YEŞİLLER PARTİSİ'DEN TÜRKİYE İÇİN TASARI BERLİN (A.A)

-YEŞİLLER PARTİSİ'DEN TÜRKİYE İÇİN TASARI BERLİN (A.A) - 16.03.2011 - Alman Yeşiller Partisi, Türkiye ile sürdürülen AB üyelik müzakerelerinin canlandırılması talebiyle, Federal Meclise (Bundestag) yarın bir karar tasarısı sunacak.  Tasarı, mecliste görüşme yapılmadan oylanacak. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ve partinin meclis grubu mülteci sözcüsü Memet Kılıç başta olmak üzere çok sayıda milletvekili tarafından hazırlanan karar tasarısında, Türkiye'de son 10 yılda "nefes kesici gelişmelerin yaşandığı" belirtilerek, "Silahlı Kuvvetlerin yetkilerinin azaltıldığı, Kürt sorununun açıkça tartışılabildiği ve bazı reformlar gerekli olmasına rağmen insan hakları alanında önemli gelişmeler kaydedildiği, ekonomik alanda da yıllardan beri önemli bir büyüme yaşandığı" ifade edildi. İnsan hakları, hukuk, kültür ve din özgürlüğü konularında hala yapılacak işler olmasına rağmen Türkiye'nin, çabalarını kendine güvenli bir şekilde sürdürdüğü ve Avrupai bir modernleşme arayışında olduğu vurgulanan karar tasarısında, buna rağmen "bugüne dek 35 fasıldan sadece 13 tanesinin açıldığı, bir tanesinin tamamlandığı, birçok faslın bazı AB üyesi ülkeler tarafından engellendiği" ve müzakerelerin durabileceği endişesinin neredeyse gerçek olduğu kaydedildi. Alman hükümetinin de bunda hataları olduğu, Türkiye ile ilişkilerin, bazı AB ülkelerinin ulusal çıkarlarına alet edilmesine göz yumduğu ve böylece Türkiye'nin AB üyeliğinin istenmediği sinyalini verdiği belirtilen tasarıda, "Bu nedenle Türkiye, müzakereler yoluyla sonuçta AB üyesi olabilmek için adil bir şansa sahip olamıyor" denildi. Türkiye'nin AB üyeliği için tüm siyasi ve ekonomik kriterleri yerine getirmesi gerektiği, Türk hükümetinin de henüz yapılması gereken reformlar olduğunu açıkladığı ifade edilen karar tasarısında, kriterlere tam olarak uyulduğunun kontrol edilmesinin üyelik sürecinin inandırıcılığını güçlendirdiğine, ancak bunun karşılığında Türkiye'nin üyelik perspektifi ile ilgili inandırıcılığın ayakta tutulması gerektiğine dikkat çekildi. Türkiye'nin kuruluş temelinin, Avrupa'ya ait olma arzusunu içerdiği, ancak günümüzde bu arzunun AB içindeki bazı üst düzey politikacılar tarafından azaltıldığı kaydedilen tasarıda, bu tutumun Türkiye'de modernleşmeden yana olan güçlerin perspektifini ortadan kaldırdığı ve AB üyelik sürecine artık sıcak bakılmamasına neden olduğu, Türkiye'ye yönelik tutumun gelecekte AB'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile ilişkilerini, böylece Avrupa'nın ekonomik ve siyasi güvenliğini belirleyeceği ifade edildi. AB'nin, "modern, demokratik, aynı zamanda Müslüman bir ülkenin jeostratejik avantajlarından istifade etme ya da Türkiye'yi başka etkilerin altında bırakarak Türk toplumunda AB'ye duyulan tüm sempatilerin kaybedilmesine neden olma" seçimiyle karşı karşıya bulunduğu belirtilen tasarıda, AB'nin, kendi değerlerini inandırıcı bir şekilde savunmak ve kişisel özgürlüklerin ve demokrasinin, toplumların dinlerine bağlı olmadığını göstermek istemesi durumunda Türkiye ile sürdürülen AB üyelik müzakerelerine yeniden hız vermesi gerektiği dile getirildi. Karar tasarısında Alman hükümetinden, Avrupa çapında girişimlerle, Türkiye'ye yönelik engellemeleri ortadan kaldırması ve Türk hükümeti ile üst düzeyde görüşmeler yaparak Almanya'nın, Türkiye'nin AB üyeliğinde çıkar gördüğünü açıkça ifade etmesi, diğer bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu ortadan kaldırma konusunda çaba harcaması, Türkiye ile müzakereleri fiilen önlememesi, Türkiye'deki Avrupa yanlısı güçleri desteklemesi istendi. Alman hükümetinden ayrıca, Ankara Protokolü'nün uygulanmadığı gerekçesiyle bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu değiştirmesi için çaba harcaması, Federal Meclisin daha önce Kıbrıs sorunuyla ilgili aldığı karara uyulmasını sağlaması ve bu konuda tek taraflı bir tutum sergilememesi, ayrıca vize uygulamasının hafifletilmesi yönünde adımlar atması istendi. -YEŞİLLER PARTİSİ'NİN GEREKÇESİ- Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu eşbaşkanları Renate Künast ve Jürgen Trittin de karar tasarısının gerekçesi olarak meclis grubu adına yaptıkları ortak yazılı açıklamada, Türkiye'nin son 10 yılda ekonomik ve siyasi alanda büyük ölçüde geliştiğine ve modernleştiğine dikkati çekerek, Türkiye'de yaşayan insanlar, özellikle de azınlıklar için Alman hükümetinin reformları aktif bir şekilde desteklemesi gerektiğini belirtti. AB'nin ahlaki ve siyasi otoritesini, sadece Türkiye'ye sunacağı inandırıcı bir üyelik perspektifi ile sağlayabileceği ifade edilen açıklamada, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, AB üyeliği yerine teklif ettiği "imtiyazlı ortaklığın" Türkiye'ye karşı sürdürülen belirsiz politikayı gizlemeye yönelik olduğu görüşüne yer verildi. Türkiye'nin, ancak inandırıcı bir üyelik perspektifi ile yapmakta olduğu reformlar konusunda desteklenebileceği kaydedilen açıklamada, "üyelik sürecinin Türkiye'deki hukuk reformlarını ve demokratik kuruluşları güçlendireceği, hukuk alanında yapılacak reformlar ile gözaltına alınan kişilerin aylarca, hatta yıllarca cezaevlerinde kalmalarının da önleneceği" görüşü dile getirildi. Açıklamada Türkiye'nin üyeliğinin, krizlerin yaşandığı bir bölgede "istikrar çapası" olacağı, Almanya'da yaşayan Türklerin Alman toplumuna uyumuna büyük katkı sağlayacağı, ekonomik alanda Türkiye ile enerji politikasında daha sıkı işbirliği yapılmasına ve Türkiye'nin nükleer santral kurma planlarından vazgeçirilmesine katkı sağlayabileceği ifade edildi. "Türkiye'nin AB üyeliğinin, Kıbrıs'ın yeniden birleşmesine katkı sağlayacağı" belirtilen açıklamada ayrıca, çok sayıda Türk öğrenci, profesör ve işadamının vize uygulamasından şikayetçi olduğu, bunun da Almanya'nın siyasi ve kültürel çıkar ve değerleri ile ilgili yanlış anlamalara yol açtığı kaydedildi.