarımız”a müdahale etmeyin, onları sorgulayıp konuşturmayın, onların hareket alanını daraltmayın, diyorlar.

Bize diz çökün, teslim olun, diyorlar, yok öyle yağma!

Biz; Türkiye’ye diz çöktürmek için istediğimiz zaman her türlü operasyonu çekeriz, her türlü kirli dosyayı uygulamaya sokarız, adam satın alır adam devşiririz, Türkiye’nin millileşmesi ve kendini bulması tehlikesine karşı her türlü yaptırımı uygularız, Türkiye içinde gizli örgütler kurarız, bu örgütler üzerinden içeride güvenlik sorunları oluştururuz, bu örgütler eliyle bombalar patlatır kitlesel kıyımlar yaparız, diyorlar..

Türkiye’yi ve Erdoğan’ı yalnızlaştırmak için hem dışarıda hem içeride operasyonlar yaparız, Türkiye içinde toplumsal bölünmenin bütün detaylarını hazırlar düğmeye basarız, kimlik kavgalarının temelini atarız, bu yönde örgütler ve STK’lar kurar, kadrolar hazırlarız, diyorlar.

Siz, bütün bunları görmeyin, öğrenmeyin, tedbir almayın, saf saf bakın, bizim dediğimiz gibi aptallaşın, teslim olun diyorlar...

Bize, bölünmüş harita taslakları dayatıyorlar!

Biz; FETÖ yerine başkalarını ikame ederiz, muhafazakar/İslami kimlik altında yeni FETÖ’ler kurar besleriz, onlar üzerinden bir sonraki müdahalenin hazırlıklarına girişiriz, PKK/PYD ile ortak hareket edecek iç organizasyon için alabildiğine çalışmalar yaparız, para trafiğini bu çerçevede yönetiriz, medyayı satın alırız, siyasileri satın alırız, işadamlarını satın alırız, milli ve yerli düşünenleri itibarsızlaştırır zayıflatırız, diyorlar.

Sizi güneyden kuşatırız, İran ve Irak sınırı boyunca yüzlerce kilometrelik cephe kurarız, PKK/PYD’ye Türkiye ile savaşa hazırlık için yüzlerce TIR dolusu silah göndeririz, sizin daha bilmediğiniz askeri sevkiyatları ve yığınakları yaparız, Türkiye’nin bütün güney sınırlarını kapatıp denetim altına alırız, 15 Temmuz sonrası ikinci dalga başlayınca bütün bu sınırlardan sizi vururuz, Sizi Türk-Kürt çatışmasına boğar, Anadolu’nun parçalanmasını başlatırız, Irak ve Suriye’de yaptığımız gibi Türkiye için de bölünmüş harita taslaklarını masaya süreriz, diyorlar.

Ağlayıp sızlayın, yalvarıp yakarın, diyorlar: Evet, duyduk ve not ettik

 Siz, bütün bunlar karşısında hiçbir direnç gösteremezsiniz, hiçbir itirazda bulunamazsınız, ülke savunması adı altında efelenemezsiniz, kendi milli direncinizi oluşturamazsınız, ABD’ye kafa tutamazsınız, “Hayır, biz kendi ülkemizi savunup, kendi geleceğimizi belirleyeceğiz”diyemezsiniz, “Hayır, bu ülkenin yüzlerce yıllık geçmişi var, bu oyunlara gelmez” diyemezsiniz, milleti bu büyük mücadeleye hazırlayamazsınız, diyorlar..

Biz, Suriye’deki bütün örgütleri Türkiye ile savaşa süreriz, içerideki adamlarımız ve kadrolarımızla kafanızı bulandırır devlet aklınızla oynarız, kendi geleceğinize kurşun sıkmak zorunda bırakırız, sizi Suriye’de kullanır Türkiye savaşını orada başlatırız, DEAŞ’la savaşa sürükler PKK/PYD’ye alan açarız, Nusra ile savaşa sürer yine PKK/PYD’ye alan açarız, İdlib operasyonunun PKK/PYD’ye yönelmemesi için oyun üstüne oyun kurarız, sizin bütün Suriye tezlerinizi boşa çıkarırız, bölge ülkeleri ile dayanışma içine girmenizi engelleriz, diyorlar..

Ama yine de siz sakın bunlara ses çıkarmayın, sizi yakalayacak kıyamete hazır olun, diz çökün, teslim olun, ağlayıp sızlayın, yalvarıp yakarın, diyorlar..

