Yıldıray Oğur: Bayraktar ailesi, Sarıyer’deki yalılarını terk ederek uzun yıllar boyunca İkitelli OSB’deki  Baykar’ın atölyesindeki penceresiz odada yaşamış

Bayraktarların ailece yaşadıkları İkitelli’deki atölye - Bayraktar ailesinin 80’lerde Sarıyer’de aldığı yalı (Ortadaki açık sarı)

Karar yazarı Yıldıray Oğur,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar'ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu tartışmaların odağındaki İHA’lar ve SİHA’lar üreten Baykar'ın hikâyesini kaleme aldı.  Baykar'ı tartışmalar başlamadan önce Kasım 2022'de ziyaret ettiğini belirten Oğur, "Kendi kaynakları, insan gücü ve bilgi birikimiyle, kendi sektöründe fark yaratarak ve devletin engellemelerine rağmen büyümüş bir şirket Baykar" yorumunu yaptı. Oğur, Bayraktar ailesinin İHA üretim sürecinde Sarıyer'deki yalıyı bırakıp çocuklarıyla birlikte uzun yıllar boyunca İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Baykar'ın atölyesinde yaşadıklarını kaydetti. 

Oğur yazısında, "Galiba Baykar ile ilgili tartışmalarda kaçırılan ilk nokta burası: Bayraktar SİHA ve İHA’larının baş mühendisi ve mucidi Selçuk Bayraktar.Kızılelma’ya kadar bütün uçakların gövde tasarımları ise 2021’de vefat eden makine mühendisi baba Özdemir Bayraktar’a aitmiş.Yani devletin bütün kaynaklarını aktarsanız da ortaya çıkmayacak bir bir yetenek ve bilginin sonucu bu aletler. Tabii ki yıllarca süren ve biz 8-6 mesai ile çalışmaya alışkın insanların anlaması zor bir emeğin de sonucu…" düşüncesini dile getirdi.

Oğur şu ifadeleri kullandı:

"İnsansız hava aracı işine girdikleri 2003’den sonra baba Özdemir Bayraktar, anne Canan Bayraktar ve oğulları Haluk, Selçuk ve Ahmet uzun yıllar boyunca o zaman İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde olan Baykar’ın atölyesindeki penceresiz odada yaşamış. Üstelik üç kardeşin de çocukluğunun geçtiği Sarıyer’deki yalılarını terk ederek… İTÜ Makine Mühendisliği’nde Motorlar Kürsüsü’nde profesör olan Öz’ün 1972 yılında bir asistanı olur: Özdemir Bayraktar.

Aslen Sürmeneli olan ama yüzyılın başında Sarıyer’in Garipçe köyüne yerleşmiş Trabzonlu bir balıkçı reisin oğlu olan Bayraktar, Kabataş Erkek Lisesi’nin ardından girdiği İTÜ Makine Mühendisliği bölümünde hem asistanlık hem de içten yanmalı motorlar konusunda yüksek lisans yapar.

Sonra özel sektörde çalışmaya başlar.İlk işi 1978 yılında yine İTÜ çevresinden tanıdığı Turgut Özal’ın yönetim kurulu başkanlığında Japon bir şirketin Burdur’da kurduğu traktör fabrikası Bur-Trak olur. Burada genel müdür yardımcılığı yapar.Sonra Sapanca’da ilk motor sekmanları ve silindir gömlekleri üreten Sekman’ın kuruluşunda yer alır.Sonra Uzel Makine’de…Aranan, parlak bir mühendistir.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nda bilgisayar programcısı olarak çalışan Kastamonulu Canan Bayraktar ile evlenir.Haluk, Selçuk ve Ahmet dünyaya gelir.Makine Mühendisi baba, bilgisayar programcısı annenin olduğu evde çocukların oyuncağı da elektronik ev aletleri olur: “Çocuklarım, daha ilkokuldayken kesme şeker kutusundan dört transistörlü radyo ve alıcı-verici elektronik cihazlar yapabiliyorlardı. Bizim evde sökülmemiş, dağıtılmamış elektronik alet olmazdı.”

