Yeniçağ yazarından 'hukuk' hatırlatması: Demirtaş ve Önder'in tutuklanması üzerine

Yeniçağ yazarından 'hukuk' hatırlatması: Demirtaş ve Önder'in tutuklanması üzerine

İyi Parti’ye yakınlığıyla bilinen Yeniçağ gazetesinin yazarı Tuncay Mollaveisoğlu, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in çözüm sürecinde yaptığı konuşmalar nedeniyle hapis cezasına çarptırılmasını yazdı. Mollaveisoğlu, çözüm süreci boyunca bazı siyasetçilerin kullandığı ifadeleri de hatırlatarak “Terör örgütünün propagandasını yapmak elbette suç olmalıdır. Ancak hukuk, kimine uzatıp kimine kısaltacağınız lastik ölçünüz olamaz…” diye yazdı.

Mollaveisoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:

Öncelikle şunu belirtelim;

Dünyanın hiçbir ülkesinde o ülkenin askerine, polisine kurşun sıkan, kentlerini bombalayan bir terör örgütünün övülmesine ve propaganda konusu yapılmasına izin verilmez...

HDP'nin de bir türlü "parti" olamamasının nedeni; terör örgütü ile arasına mesafe koyamaması ve örgütün siyasi uzantısı gibi hareket etmesi değil mi?

Ancak eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun detayına baktığımda başka bir fotoğraf görüyorum...

Demirtaş'ın, hakkında bir hüküm yokken 2 yıl hapiste tutulmasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "dur" demiş ve "hüküm hala yok ise tutuksuz yargılayın, tutukluluk cezaya dönüşmemeli" anlamında bir karar vermişti.

AİHM'nin bu kararı üzerine, Demirtaş ile ilgili bir dosyada "ışık hızı" ile hüküm verildi. Demirtaş, "terör örgütü propagandası yapmak suçundan" 4 yıl 8 ay hapse mahkum edildi.

Mahkeme Demirtaş hakkında böyle bir hükme varınca, AİHM'nin "tutuksuz yargılayın" talebi de boşa düşmüş oldu.

Peki Demirtaş neden mahkum edildi? 2013'te; açılım yıllarında yaptığı bir konuşmada "terör örgütü ve liderine yönelik propaganda" yapmak suçundan... Aynı suçtan Sırrı Süreyya Önder de 3 yıl 6 ay hapse mahkum edildi...

Suça konu olan o yılları hatırlayın...   Açılım sürecinin tavan yaptığı yıllar...

Demirtaş'ın mahkum olduğu konuşmasından çok kısa bir süre sonra, 2013 Nevruz'unda Diyarbakır'da terör örgütü liderinin mektubu okunmadı mı?

Bu mektubun okunmasına hükümet izin vermedi mi? Öcalan'ın mektubu, MİT üzerinden HDP'ye ulaştırılıp, Sırrı Süreyya Önder'in Türkçe, Pervin Buldan'ın Kürtçe okuması ile canlı yayınlarla milyonlara aktarılmadı mı?

Dünyanın dört bir yanından 350 gazeteci Türkiye'de ağırlanıp Öcalan'ın mektubu ve örgütün bu devasa propagandası dünyaya duyurulmadı mı?

O günlere dair sayısız not ekleyebilirim...

PKK propagandasını yalnızca HDP'liler mi yaptı?

Bülent Arınç; "Öcalan'a sayın denilmesi ve PKK bayrağı taşınması artık suç değil"demedi mi?

" Öcalan sürecin önünü açıyor, Öcalan bizi en iyi anlıyor, Öcalan fırsattır" gibi PKK liderini övücü açıklamaları yapanlar bizzat AKP'li bakan, yönetici ve besleme yazarları değil miydi?

Madem Demirtaş ve Önder'e o yıllarda yaptıkları konuşmalar nedeni ile hapis cezaları verildi, örgütün reklamını dünyaya duyuran, terörist başı ile masaya oturup pazarlık yapan, onun mektubunu Elton John konseri gibi yayınlayanlar için neden aynı suçtan soruşturma ve dava açılmıyor?

Terör örgütünün propagandasını yapmak elbette suç olmalıdır. Ancak hukuk, kimine uzatıp kimine kısaltacağınız lastik ölçünüz olamaz...