Yeni Şafak'tan: Erdoğan için kapı kapı dolaşıp oy isteyenler AK Parti'ye küsmüş, ders vermek istiyorlar

Yeni Şafak'tan: Erdoğan için kapı kapı dolaşıp oy isteyenler AK Parti'ye küsmüş, ders vermek istiyorlar

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, 7 Haziran seçimleri öncesi ciddi bir oy düşüşü yaşadığı ve tek başına iktidar olamayacağı yolunda öngörüler beyan edilen AKP'deki seçmen kaybının perde arkasını irdeledi. "AK Parti, ana omurgasını oluşturan kitleyi neden küstürdü?" sorusuna cevap arayan Öztürk, Bu kitle Erdoğan İstanbul'a başkan olsun diye, geceleri elektrik direklerine tırmanıp bayrak asan, gündüzleri iş çıkışı kapı kapı dolaşıp Erdoğan'ı anlatan ve hapse girdiğinde arkasından gözyaşı dökenlerdir" dedi. "İşte bu insanlar küsmüş, kırılmış, incinmiş, dertlenmiş" diyen Öztürk, "Bu insanlar şimdi kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının ifadesi olarak sandığa gitmeyip, AK Parti'ye mesaj vermek, ders vermek istiyor. Şaşılacak kadar çok sayıda insanla karşılaştım. AK Parti için bundan daha büyük tehlike olamaz" ifadesini kullandı.

Öztürk'ün Yeni Şafak'ta "AK Parti’ye ders vermek" başlığıyla yayımlanan (2 Haziran 2015) yazısı şöyle:

Önceki gün dostlarımın düğün merasiminde, çok sayıda arkadaşım yazılarımdaki değişimi fark etmiş. Hatta Ankara'daki siyasetçi dostlarım, aynı şeyi sordular: Neden siyaset ve güncel konularda yazmıyorsun artık?

Doğru, bir süredir bilerek yazmıyorum. Sebebini başka bir zaman anlatırım.

Asıl soru, 'HDP barajı aşacak mı' sorusu değil

Bu sıralar çok şehir dolaştım, çok insanla konuştum. Seçimlerin favori iki sorusu var: HDP barajı aşacak mı, AK Parti tek başına iktidar olacak mı? Geri kalan tüm sorular, bunların yanında gölgede kalıyor. Tüm yazarlarımız, siyaset bilimcilerimiz, kamuoyu analistlerimiz bu iki sorunun peşinde. AK Parti'den nefret edenler, HDP'yi parlatma peşinde, bu sayede AK Parti'ye bir ders verme niyetindeler. AK Parti'yi savunanlar da, HDP'yi yerin dibine sokma derdinde. Ben bu konuyla ilgilenmiyorum.

Dolaştığım, insanlarla konuştuğum her yerde benim için daha önemli olduğunu düşündüğüm başka bir sorun ve soru fark ettim:

AK Parti, ana omurgasını oluşturan kitleyi neden küstürdü?

Bu konuyu hepsinden daha çok önemsedim.

Kimdir bu kitle? Bunu, Erdoğan ve Davutoğlu'nun mitinglerinde meydanlara bakıp tespit edemezsiniz. Zaten oraya bakanlar böyle bir sorunun olmadığına inanır.

AK Parti için daha büyük tehlike

Bu kitle, Türkiye'deki muhafazakar kesimi temsil eden ana damardır.

İnönü'ye karşı Menderesi destekleyen, onun için gözyaşı dökenler.

Erbakan Hoca'nın peşinden, beş parasız, şehir şehir dolaşıp, Mili Görüş için uykusuz kalan, nasırlı elleriyle o hareketi büyüten kuşaktır.

Demirel'e karşı Özal'ın yanında yer alan ve cenazesinde, “sivil, dindar, demokrat Cumhurbaşkanı” diye pankart açıp, siyasetin raconunu kesenlerdir.

Erdoğan İstanbul'a başkan olsun diye, geceleri elektrik direklerine tırmanıp bayrak asan, gündüzleri iş çıkışı kapı kapı dolaşıp Erdoğan'ı anlatanlardır.

28 Şubatta üzerinden tank geçen, kız kardeşi, karısı, kızı başörtüsü yüzünden okuyamayan, yine de dimdik durup, adalet için büyük kavga verenlerdir.

Bu kitle, Filistin için ağlayanlardır. Kim olursa olsun, garibana yardım toplayanlardır. Mursi için dua edenlerdir. Myanmar için gözyaşı dökenlerdir.

Erdoğan hapse girdiğinde de, iktidar olduğunda aynı saflık ve dürüstlükle mücadele edip, gözyaşı dökenlerdir.