Baykar’ın İHA çalışmalarına başladığı Topkapı’daki atölye- 2004

1986’da kendi şirketini kurar: Baykar Makina A.Ş. Türkiye’de otomotiv sektörünün gelişmeye başladığı yıllardır. Ama en basit parçalar bile ithal edilmektedir. Direksiyon kutusu, hidrolik pompa, fren silindiri gibi parçalar tasarlayıp üretmeye başlar. Ama arabalara parça üretirken gözü göklerdedir. 80’lerdeki klasik Milli Görüşçü profiline pek benzemeyen biridir Özdemir Bayraktar. Amatör pilot brövesi vardır, küçük uçaklarla çocuklarını gezilere çıkarır. New Yorker’a verdiği röportajda “çocukken Türkiye semalarında babasıyla kuş gibi uçtuğunu” anlatmış Selçuk Bayraktar, ilk maket uçağını da lise çağlarında yapmış:"Model uçağımı yatağımın altına saklıyordum ve gizlice üzerinde çalışıyordum. Halbuki sınavlarıma çalışıyor olmalıydım."  Yani bu hikayede hiçbir şey tesadüf değil. Ailenin uçaklara duyduğu bu amatör merakın insansız hava uçaklarına dönmesi de tesadüf olmaz.

 

Baykar’ın 90’larda otomotiv yan sanayi işlerini yürüttüğü atölyede Haluk ve Selçuk Bayraktar

"Ailenin çabasına devlet uzun yıllar yardımcı olmayı bırakın, köstek olmuş"

Ama bu tutkulu, “genius” ve biraz da tuhaf ailenin çabasına devlet uzun yıllar yardımcı olmayı bırakın, köstek olmuş.

1 Eylül 2003’de başarıyla uçurulan bu ilk otopilot bir model olarak ulusal kongre ve konferanslarda tanıtılmış, Bayraktarlar TAI, Aselsan, Roketsan, SAGE gibi kurumlar ziyaret etmişler ama işbirliği ve karşılıksız kullanıma açma önerileri hep yanıtsız kalmış. Halbuki bütün bunlar olurken artık iktidarda AK Parti vardır.Baba Özdemir Bayraktar, her ne kadar AK Parti’ye geçmeyip Erbakan ile birlikte kalan gömleğini çıkarmamış Milli Görüşçülerden olsa da 90’larda Refah Partisi’nde birlikte çalıştığı Başbakan Erdoğan’a bir telefon mesafededir. Ama bu hukuku kullanmaz.

"Baykar’ın insansız hava araçları sektörüne girmesinde ise AK Parti iktidarının dolaylı bir katkısı olur"

Baykar’ın insansız hava araçları sektörüne girmesinde ise AK Parti iktidarının dolaylı bir katkısı olur.

2004 Mayıs ayında Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün de katıldığı Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında kritik bir karar alınır ve toplam değeri 11 milyar doları bulan yurtdışından hazır tank, helikopter ve insansız hava aracı alım projeleri iptal edilir.

İlk olarak TAI’ye 110 Milyon dolar destek verilerek Özgün Türk İHA Geliştirme Programı başlatılır.

(2004 yılında başlatılan bu program ve yıllar içinde verilen devlet desteklerine rağmen bugün ANKA olarak bilinen insansız hava araçları ancak 2016 yılında teslim edilir.)

Bu arada Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2005 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı için yerli Mini İHA ihalesi açar. İhaleye sadece yerli firmalar davet edilir. Bu savunma sanayi tarihinde bir ilktir. Vestel, Global gibi savunma sanayinde büyük markalar ve ODTÜ gibi bir devlet üniversitesiyle birlikte o ana kadar adı çok duyulmamış bir aile şirketi de ihaleye katılır: Baykar Makina. Ar-Ge desteksiz ve yabancı firmalara kapalı ihalede hazırlanan demoların 2005 ekimdeki uçuş gösterisinde sadece gövde tasarımı Özdemir Bayraktar’a, yazılımı ve kumanda sistemi Selçuk Bayraktar’a ait Baykar’ın Mini İHA’sı başarılı olur.

Üstelik diğer büyük firmaların yarısına yakın bir fiyat teklifiyle.Bu sürpriz sonuçla ihaleyi Baykar kazanır ama askerler ile bazı şirketler arasında parsellenmiş sivil iktidarın denetimi dışındaki savunma sanayine bu küçük aile şirketinin girişi o kadar hoş karşılanmaz. Sözleşme ancak bir yıl sonra imzalanabilir.

