Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, İstanbul'da yapımı süren 3. köprü çalışmaları sırasında, yanlış saptanan bölgede binlerce ağacın kesilmesiyle ilgili Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulundu.
"Üçüncü köprü için belirlenen güzergahla ilgili çalışmanın ÇED’den muaf tutularak, halkın katılımı ve karar alma sürecine katkısı alınmadan hazırlanmış" olduğu belirtilen suç duyurusunda, TCK’nın 181, 182, 184 ve 257. maddelerini ihlalden kovuşturma açılması ve sorumluların cezalandırılması istendi.
YSGP'nin suç duyurusuyla ilgili Ümit Şahin'in Yeşil Gazete'de yayımlanan haberi şöyle:
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Üçüncü Köprü yapımı sırasında yanlış güzergahta yüz binlerce ağacın kesilmesine sebep olan sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su Bakanlığı hakkında yapılan suç duyurusunda Türk Ceza Kanunu’nun 181, 182, 184 ve 257. maddelerini ihlalden kovuşturma açılarak sorumluların cezalandırılmaları istendi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına Avukat Sennur Baybuğa tarafından bu sabah Çağlayan’da, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunda Üçüncü Boğaz Köprüsü yapımında imar planı değişikliklerine gidildiği ve bununla ilgili olarak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Müdürlüğü’nün olur talepli yazısına Bakan Binali Yıldırım tarafından 10 Haziran 2013 tarihinde olur verildiğine dair basında çıkan haberler hatırlatıldı.
Suç duyurusunda İstanbul’un 15 ilçesini ve büyükşehiri ilgilendiren, bölgede yaşayan halkın ve çevrenin, yeşilin, ağaçların ve orada yaşan canlıların tümünün kaderini belirleyecek olan bir planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir gecede kendi kendine yaptığı söylenerek, merkezi yönetimin bu kararı vermesinin demokrasi, yerel yönetim, yaşam alanlarının korunması ve canlıların yaşam alanlarına saygı prensipleri açısından tartışılabilir bir durum olduğu belirtiliyor.
Merkezi idarenin bu kararının kanuna uydurularak, ilgili meslek odalarının, doğa derneklerinin ve bölgede yaşayan yerel halkın talepleri ve önerileri dinlenmeden oldu bittiye getirildiği ve Üçüncü Köprü için belirlenen güzergahla ilgili çalışmanın ÇED’den muaf tutularak, halkın katılımı ve karar alma sürecine katkısı alınmadan hazırlanmış başından tartışmaya açık bir proje olduğu belirtilen suç duyurusunda şimdi yeni bir durumun ortaya çıktığı ve İstanbul’un kuzey ormanlarında bulunan binlerce ağacın kesinleşen imar planı ve alınan izne rağmen, fiili olarak uygulama hatasına düşülmesinden dolayı kesildiği söyleniyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 4 Haziran 2012 tarihlii yazısı ile imar tadilatına gidildiğinin öğrenildiği ve bunun binlerce ağaç kesilip, binlerce canlı yerinden edildikten ve çevre tahribi gerçekleştikten sonra yapıldığı belirtilen suç duyurusunda Üçüncü Köprü nedeniyle 2,5 milyon ağaç kesileceği ve Orman ve Su Bakanlığı’nın Haziran ayındaki açıklamalarından inşaat başladığından bu yana 2 ay içinde 250 bine yakın ağacın kesilmiş olduğu aktarılıyor.
Suç duyurusu bu bilgilerin aktarılmasından sonra şöyle devam ediyor:
“Halihazırda aylardır binlerce ağacın yanlışlıkla kesildiği ve köprü inşaat ve yol güzergahının değiştirildiği bakanlıkça da doğrulanmıştır. Ortadaki fiili durum da, önceden alınmış izinlere uyulmadığını ortaya koymuştur. İlgili kurum ve uzmanların üç yıldan fazla süredir planları üzerinde çalışılan Üçüncü Köprü projesinde yaptıkları ağır ihmal ve kusurları neticesinde çevrenin ağır tahribata uğradığı binlerce ağacın kesildiği, yanlış kamulaştırmalar yapılarak özel mülkler üzerindeki yanlış tasarruflarla hem devletin ve hem de halkın zarara uğratıldığı ortaya çıkmıştır. Bu büyük ihmal ve görevi kötüye kullanma fiilinin yargı bağımsızlığının esas olduğu demokrasi ülkesinde bir karşılığının olması gerekir.”
