Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, yürürlüğe giren yeni infaz düzenlemesini bugünkü köşesinde değerlendirdi. Oğur, "Gazetecileri ölümle tehdit eden organize suç örgütü liderleri affedildi ama gazeteciler affedilmedi. Kurşun atanlar affedildi, tweet atanlar affedilmedi.Banka soyanlar affedildi ama malum bankaya henüz resmen açıkken para yatıranlar affedilmedi. Hep söylendiğinin aksine devlet, kendisine karşı suç işlediği iddia edilenleri affetmedi, vatandaşlara karşı suç işleyenleri affetti." düşüncesini dile getirdi.
Oğur, "Adaletin sesinin güçlü çıkamadığı sorusunun cevabı iktidarın değil, muhalefetin performansıyla ilgili. İnfaz yasası Meclis’te görüşülürken yaşanan iki olay, adalet konusunda muhalefetin neden güven veremediğini de ortaya koydu. İki olayın kahramanlarından biri radikal fikirleri olan bir İslami cemaatin lideri, diğeri barda ofansif mizah yapan bir stand-upçıydı." ifadesini kullandı.
Oğur yazısında, "Herkes için ifade ve örgütlenme özgürlüğü isteyemeyen muhalifler, en azından tutuklanmada eşitliğe razı olmuş gözüküyorlar. Ellerinde güç yokken bile hoşlanmadıkları fikirlere karşı devletin gücünü, kolluğu sopa olarak kullanma arzuları, iktidardan farklarının bir imkan meselesi olduğunu gösteriyor. Toplum da bu mesajı alıyor. Ve ortada herkesin mutluluğu ve özgürlüğü için verilen bir adalet, hukuk, demokrasi, hürriyet mücadelesi değil, gücü ele geçirme, iktidarı elde etme mücadelesi olduğunu, bu mücadelenin kuralsız, vahşi olduğunu, iktidarı ele geçiren grubun karşı görüşe hayat hakkı tanımayacağını anlıyor." görüşünü savundu.
Oğur, "O yüzden de sonucun değişmeyeceği bu kavgada kendisine daha yakın hissettiği tutarsızlığın, adaletsizliğin yanında durmaktan çekinmiyor. İnfaz yasasında siyasi tutukluların dahil olmamasını eleştirirken ODA TV yazarlarının adını verip Ahmet Altan’ı, Demirtaş’ı, Kavala’yı örnek veremeyenlerin, herkesin terörist diye suçlanmasına itiraz ederken, sevmedikleri bir İslamcı cemaatin liderine terörist diyebilenlerin, attıkları tweetler yüzünden cumhurbaşkanına hakaretten insanların tutuklanmasına karşı çıkarken, Atatürk’e hakaretten stand-upçıların tutuklanmasına destek verenlerin iktidarı eleştirmeye ne kadar hakkı olabilir? Yani mesele sadece sesini duyurma imkanı bulamamak, iktidarın çok güçlü olması değil, muhalefetin samimi bir ortak gelecek tasavvuru ortaya koyamaması, toplumdaki adalet taleplerini taşıyamaması meselesi de. Samimi olmayan bir sesin duyulmaması da herhalde şaşırtıcı değil. Adaletin sesinin gür çıkması için önce bu sesin sahiplerinin adil olması gerekiyor..." yorumunu yaptı.
Yazının devamı için tıklayın