Sözleşmeyi beklerken ise Bayraktar ailesi boş durmaz.

"Aylarca askeri üslerde yatıp kalkarlar, kamujlaj giyerler, terör riskli bölgelerde çalışırlar"

O sırada 2. Ordu Komutanı olan Hasan Iğsız’ın davetiyle Şırnak bölgesindeki askeri birliklerde Bayraktar Mini İHA Sistemi’ni test etmeye ve Şırnak’taki tugay içindeki kurdukları atölyede Malazgirt adlı yeni helikopter İHA’nın çalışmalarına başlarlar.

Bu çalışmalara o sırada MIT’te master yapan Selçuk Bayraktar ve lisansını ODTÜ Endüstri Mühendisliği ve masterını Colombia Üniversitesi’bde yapmış Haluk Bayraktar da katılır.

Aylarca askeri üslerde yatıp kalkarlar, kamujlaj giyerler, terör riskli bölgelerde çalışırlar.

“Selçuk Bayraktar, iki gece hiç uyumaz ve Tol Gazi’nin şifresini kırar”

2007 yılında ilk Mini İHA TSK’ya teslim edilir. Böylece Bayraktar, TSK envanterine giren ilk milli insansız hava aracı olur. Bundan sonra da Bayraktar kardeşler eğitimler ve helikopter İHA Malazgirt testleri için aylarca doğudaki askeri üslerde çalışırlar. Tabii bu sırada pek çok subayla tanışırlar. Onlardan biri olan Şırnak Akçay’daki 6. Motorlu Piyade Tugayı’nda tanıştıkları Yarbay Melih Gülova, 2007 yılında uzaktan kumandalı bir PKK bombalı düzeneğinin patlatılması sonucu şehit olur.10 kilometre uzaktan tetiklenebilen, daha önce pek çok saldırıda kullanılmış, PKK’nın seri üretime geçtiği cihaz şifrelidir.

Bundan bir yıl önceki bir saldırıda da ele geçirilmiştir ama şifre çözülememiştir. İHA eğitimleri için askeri karargâhta olan Selçuk Bayraktar, iki gece hiç uyumaz ve Tol Gazi’nin şifresini kırar

"İHA çalışmalarını ilk olarak 2009 yılının ağustos ayında o hastane odasında Başbakan’a anlatırlar"

2009 Mayıs ayında teslim edilen TSK envanterine girmiş ilk helikopter İHA’lar Malazgirtlerin ise yazılımın da hata olduğu gibi bir gerekçeyle uçuşları durdurulur ve yıllarca askeri üslerde hazırlanan ve denenen Malazgirt İHA’lar, Baykar’ın “ne olursa olsun uçurun, bir sorun olursa bilabedel karşılayacağız” tekliflerine rağmen hangara kaldırılır.

Bu engellemeler üzerine 2003 yılından bu yana İkitelli’deki atölyede yaşayan, projeleri finanse etmek için bir evini satan Özdemir Bayraktar’ın aortu patlar ve hastaneye kaldırılır.

Hastaneye ziyarete Başbakan Erdoğan da gelir.

Yoğun bakımdan çıktıktan sonra karşısında Erdoğan’ı gören Özdemir Bayraktar’ın yıllar sonra ilk kez karşılaştığı Başbakan’a ilk sözü: “Çocuklar sana İHA-SİHA anlatsın, onları bir dinle” olur.

Bayraktar kardeşler AK Parti iktidar yıllarında altı yıldır sürdürdükleri İHA çalışmalarını ilk olarak 2009 yılının ağustos ayında o hastane odasında Başbakan’a anlatırlar.

Nihayet Eylül 2009’da askeri ve sivil yetkililerin huzurunda Sinop’ta test uçuşları başlar.

İlk İHA, istenilen yüksekliğe daha hızlı çıkması için ısrar edilince firma personelinin teknik hatası sonucu düşer.

Bunun üzerine o sırada askerliğini Jandarma çavuş olarak yapan Haluk Bayraktar izin alarak Sinop’a gelir.