İhbar edilen sanıkların görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu işledikleri belirtilen suç duyurusunda bu suçun kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranış nedeniyle kişilerin mağduriyeti, kamunun zararına neden olması ya da kişilere haksız kazanç sağlaması ile oluştuğu belirtiliyor. Suç duyurusu şöyle devam ediyor:
“Yıllarca sözümona uzmanlarca hazırlanan raporlar ve alınan izinlerle başlayan ve binlerce ağacın kıyımına yol açacağı için zaten yerel halkça tepki ile karşılanan inşaat projesi, herkesle dalga geçercesine binlerce ağaç kesildikten sonra planda değişikliğe gidilerek başka bölgelere kaydırılmış ve böylece binlerce ağaç boş yere kesilmiş ve bölgede yaşayan insanlar da dahil tüm canlılar zarar görmüştür.”
WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Türkiye tarafından ilan edilen Avrupa ormanlarının acil olarak korunması gereken 100 sıcak noktasından 9′unun Türkiye’ de bulunmakta olduğu ve dünyada kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye önemli birkaç kuş göç rotasından biri olduğundan buradaki ormanların tahribinin aslında bütün kuş popülasyonlarını ilgilendirdiği söylenen suç duyurusunda “yanlışlıkla kesilen binlerce ağacın bulunduğu bölge ve Üçüncü Köprü için bundan sonra kesilecek ağaçların bulunduğu bölgenin kuşların göç yolları üzerinde olduğu yönünde daha evvelce onlarca uyarı yapılmış olmasına rağmen, imar plan ve güzergahlarında bu uyarıları dikkate almayan bakanlık, şimdi binlerce ağacı boş yere kestikten sonra Bakan Binali Yıldırım’ın kuş yolları zarar görmesin diye güzergahta küçük değişiklikler yaptık beyanı ile kendini aklayamaz. İdare açıkça hizmet kusuru işlemiş ihmali ya da kasti olarak tüm dünyanın doğal mirasının ve canlılarının korunması ile ilgili yükümlülüğünü de ihlal ederek çevre suçu işlemiştir” deniyor.
Suç duyurusunda ihbar edilen kişilerce kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma başlığını taşıyan TCK’nın 238. maddesinin ihlal edildiği belirtiliyor. Bu maddede “Taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felâketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.” deniyor.
Suç duyurusunda ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 181, 182 ve 184. maddelerinin bu idari tasarrufla ihlal edilmiş olduğu belirtiliyor. Böylece işlenen çevre suçu bir yana, idarenin eyleminin hukuka aykırılığı nedeni ile TCK 184. maddesinde belirtilen “(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tâbi yerlerde uygulanır. (5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtiliyor.
Suç duyurusunda sonuç olarak: “Açıklanan neden ve gerekçelerle yasalara aykırı olarak, alınmış imar izinlerini mülga ederek, çevreye, doğaya ve özel mülkün dokunulmazlığı ilkelerine aykırı hareket eden; bildirilmiş ve Makamınızca bulunacak isimler ve sorumlular hakkında gerekli soruşturma başlatılarak kamu davası açılması talep olunur” deniliyor.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına suç duyurusunda bulunan Av. Sennur Baybuğa ile Yeşil Gazete olarak konuştuk. Baybuğa, bu suç duyurusu sonucunda savcıların, bu karar ve eylemlerin altında imzası bulunan bütün kamu görevlileri ve siyasi sorumlular hakkında, hem çevreye zarar verme suçundan, hem kamuya zarar verme suçundan, hem de görevi ihmalden dava açması gerektiğini söyledi. Savcılığın bu konuda takipsizlik kararı vermemesi gerektiğini belirten Baybuğa, suç duyurusunun ardından Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak hizmet kusurundan kaynaklı eylemden dolayı tazminat davaları da açacaklarını belirtti.