Şırnak'ın Cizre ilçesindeki Caferi Sadık tepesinde geceleri, tenekeye sıkıştırılmış odunun ateşiyle ısınıp çaylarınızı yudumlarken, Dicle Nehri'ne iliştirilmiş ip gibi mavi ışıkları görebilirsiniz. İlçe aydınlıktır. Tepeden bakıldığında bile karanlık noktası yok gibidir.
Atanan kayyum yönetiminin basın bültenlerinde bu ışıklandırma için "Terör operasyonlarıyla huzur ve güven ortamının sağlanması ve Cizre'nin ışıl ışıl bir görünüme kavuşması" deniyor.
Üç yıl önce çatışmaların yoğun olduğu Cizre'nin bodrumlarında, sokaklarında yaşananlara tanıklık edenler ise, "Bizi daha iyi görebilmeleri için yapıldı" diyor kinayeye sığınan muhalefetleriyle.
2016'da bu tepelerin uzandığı Cudi, Nur, Yafes mahalleleri ve ilçe genelinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında çok sayıda can kaybı yaşanmıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Temmuz 2016 tarihli raporuna göre Eylül 2016'teki dokuz günlük sokağa çıkma yasağı ve 14 Aralık 2015- 2 Mart 2016 arasındaki 79 günlük yasak döneminde Cizre'de "en az 66 Cizreli ateşli silahla vurulma veya havan topu patlaması sonucu öldü". Aynı raporda şu ifade de yer aldı:
"Kuşatılan üç bodrumda da aralarında silahsız siviller ile çatışmalara katılanların bulunduğu 130 kişi öldü."
Yasak döneminde HDP'nin yönetimindeki Cizre'ye Eylül 2016'da kayyum atandı.
İlçe merkezi ve çevresinde büyük bir değişim gözlemleniyor.
Bodrumların bulunduğu yerlerde şimdi TOKİ binaları yükseliyor. Bazı bölgelerde de mülk sahipleri kendi imkanlarıyla binaları yeniden inşa etmeye başlamış.
Yenilenmeyen binalarda ise hala çatışmaların izleri, duvarlarda mermilerin açtığı delikler, yıkılan katların molozları var.
Sokak başlarında kameralar kurulu. Duvarlarda çatışma dönemine ait sloganların üzerleri yeni boyalarla kapatılmış. Ara ara o boyaların da üstüne yazılan "T.C." (Türkiye Cumhuriyeti) yazıları ve çizilen Türk bayrakları görülüyor.
Duvarların yeni dönem misafirlerinden biri de aile anlayışını, mahalleyi, mahalledeki iktidar mücadelesini konu edinen Çukur dizisinin işaretleri.
Çatışma döneminin hafızalarından Cudi mahallesindeki Taziye Evi de yıkılmış, şimdi inşaat halinde. Kayyum yönetimi, Cudi'den uzak, Konak Mahallesi'nde yeni bir taziye evi inşa ediyor.
Sokağa çıkma yasağı döneminin hafızası, Cudi mahallesinden taşınıyor.
İlçe merkezine doğru gidildiğinde de yeni inşa edilen büyük belediye binası, caddelere uzanan üzerinde Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan flamalarının bulunduğu ışıklandırma direkleri dikkat çekiyor.
Dicle Nehri'nin kıyısında bir de Millet Kıraathanesi var. İçinde yalnızca Türkçe kitaplarının dizildiği raflar, öğrencilerin çalıştığı masalar ve çay ocağı bulunuyor.
İlçedeki değişimi, deneyim edenlerle konuşmak kolay değil. Ne isim ne de resim vermeye yanaşıyorlar. Bu talebi reddedenler "Abluka altında gibi, sürekli takip ediliyor gibiyiz" diyor. Çoğu kendi seçtikleri yerel idareyle yönetilmedikleri için, kendi iradeleri hakkında da açıkça konuşmaktan çekiniyor.
Burada HDP'nin oy oranı yüzde 85 civarında. Yerel seçimlerde sonuçların böyle olacağı beklentisi hakim. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise kayyum atanan bölgelerle ilgili mitinglerinde yaptığı konuşmalarda "Teröre bulaşanlar sandıktan çıkarsa, anında gereğini yapıp kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz" diyordu.
Cizre'de seçimle ilgili konuşmalarda bu ifadeler hatırlatıldığında ise "Bir saatlik de olsa, bir günlük de olsa istediğimiz kişiler tarafından yönetilmek için oyumuzu istediğimiz partiye vereceğiz" yanıtı geliyor. Ama çoğunluk, bu sefer kayyum atanmayacağı görüşünde.
AKP'nin Cizre Belediye Başkan Adayı Eşraf Müjde de "yeniden kayyum atanabileceği" tartışmalarıyla ilgili "Eğer güzel bir şekilde yönetilirse, güzel hizmetler yapılacaksa, dürüstlük, hak hukuk çerçevesinde işler yapılacaksa ben tahmin etmiyorum öyle bir şey olacağını" diyor.
