Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek'in taslak raporu sunarken darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in 1967 yılında CHP'ye 5 bin lira bağışta bulunduğunu ifade etmesini eleştirdi. Öztürk "17-25 Aralık öncesi bir takım konuları FETÖ davalarına yamama gayretinin ve davaları sulandırma çabasının tam da tezahürü komisyonun 1967 yılına ait olduğu söylenen bir belgeyi basın ile paylaşmasıdır. Dikkat edin aylardır çalışan komisyonun hazırladığı rapordan çok, bu belge kamuoyunu meşgul etmiştir. Tam da FETÖ'nün istediği olmuştur" diye yazdı.
Hasan Öztürk'ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (28 Mayıs 2017) nüshasında yayımlanan "FETÖ davalarında büyük tuzağa düşülüyor" başlıklı yazısı şöyle:
''FETÖ davalarında büyük tuzak" başlıklı yazıyı yazdığım gün, Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu hazırladığı raporu açıkladı. Başkan Reşat Petek'in açıkladığı rapora ilişkin eleştirilerim var ama öncesinde birkaç hatırlatma yapmam gerekiyor.
Bu köşeyi takip edenler FETÖ'nün 17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünün püskürtülmesinin ardından mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki unsurlarıyla bir darbe teşebbüsünde bulunacağına ilişkin görüşlerimizi hatırlayacaktır.
Bağışçı Aymaz'ın (Amerikan senatörlerine para yardımı yapan FETÖ'nün önemli elebaşlarından firari Abdullah Aymaz) “Nevbaharda kışlada çiçekler açacak" cümlesini 15 Temmuz'dan çok önce bu köşede okumuş olmalısınız.
Yine, 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin millet tarafından püskürtülmesinden sonra gözaltına alınan ve tutuklananların bir kısmının “itirafçı" veya “devlet adamlığı gereği (!)" (Yanlış okumadınız bir FETÖ'cü itiraflarının başına “Devlet adamlığı kimliğimle doğruları anlatmak istiyorum" gibi abuk bir cümle kurmuştu.) adı altında FETÖ yargılamalarını sulandırma, yönlendirme, başka bir noktaya evirme hamlesine girişmişlerdi de yine “Sakın poker suratlılara itibar etmeyin" uyarısında bulunmuştum.
Poker suratlılar olarak nitelediğimiz bu itirafçı kisveli mikserlerden biri eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'du ve itiraf adı altında olmadık iftira ve yalana başvurmuştu.
Son olarak büyük bir tuzaktan daha bahsetmiştim cuma günkü yazımda. FETÖ'cülerin tehlikeli bir alt yapı çalışması yürüttüğüne dikkat çekmiş, “FETÖ'nün ne zaman terör örgütü olarak kabul edildiğini unutturup, 17/25 Aralık'tan önceki bir takım ilişkileri bu davalara boca etmenin" sakıncalarına değinmiştim. Ve “Dikkat ediyorum da 'FETÖ'nün siyasi ayağı' diye başlayan cümleyi kuranların bir kısmı, ısrarla FETÖ'nün terör örgütü olarak anılmadığı ve 'Devletin bekasına, meşru iktidarın alaşağı edilmesine' yönelik hamleleri yokken… Her hangi bir 'cemaat' veya 'sivil toplum kuruluşu' gibi faaliyet gösterirkenki dönemine sürekli vurgu yapıyor" demiştim. Tam da bu tespitlerimin yayınlandığı gün Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nu hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Rapora ilişkin eleştirilerimi saklı tutuyorum. Ama 1967 yılına ait olduğu söylenen bir “bağış belgesi"nin rapora girmesini eleştiriyorum. Çünkü son dönemde kurulan büyük tuzak dediğim meseleye bilmeyerek de olsa katkı vermektir bu. 17-25 Aralık öncesi bir takım konuları FETÖ davalarına yamama gayretinin ve davaları sulandırma çabasının tam da tezahürü komisyonun 1967 yılına ait olduğu söylenen bir belgeyi basın ile paylaşmasıdır. Dikkat edin aylardır çalışan komisyonun hazırladığı rapordan çok, bu belge kamuoyunu meşgul etmiştir. Tam da FETÖ'nün istediği olmuştur. Allah aşkına, 1967 yılında Fetullah Gülen'in CHP'ye yardım ettiğini gösteren belgeyi kamuoyuyla paylaşmak mı yoksa, 17-25 Aralık'tan hemen sonra 29 Mart yerel seçimlerine gidilirken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis Grup toplantısında büyük bir iştah ve hararetle, bütün yasaları çiğneyerek “Gelin şimdi hep birlikte izleyelim" diye taktim ettiği yasa dışı montaj tapelerini nereden bulduğunu sorgulamak mı FETÖ'nün siyasi ayağının tespitinde daha etkili olurdu?