Yıldıray Oğur: Bir zamanlar 'Tayyip' manşetleri atan bir medya vardı

Yıldıray Oğur: Bir zamanlar 'Tayyip' manşetleri atan bir medya vardı

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, AKP'nin kurulduğu dönemden sonra medyada, “Ampül aydınlatmadı. Tayyip, amblemi ampul olan partisini kurdu. Ardından tvlerin haber bültenlerine çıktı. Ancak yanıt bekleyen soruları yine es geçti" şeklinde yer aldığını hatırlatarak, " Bir zamanlar 'Tayyip' manşetleri atan bir medya vardı" dedi.

"Türkiye’nin ana akım medyasının AK Parti ve Tayyip Erdoğan hakkındaki yayınları yıllarca bu çizgide devam etti" diyen Oğur,  "Pek çoğu yıllarca Erdoğan’dan “Tayyip” diye bahsettiler. En çok izlenen kanallar, en çok satılan gazeteler hep karşılarında oldu. Sadece karşılarında değil, düşmanlık da ettiler. Siyaseten yasaklanmalarını, partilerinin kapatılmasını, muhtıra yemelerini desteklediler" diye yazdı. 

Oğur, "Medyanın bu adaletsiz saldırıları, tarafgirliği, saygısız dili hep ters tepti. Seçmenlerin gözünde, bu açık adaletsizlik ve bir kişiye ve partiye bu aşırı yüklenme hali karşı tepkiye, daha fazla sahip çıkma motivasyonuna dönüştü. Ve AK Parti iktidarı yıllarca seçimleri ana akım medyaya rağmen kazandı. Hatta AK Parti seçim kampanyalarında “medyaya rağmen” teması hep önemli bir yer tuttu. Medya patronlarıyla miting meydanlarında kavgalar edildi" ifadesni kullandı. 

Oğur, "Geçmişi hatırlayamayanlar, şu ana kadar seçim kampanyasında medya üzerinden üretilen en popüler tartışmanın (Devam-Tamam tartışması) kontrol edilen onca gazeteden ve televizyondan değil, üç tweetten çıktığını herhalde fark etmişlerdir" diye yazdı. 

Oğur şöyle devam etti: 

"Siz ana akım medyasını farklı seslerle kapatırsanız, o sesler kendilerine gidecek başka mecralar bulurlar. Çünkü medya boşluk kabul etmez.

Böyle bir seçim sürecinde Türkiye’de yayın yapan televizyonların sayıları sadece altı olan cumhurbaşkanı adaylarını (biri hapiste beş aday) canlı yayınlara çıkarıp sorguya çekmekten daha iyi hangi işi olabilir?

Haydi diyelim, özel kanallar ve gazeteler itibarlarını düşünmeyip, kaba bir propagandaya teslim olmuş durumlar. Ama altı aday arasında ülkenin beş yılını emanet edileceği cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken, herkesin vergileriyle dönen devlet televizyonu aynı doğrultuda gidemez.

Herkesin televizyonu olan TRT’nin, 24 Haziran’a kadar vatandaşların ülkenin geniş yetkilerle teslim edileceği cumhurbaşkanı adaylarını yakından tanımasına yardımcı olmak gibi kamusal görevi var."