'Yeşil'in Köşk'e gidip zamanın cumhurbaşkanından altın kaplı dolmakalem aldığı rivayet ediliyor!'

'Yeşil'in Köşk'e gidip zamanın cumhurbaşkanından altın kaplı dolmakalem aldığı rivayet ediliyor!'

Star gazetesi yazarı Orhan Miroğlu, "Yeşil" kod adıyla bilinen JİTEM elemanı Mahmut Yıldırım'ın bir dönem "Köşk'e en rahat girip çıkan kişilerden olduğunun ve zamanın cumhurbaşkanından altın kaplı dolmakalem aldığının rivayet edildiğini" aktardı.

Miroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kalacağı yer tercihinde Köşk yerine yeni yapılan Başbakanlık binasını kullanacak olmasına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Miroğlu'nun Star'da "CHP, ‘meşru müdafaa’ halinden kurtulmadıkça!" başlığıyla yayımlanan (8 Eylül 2014) yazısından bazı bölümler şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Söğütözünde inşa  edilen binayı kullanacağını açıkladı. Atatürk’ü ve Cumhuriyeti simgeleyen önemli bir tarihi mekan olan Cumhurbaşkanlığı köşkü ise, Başbakan ve bakanlar tarafından kullanılacak.

Bu durum cumhuriyet tarihinde bir ilk. Kemalistler bu durumu, Erdoğan’ın Atatürk’e duyduğu tahammülsüzlüğün bir ifadesi olarak anlıyorlar.

Ama yanılıyorlar. 

Bugün aklı başında hiç kimse, Kızılay’daki meclisin yerine, Atatürk ve arkadaşlarının kullandığı Ulus’taki ilk meclisi kullanmayı tavsiye etmez.

Cumhurbaşkanlığı köşkü, başkanların değiştiği her seferinde-şimdiye kadar 12 başkanı oldu köşkün-tadilata uğradı. Köşke gelen her cumhurbaşkanı, ihtiyaçlara göre, köşkün içinde değişiklikler yaptı.

Köşk denilince aklıma başka şeyler de geliyor doğrusu. JİTEM elemanı Yeşil-Mahmut Yıldırım-rivayet edilir ki, vaktiyle o köşke en rahat girip çıkan kişilerdendi. Ve yine rivayet edilir ki, hayatının muhtemelen  en kıymetli hatırasını altın kaplama bir dolma kalemi, zamanın cumhurbaşkanının elinden  hediye olarak alan da Mahmut Yıldırım’dı.

Köşkün yeni bir tadilatla başbakan ve bakanlara açılmak yerine, olduğu gibi korunarak halka açılması iyi olur..

Diyarbakır’da Atatürk’e ait bir Köşk var.Beş yüz sene kadar Erdebil köşkü olarak biliniyordu. Sonra Atatürk ziyaret etti burayı, burada kaldı. Adı değişti önce, Gazi köşkü oldu. Sonra da müze haline getirildi. Halkın ziyaretine açık. Atatürk’ün kullandığı çatal bıçaklar, uyuduğu yatak müzede sergileniyor.

Unutmayalım ki, Türkiye’nin cezaevleri bile müze olmaktan kendilerini kurtaramıyor. Ankara-Ulucanlar cezaevi şimdi bir müze. Sinop keza öyle. Diyarbakır cezaevi bir müze olarak düzenlenmenin eşiğinde bulunuyor.

Tarihe damgasını vurmuş bir takım mekanlara kutsallık affetmek, ideolojik bir tutumdur aslında. Bazen aşırı ölçülere varabiliyor.

Ama asıl sorun zamanın değişimi ve zamana yenik düşen mekanlar, hiç biri müze olmaktan kendini kurtaramıyor!

Bu tarihi mekanların belli bir zamandan sonra ‘müdafaaya’, şu ya da bu şekilde korunma altına alınmaya  hiç ihtiyaçları kalmıyor, halka açılıyorlar çünkü!