Karşılık beklemeden, hesap yapmadan, makam, mevki istemeden, yalakalık etmeden, en temiz duygularla, yıllardan beri bu ülkede, “dava” dediğimiz şeyin peşinden koşanlardır.

Milletin çelik çekirdeğidir bu insanlar.

Mekke'nin fethinden önce Müslüman olanlar

Bu insanlar Mekke'nin fethinden önce Müslüman olanlardır. Henüz ganimet yokken ortada, kavganın en önünde, canını vermeye hazır saf tutanlar yani.

İşte bu insanlar küsmüş, kırılmış, incinmiş, dertlenmiş. AK Parti için bundan daha büyük tehlike olamaz. Kürt oyları HDP'ye, milliyetçi oylar MHP'ye kaymış, bunun bir önemi yok. Asıl tehlike, AK Parti'nin en büyük enerjisi, zihinsel zenginliği, motor gücü olan, ana damarını, omurgasını temsil eden insanların sırtını dönme ihtimalidir.

Bu insanlar şimdi kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının ifadesi olarak sandığa gitmeyip, AK Parti'ye mesaj vermek, ders vermek istiyor. Şaşılacak kadar çok sayıda insanla karşılaştım.

Beni bu yazıyı yazmaya iten şey, içinde büyüdüğüm ve beni de yetiştiren bu insanların ruh halidir, onlara bir diyeceğimin olmasıdır. Yoksa yine siyaset yazmak niyetinde değildim

Dostlarım,

Çok duygusal şeyler yazabilirim. Hamaset yapıp kelimeleri kalbinize ok gibi gönderebilirim. İslam coğrafyasında ve Türkiye'de karşılaştığım, dinleyen tüm vicdanları sızlatan hikayeler anlatabilirim size.

Hepsi gerçek, hepsi hakikat olmasına rağmen bunu yapmayacağım. Zira artık retorik döneminin bittiğini ve duygusal çıkışların sorunlarımızı çözmediğini, ayaklarımızın daha çok yere basması gerektiğine inanıyorum.

Diyeceğim sadece şu,

Bütün itirazlarınızı dinledim, biliyorum. Hepsinin ilkesel ve vicdani sebepler olduğunu da şahidim. Bunları seçimden sonra yazacağım.

Bize umut bağlayanları yüz üstü bırakamayız

Unutmayalım, bazen tökezler insan. Bazen ganimet için kavga çıkar. Bazen dünya malına tamah edenler olur. Aramızda yalan söyleyenler, gaflete düşenler oldu, doğru. Hepimizin günahı var. Bu, her zaman olur. Daha Peygamberimizin mübarek naaşı yerdeyken, iktidar mücadelesinin yapıldığı bir geçmişimiz var, unutmayın. İnsanız biz, bu yaşadıklarımız bizim bir parçamız.

Tüm bu süreçlerde yaşanan kötü şeyleri not ettik hepimiz. Hesap sorulacaksa, eleştirilecekse inanın bunu hepimiz yapacağız. Şunu da biliyorum, siyasetçiler de gördü sizin kırgınlığınızı ve not etti. Seçimden sonra ne diyeceksek diyeceğiz.

Lakin, yüz yıldır dağılmış ve savrulmuş bir millet ilk defa ayağa kalktı. Yüz yıldır, parçalanmış coğrafyamızda ilk defa başımızı kaldırdık, sancak açtık, ses verdik. Şimdi bize gözlerini çevirmiş, umut bağlamış ümmetin çocuklarını yüzüstü bırakamayız.

Sandığa gitmemek, kavgayı yarım bırakmaktır

Bu hikaye yarım kalamaz. Sandığa gitmemek olmaz. Bu, size yakışmaz. Kavganın ortasındayız hala. Sizin başlattığınız kavgadan, sizin çekilmeniz olmaz. Adalet ve ahlak kavgasıdır bu, hem içeride hem dışarıda.

İnanın nasıl Menderes'in, Özal'ın bıraktığı mirası perişan ettilerse, nasıl tüm kazanımlar tarumar edildiyse, nasıl yeniden darbe süreçleri, ekonomik krizler yaşandıysa, inanın AK Parti'nin, Erdoğan'ın mirası da öyle perişan edilir, ülke mahvolur.

Hiç kimse düşünmese bile siz düşünmek zorundasınız bunu. Hiç kimsenin umurunda olmasa da, siz yine dert edinmelisiniz bunu.

Siz, bu milletin çelik çekirdeğisiniz, siz olmadan hiçbir kavgadan galip çıkamayız. Sandığa gitmemek olmaz, kavga yarım bırakılmaz dostlarım.