Müjde, siyasete yeni giren bir isim. Daha önce Cizre Sanayi Sitesi'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Belediye'de de Makine İkmal Bölümü Başkanlığı görevlerinde bulunmuş.
Başvuruların son gününde adaylığını koyan Müjde, "Ben Cizreliyim ve Cizre halkı için güzel hizmetler yapmak adına aday oldum. İdeolojik yapıdan ziyade bu memleket hizmetten çok yoksun. Ben seçilirsem hiçbir kesime, hiçbir aşirete, mahalleye farklılık gözetmeksizin tek çatı altında hizmet yapmak istiyorum" diyor.
Röportajımızdan önce de Irak'tan geçerken sınır gümrük muhafızları ve kontrollerinde sıkıntı yaşayan TIR şoförlerinin taleplerini kağıtlara yazıp sorunun çözümü için telefon görüşmeleri yapıyor. "Daha seçilmeden talepler geliyor. Seçilirsem ne olur kim bilir?" diyor.
Coğrafi konumu itibariyle Cizre zengin ve ticaretin hareketli olduğu bir bölge. AKP adayı Eşraf Müjde, Cizre'nin öneminin de Suriye, Irak ve İran ile ilişkileriyle merkezi bir konumda bulunmasından kaynaklandığını söylüyor:
"Cizre iyiyse Türkiye iyidir...Cumhurbaşkanı'mızın bu bölgeye özel bir hassasiyeti var. Her zaman iktidar partisi hizmet yapmıştır ve yapmaya devam edecektir."
Cizre'de üç yıl önce yaşananlar AKP adayı Eşraf Müjde'nin de canlı hafızasında. Müjde, çatışma döneminde erkek kardeşini kaybetti.
"Ben bir Cizreli olarak, 81 günde burada yaşananları, inanın samimiyetimle söylüyorum 81 ay anlatsam bitiremem. Biz halk olarak iki arada bir derede kaldık.
"Kardeşim evlerinden kaçan insanlara hayırsever iş adamlarımızın göndermiş olduğu kolilerle erzak yardımı yapıyordu. Beraber dağıtıyorduk. O gün kayınbabasının evine gitmişti, evde kaçarken hayatını kaybetti.
"Çok vahimdi. Her iki taraftan da. Biz şehir merkezindeydik. Marketler saatlik açılıyordu, izinli olarak. Kimi yerde insanların bağırışları, kimi yerde silah sesleri, kimi yerde kalabalıklar oluyordu. Rabbim hiç kimseye yaşatmasın. Bu bölge yalnızca huzur istiyor. Huzurdan sonra hizmet de gelir, iş de gelir, aş da gelir, istihdam da gelir."
Cizre'deki çatışma dönemi, ilçe siyasetinin gelecekteki aktörlerinin ve ilçe halkının geleceğe yönelik inşa edilen hafızasında bir çimento gibi.
HDP'nin Cizre İlçe Eş Başkanı Güler Tunç da o dönemi yaşayanlardan.
Partinin Eş Belediye Başkan adayları Berivan Kutlu ve Mehmet Zırığ seçim çalışmasındayken parti binasında buluşuyoruz Tunç'la.
Güler Tunç 1999 doğumlu. Altı ay evli kaldığı eşi Orhan Tunç, 11 Şubat 2016'da bodrumlarda hayatını kaybetti, 20 gün erken dünyaya gelen oğlunun doğumundan iki gün sonra.
Tunç, sokağa çıkma yasağı döneminde Uluslararası Af Örgütü'nün müdahil olmasıyla eşinin bodrumlardan çıkarılmasını umuyordu. Ama erken doğum yapacağının anlaşılmasıyla hastaneye kaldırıldı ve 9 Şubat'ta doğum yaptı. Eşi Orhan'la yaptığı telefon konuşmasını anlatıyor:
"Sonra Orhan beni aradı. 'Biz bir umut bekliyorduk. Ama üzerimize geliyorlar. Çok yaklaştılar. Her yeri yaktılar görüyoruz. En son biz kaldık, belki yarına kadar kalamayız. Ben kimsesiz kaldığım için oğlumun ismini de Bekes (Kürtçe 'kimsesiz') koy. Bir daha gelemeyeceğim yanınıza hakkınızı helal edin' dedi. O zaman biz de ne yapsak boşuna dedik."
Güler Tunç yasak döneminde siyasetle çok iç içe olmadığını, son üç yıllık süreçte HDP'de daha aktif olduğunu söylüyor.
"Biz burada siyasetle gelişebiliyoruz. Kendimi bu kadar güçlü hissedebileceğimi hiç zannetmiyordum. Hep güçsüz kalacağıma inanıyordum.
"Belki daha olgun yaşa gelmedim. 35-40 değilim, 20 yaşımdayım ama yaşadığım travmayı asla unutamam."