Duyduk, not ettik bütün bunları..

Ama kıtalar yönetmiş olan bu milletiN hafızasını unutuyorlar..

Ama unutuyorlar… Tarihi unutuyorlar. Milletimizin hafızasını, yüzyıllara dayanan siyasi birikimi unutuyorlar. Coğrafya yönetmiş, kıtalar yönetmiş, dünya sistemini yönetmiş bir milletin bu ucuz oyunlara gelmeyeceğini, öz savunmanın ne olduğunu bildiğini unutuyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nda bütün cephelerde, bütün iklimlerde verilen mücadeleyi, o tanıklığı unutuyorlar.

Tarih yapıcı milletlerin, zor zamanlarda neler yapabileceğini, ne tür küresel ölçekte oyunu sıfırlayabileceğini, tarih dönüştürecek manevralara aşina olduğunu, bunu yüz yıllardır yapabildiğiniunutuyorlar.

Her köyün bir garnizona dönüşeceğini bilmiyorlar

Haçlı Savaşları sırasındaki Anadolu direnişini, bu istila hesaplarından sonraki büyük yükselişi unutuyorlar.

Anadolu’da her köyün bir garnizon, İstanbul’da her sokağın bir cephe olabileceğini, her bireyin bir kahraman, bir öncü, bir komutan olacağını unutuyorlar. Bunları hamaset sanıyorlar, bizi Anadolu’da sıkıştırabileceklerini sanıyorlar,  bizim varolanla yetineceğimizisanıyorlar, “Türkiye’ye dokunmayın, ne yaparsanız yapın” diyeceğimizi sanıyorlar.

Türkiye için tehdit, 15 Temmuz’un ve terör kuşağının arkasındaki güçtür

Türkiye için tehdit tanımlanmıştır. Öncelikle 15 Temmuz’un arkasındaki güç en büyük tehdittir. Aynı güç ve güçlerin yeni bir dalga için hazırlık yaptığı apaçık ortadadır. “İkinci dalga”ya Güney’den hazırlandıkları ortadadır. PKK/PYD ve Barzani üzerinden, orada oluşturdukları garnizon kuşak üzerinden, o kuşağa yığdıkları silahlarüzerinden, eğitip savaşa hazırladıkları terör örgütleri üzerinden Türkiye’yi tehdit etmektedirler.

Bu yüzden Türkiye’nin; bedeli ne olursa olsun, o bölgeyi, o terör kuşağını daha tamamlanmadan anlamsız bırakacak seçeneklere yoğunlaşması tek yoldur. İdlib’e operasyonun amacı terör kuşağının Akdeniz kapısını kapatmaktır, doğru.

Ama Afrin ve daha Batı’da üç yerden daha müdahale alanıbelirlenmeden o kuşak engellenemez. Türkiye için PKK/PYD dışında öncelikli tehdit söz konusu değildir, başka hedefler gösterenler o büyük oyunun içindedir. Bugün bunu “savaş” olarak gösterenler, yarın asıl savaşı Türkiye içlerine servis edecek olanların ortaklarıdır.

ABD’nin bu kuşakta artık hiçbir dostu kalmamıştır

Bu tehdit başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Oraya ne kadar silah yığarlarsa yığsınlar başarılı olamayacaklar. ABD için İsrail, Barzani ve PKK/PYD dışında bölgede hiçbir dost kalmamıştır. Türkiye’den Çin sınırına kadar ABD ile müttefik tek bir ülke bile kalmamıştır.

Türkiye’den Pakistan’a kadar bölgesel bir direnç haritası oluşmaktadır, bu güçlendirilmeli ve hızlandırılmalıdır. Bugün Suriye ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışan ABD bütün coğrafyayı kaybetmekle yüz yüzedir. Böyle giderse Washington yönetimi Kuzey Kore ve Pasifik krizleriyle, Avrupa iç sorunlarıyla, Baltıklar ve Doğu Avrupa’da patlayacak Doğu-Batı çatışmalarıyla uğraşmaktan başını kaldıramayacak.

Çünkü ABD bütün dünyada kredisini ve güvenilirliğini kendi elleriyle yok etmiş durumda. Kaba güç dışında seçeneği, terör örgütleri dışında ortakları kalmamıştır.

Türkiye’yi tehdit etmesi, kaybetmesi bu işin zirve noktası olacaktır.