Sinop Havalimanı’nda 8 saat süren son uçuşta Bayraktar TB-1 gece karanlığında başarıyla otomatik olarak indirilir. Şartnamedeki bütün koşullar yerine getirilmiştir.

Fakat, Bayraktar IHA’nın inişi sırasında bir olay yaşanır.

HERON pilotu olarak çalışan gözlemci bir subay “uçağın otomatik indiğine inanmıyorum” diyerek tutanağa otomatik inişin geçmesini engeller. Buna itiraz eden Baykar Makine Genel Müdürü olan Haluk Bayraktar’a ise “çavuş” olduğunu hatırlatır.

Yaşanan sözlü tartışma askeri savcılığa suç duyurusuna kadar varır.

Selçuk Bayraktar’ın damadı olmasından iki yıl önce 2014 Ağustos’unda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir mitingde ilk kez Bayraktar ailesinden bahseder:

“Bakın önceki gün İstanbul’da bir kardeşimiz, Edirne Keşan’da Türki-ye’de üretilen bir insansız hava aracıyla 24 saat 34d akika havada kalarak bir rekor kırdı. Adı Bayraktar. Türkiye’de üretiliyor. Baba, evlatlar hep beraber, ailece bunu yaptılar.”

2015 yılında ise devletten böyle bir talep gelmemesine rağmen Bayraktar yine kendi imkanları ve Roketsan ile yaptığı işbirliğiyle TB-2’yi silahlandırır. Böylece ortaya birkaç yıl sonra ihracat rekoru kıracak Türkiye’nin ilk yerli SİHA Bayraktar TB-2 çıkar.

"Kendi kaynakları, insan gücü ve bilgi birikimiyle, kendi sektöründe fark yaratarak ve devletin engellemelerine rağmen büyümüş bir şirket Baykar"

Hikâye çok açık. Kendi kaynakları, insan gücü ve bilgi birikimiyle, kendi sektöründe fark yaratarak ve devletin engellemelerine rağmen büyümüş bir şirket Baykar. Ve dünyadaki müşterileri de diğer rakip markaları değil, Bayraktar’ı sahibi Erdoğan’ın damadı olduğu için tercih etmiyor.Ya da New Yorker, WSJ bu yüzden övmüyor, savunma uzmanları bu teknolojinin savaşın doğasını değiştirdiğini Selçuk Bayraktar damat olduğu için söylemiyor. İktidarın siyaseten bunu kullanması, bunun bir başarı hikayesi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

"Haklı ve bedeli ağır olmuş nepotizm tecrübesi eleştirileri içinden Baykar’ı değerlendirmek hakkaniyetli değil"

Yani mevcut iktidara karşı öfke ve güvensizlik, haklı ve bedeli ağır olmuş nepotizm tecrübesi eleştirileri içinden Baykar’ı değerlendirmek hakkaniyetli değil. Bir savaş makinesinin bu kadar övülmesinden rahatsız olanların eleştirileri haklı olabilir. Ya da bir savunma şirketinin etrafında milliyetçi, devletçi bir dokunulmazlık zırhı örülmesi de eleştirilebilir. Bayraktarların kendilerine yönelik eleştirilere cevap verirken fazla komplocu ve öfkeli oldukları eleştirileri de haklı. Ama kendilerine yönelik bir eleştiri olmadıkça hiçbir siyasi tartışmaya girmedikleri, pozisyon almadıklarının da hakkı teslim edilmeli. Ehliyet ve liyakat vurgusu yapan siyasetçilerin, ehliyet ve liyakat örneği olan bir başarı hikayesini eleştirirken, özellikle bu başarı hikayesinin devletin desteğiyle değil, yıllarca kösteğiyle bu hale gelmiş olduğunu unutmamaları gerekir.

"Cumhurbaşkanı’nın damadının önünde isteseydi daha rahat para kazanabileceği başka sektörlerin kapıları da sonuna kadar açıktı"

Ne de olsa karşımızda 2003 yılında da 2023 yılında da hala ve sadece IHA ve SİHA yapan bir şirket var. Halbuki Cumhurbaşkanı’nın damadının önünde isteseydi daha rahat para kazanabileceği başka sektörlerin kapıları da sonuna kadar açıktı. Ama Bayraktar ailesi ısrarla sadece hangarlarında uçak yapmak istiyor."