İlçede kayyum yönetimiyle yapılan değişikliklerin "bölgeye huzur getirdiğini ve çatışmaların sona ermesinden memnun olanlar da olduğunu" da söylediğimde Güler Tunç, "Işıklandırma, dikey bahçeleri hepsi boş halkın gözünde. Kimseyi kandıramazlar, bunun farkındalar. Halk bunu ablukada gördü, süreçleri yaşadı, yıkımları gördü" diyor.
İlçedeki değişimin ise alt yapıda yetersiz olduğu görüşünde:
"Kayyumun yaptığı hep üst güzellikler, bir yıldır su arıtma sistemi getiremediler. Işıklandırma yapıyorlar, her şeyi yapıyorlar alt yapı yapamıyorlar. (Çamurlu ayakkabısını gösteriyor) Ayakkabımın haline bak..."
Cizre'de alt yapı eksikliği, 24 Mart Pazar günü yağan sağanak yağmurla ilçenin sular altında kalmasıyla da görüldü. Cizre sokaklarını su bastı, Dicle Nehri'nen sürüklenen bir araçta bulunan iki kişi hayatını kaybetti.
Güler Tunç, "yeniden kayyum atanabileceği" tartışmalarıyla ilgili olarak iktidarı eleştiriyor:
"AKP korktuğu için 'Kayyum atarız' diyor. Büyükşehirleri bile HDP alırsa AKP diye bir şey kalmaz. Devlet iktidardır. Halk iradesini gasp ediyorlar."
Cizre, AKP'nin en çok yatırım yaptığı bölgelerden biri olarak görünüyor ama en çok oyu aldığı yerlerden biri Şırnak il merkezi.
İl, çatışmalardan sonra yaşadığı değişimle eski sakinlerine yabancı. Yıkılan Şırnak baştan yaratılmış, TOKİ'ler yapılmış.
HDP Şırnak Belediyesi Eş Başkan adayları Nurcan Altürk ve Hişyar Uysal ise dönüşümün Şırnak'la uyumlu olmadığı görüşünde.
Altürk, "Yeni binalar kültürümüze yakın bir şey değil, bizden çok uzak bir yaşam tarzı. Herkes evinin önünde oturup sohbet etmeyi, çay içmeyi, komşusuyla, dostuyla, akrabasıyla buluştuğu evleri severdi, şimdi bunlar yok" diye eleştiriyor TOKİ'leri" diyor ve ekliyor:
"Muhtemelen daha çok memurlar oturur, Şırnaklılar kendi doğal kültürlerine yakın evler inşa edecekler, biz de bunları destekleyeceğiz."
Nurcan Altürk, 'en büyük projeleri' olarak da "Kayyumları buradan göndermek" diyor:
"Şırnak'ı tekrar, HDP'nin ellerine, halkın kendi ellerine teslim edeceğiz."
Hişyar Uysal da HDP'nin en büyük hedefinin 'hakın kendi kendini yerelde yönetmesinin sağlanması' olduğunu söylüyor. Uysal bölgedeki çatışma dönemi için de "Toplumda bir travma var evet ama her zaman halkımız acısını bir şekilde gömüp toparlanmayı bilmiştir. Ayakta durmaya çalışıyor. Başka şansı da yok" diyor.
Merkezde HDP adaylarının yanı sıra AKP'nin adayı Mehmet Yarka da seçim çalışmaları yürütüyor.
HDP'yi eleştiren Yarka, seçmeni "hizmetle" ikna etmeye çalışıyor:
"Burada son üç dönem HDP etrafındaki yönetimler Şırnak'ı yıkıma götürdüler. Burada halkın verdiği oylara karşı hizmet yapmadılar. Biz söz verdik ihanet etmeyeceğimizi söyledik."
Şırnak ve Cizre arasında yerel seçim öncesi Cizre'nin il yapılacağı tartışmaları da gündemde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim mitinglerinde Cizre'nin il yapılacağını söylemesi, Şırnak'ın "ilçe statüsüne" dönüşeceği kaygısı yaratıyor burada.
AKP'nin Şırnak Belediye Başkan adayı Mehmet Yarka, "Bu kabul edilir bir şey değil. Biz zaman zaman arzımızı ilettik. Bizim Cizre'yle problemimiz yok. Cizre'yi il yaparlarsa olsun ama bize dokunmasınlar. Bölge insanı olarak kaynaşmaya ihtiyacımız var" diyor.
HDP'nin eşbaşkan adayı Nurcan Altürk'e göre ise bu söylemler "Halkı birbirine düşman etme çabası ve Şırnak'ı ne kadar gördüklerinin göstergesi."
Şırnak ve Cizre'deki değişime rağmen, çatışma döneminin hafızadaki izleri yerel seçim sonuçlarını büyük oranda etkilemeyecek gibi görünüyor. Ancak genel kanı, buraların, iktidarın bölge üzerindeki uzun vadede izleyeceği siyaset ve yöntemlerin bir göstergesi olduğu yönünde.