Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Türkiye medyasının en kıdemli isimlerinden olan yazarımız Aydın Engin'in ardından kaleme aldığı yazıda, "Aydın Engin, geriye tırmık izleri bıraktı; dokunduğu bütün insanların ellerinde ve kollarında, bir kısmı ise değiştirmeye çalıştığı ülkenin ve bir ömür uğraştığı hukukun yüzünde" düşüncesini dile getirdi.
Oğur, Aydın Engin'in hayat hikâyesine köşesinde yer verirken Aydın Engin ve eşi Türkiye'de edebiyatın önde gelen isimlerinden T24 yazarı Oya Baydar'ın 90’lardan itibaren Türkiye’deki bütün hak mücadelelerinin içinde yer aldıklarının altını çizdi.
Oğur yazısında, "Sadece gazeteci, yazar olarak değil, bir sivil toplum aktivisti olarak mücadele ettiler. 2001’de ABD’nin Afganistan işgaline karşı kurulan Barış Girişimi’nin öncüleri oldular, 2000’lerin başlarındaki 301 davalarında mahkeme önlerindeydiler, barış çabaları Kürt meselesinde çözüm için sürdü, devletten ya da PKK’dan geldiğine bakmadan aydınlara, siyasetçilere yönelik tehditlere, 27 nisan e-muhtırasına karşı imza kampanyalarına öncülük ettiler, Aydın Engin Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Agos’ta görev aldı. Kendi mahallelerini karşılarına alma pahasına tutarlı bir demokratik çizgiyi izlediler. Aydın Engin, 2016’da 75 yaşında bir kez daha Cumhuriyet soruşturmasında gözaltına alındı. Adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı. Bu kez FETÖ’ye bağlanmıştı. Üstelik 2008’den kalma bir telefon kaydı yüzünden:“Şüpheli Aydın ENGİN’in adına kayıtlı ....... 96 56 no.lu hattın, FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İSRAİL İMAMI HARUN TOKAK’ın kullanımında bulunan ......4417 no.lu hattı ile (29/06/2008 tarihinde) irtibatı” var.” Hakkındaki ikinci delil Osman Kavala 2017’de tutuklanınca bulundu. Kavala’nın telefonunda Whatsapp’tan gönderdiği “Cumhuriyet gazetesi için AB fonlarına nasıl başvururuz” diyen bir mesaj bir anda Cumhuriyet gazetesinin dış desteğinin delili olmuştu." ifadesini kullandı.
Oğur şunları kaydetti:
"Cumhuriyet gazetesinin yeni yöneticilerinin savcının tanıkları arasında olduğu mahkemede derdini anlatmaya çalıştı ama 7.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2019 yılında Yargıtay 16. Ceza dairesi aralarında Aydın Engin’in de olduğu bazı Cumhuriyet davası sanıkları hakkındaki kararı bozdu ve beraatlerine karar verdi. Ama yerel mahkeme kararında direttiği için söz Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndaydı.
Davasındaki son durumu, bu konuyla ilgili bu köşede çıkan bir yazı üzerine her zamanki nazik üslubuyla gönderdiği mesajdan okuyalım:
“Yıldıray selam,Eskiler (benden de eskiler) bir gazete yazısında adı geçince “İsm-i hakirimi zikretmişsin” derler, bir iki satır yazarlardı. Ben de eskilere uyayım… Asla düzeltmeni istemeden birkaç önemsiz ayrıntıyı aktaracağım. Çünkü sen meslekte titizliğiyle tanınan adamsın, bakarsın ileride yine lazım olur.
Benimle ilgili sözünü ettiğin bir telefon konuşması değil . Benim “Yav senin tanıdıkların vardır Kimlere başvurayım Avrupa’da. Burada mali olarak çok sıkışığız” mealli ve WhatsApp üstünden yolladığım bir mesajdı. Osman’ı gözaltına alıp sonra da tutukladıklarında telefonuna da el koymuşlar ve oradan da benim yazdığımı “delil” olarak bizim yargılandığımız 27. Ağır Ceza’ya yolladılar. Başkan büyük bir keyifle benim mesajı okudu ve dosyaya delil olarak koyduğunu belirtti. Savcı da “Yabancıdan para alan yabancının emrine girer” yollu bir görüş bildirdi. Ben de “Türkiye’de savcı ve yargıçların mesleki eğitimleri AB fonları ile yapılıyor. Bu hesapça siz AB emrine mi” girdiniz dedim. Ama mahkeme başkanı söz almadan konuştuğum için beni azarladı ve itirazımın tutanağa geçirilmesine gerek görülmediğine hükmetti. Ben 5 yıla değil Cumhuriyet davasında verilen en yüksek ceza olan 7,5 yıla hükümlü üç kişiden biriyim. Ötekiler Akın Atalay ve Murat Sabuncu. Hatta Akın Atalay daha da yüksek; 8 yıl 3 ay galiba…
Yargıtay’ın 16. Dairesi beraatımıza karar verdi ama 1. derece mahkeme kararında direndiği için son karar Yargıtay Daireler Genel Kurulu’nda verilecek. Ne zaman belli değil. Yani henüz paçayı sıyırmadık ve yurtdışı yasağım da bu yüzden sürüyor.
Sözünü ettiğim ayrıntılar bundan ibaret. Düzeltmeye filan kalkma, çünkü değmez…Tekrar selamlar.Aydın Engin”
Aydın Engin, 82 yaşında paçayı henüz sıyıramamış olarak aramızdan ayrıldı.
Uyduruk bir davadan 7.5 yıla çarptırılmış, yurtdışı çıkış yasağı olan bir gazeteci olarak.
Son yazılarında hayal kırıklığı, kendini tekrar etme endişesi vardı. Hepimizdeki gibi...
Türkiye’nin daha iyi bir yer olması için mücadele ederek geçirdiği 81 yıldan sonra Türkiye’nin daha iyi bir yer olduğunu göremeden bu dünyadan ayrıldı. Hayal kırıklığı hakkıydı ama bunu o kadar belli etmeyecek kadar kalender meşrepliydi.
Geriye tırmık izleri bıraktı. O tırmık izlerinin bazıları muzip gülümsemesi, cesaretlendirici sözleri, tezcanlılığı, aktivizmiyle dokunduğu bütün insanların ellerinde ve kollarında, bir kısmı ise değiştirmeye çalıştığı ülkenin ve bir ömür uğraştığı hukukun yüzünde... Ruhu şad olsun"