Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Yıldırım, partisinin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın değişen Atatürk söylemine ilişkin olarak, "Bre ahmaklar, AK Parti Atatürkçülüğünü kimseye kanıtlamak zorunda değildir" dedi. "Atatürk toplumun ortak değeridir" diyen Başbakan, "Atatürkçülük laf etmek değil taş üstüne taş koymaktır" ifadesini kullandı.
Yıldırım, "Atatürk söylemlerine çelenk tutarak toplumu ayrıştırmayı hedefliyorlar" diyerek Atatürk ile ilgili şöyle konuştu:
"Bazı yayın organlarına bakarsanız akıl almaz ifadeler var. Bre ahmaklar, AK Parti kurulduğu günden beri Anıtkabir'e gidiyor, 10 Kasım törenlerine de katılıyor. AK Parti'nin kurumsal anlamda da, AK Parti mensuplarından da hiç kimseye parti mensuplarımız Atatürkçülüğünü kanıtlama gibi bir ihtiyacı yoktur. Ellerinde bunların sanki Atatürkçülük dedektörleri varmış gibi ortalıkta gezinen siyaset hafiyeleri, sosyolojik bir çatlak oluşturmayı, milleti gaza getirmeyi hedefliyorlar. Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği nokta budur. Atatürk hiçbir partinin veya kuruluşun tekelinde değildir."
Yıldırım'ın partisinin grup toplantısında şu ifadeleri kullandı:
Deprem bölgesine ilk ulaşan ekipler bizim ekiplerimiz olmuştur. Gereken her türlü desteği sağlamak üzere deprem bölgesine ekiplerimiz ulaşmıştır. Kış mevsiminin yaklaşması da dikkate alanırak 3 bin çadır, 3 bin ısıtıcı depremzedelere dağıtılmıştır. Bu vesileyle dost ve kardeş Irak ve İran halkının acılarını paylaşıyoruz. Ayrıca dün Antalya'da yoğun bir yağış ve fırtına meydana geldi. Ekiplerimiz hemen müdahale etti. Antalya halkına geçmiş olsun diyoruz. En büyük tesellimiz can kaybının olmaması.
ABD Başkan Yardımcısı Pence ile toplantı gerçekleştirdik. Ülkemizin hassas olduğu konuları konuştuk. Beklentilerimizi açık ve samimi bir şekilde aktarma fırsatı bulduk. FETÖ elebaşının iadesi telebimizi yineledik. 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlularının yargılanması konusunun hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha altını çizerek ifade ettik. Somut adım atılmasını beklediğimizi kararlılıkla kendisine anlattık. Bize delil diyenlerin 11 Eylül hadisesinden sonra 'Amerika saldırı altındadır, bunun başı da Usama Bin Ladin'dir' dediniz. Biz de delil sormadık. 15 Temmuz'un faili olduğunu sağır sultanın bildiği Feto'nun iadesi için ne delili soruyorsunuz. Ayrıca YPG ile ortaklığın geldiği noktayı da bir kez daha gözler önüne serdik.
Suriye ve Irak'taki gelişmeler, Kuzey Irak'ta yapılan gayrimeşru referandum gibi konuları da değerlendirme fırsatı bulduk. Haklarında adli süreç devam eden ABD'de tutuklu bulunan vatandaşlarımızın durumunu da gündeme getirdik. Müttefikimiz olarak gördüğümüz Amerika ile olumlu gündem üzerinden yol almayı arzu ediyoruz. İlişkilerin normal seviyeye dönmesi beklentimizdir. Buradan Musevi toplum temsilcileri, finans kuruluşları, iş adamları ile yatırımcılar ve ekonomi çevreleri ile bir dizi görüşmeler gerçekleştirdik. Arakan ve Suriye'de yaşananların ve buradaki mülteci krizine bir çözüm bulunması için uluslararası çabanın daha da geliştirilmesi gerektiğini BM'nin daha etkin ve aktif rol alması icap ettiğini ifade ettik.
ABD ziyaretimiz sırasında 10 Kasım'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü münasebetiyle bir anma toplantısı gerçekleştirdik. Burada şaşkınlıkla takip ettik ki, birileri tüm Türkiye'nin ortak değeri olan Atatürk'ü hala tekellerinde görmeye devam ediyor. Bazı medya çevreleri de toplumda bir ayrışmayı körüklemeye çalışıyor. Akıl almaz ifadeler var. AK Parti Anıtkabir'de, AK Partililer Anıtkabir'de. Bre ahmaklar, AK Parti kurulduğu günden beri Anıtkabir'e gidiyor, 10 Kasım törenlerine de katılıyor. AK Parti'nin hiç kimseye Atatürkçülüğünü kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Atatürk hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşun tekelinde değildir. Atatürkçülük lafla olmaz.
Büyük eserleri milletin hizmetine sunarsan Türkiye'nin milli savunma sanayisini yerli ve milli hale getirirsen, tankını, topunu, tüfeğini, uçağını, İHA'sını, SİHA'sını üretirsen, dünyanın en büyük havalimanını yaparsan, Atatürkçülük budur. Türkiye için eser üretmektir. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin ortak değeridir. Toplumu bu konu üzerinden ayrıştırmak Atatürkçülük değildir, vatanseverlik hiç değildir. Türkiye, kökleri bir saksıda yeşermiş cılız bir ülke değil. Türkiye, güçlü köklerini kadim medeniyetin toprağına salmış koca bir çınardır. Fatih Sultan Mehmet ne kadar bizimse, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de o kadar bizimdir. Laiklik, din ve devlet işlerini düzenleyen önemli bir alandır. Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an-ı Kerim yazdıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü dindar insanlardan soyutlamak isteyenlerin çabaları da nafiledir.
Irak'taki yaşadışı referandum sonrası neler olduğunu biliyorsunuz. Türkiye'nin uyarılarının ne kadar da önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmış, Kuzey Irak'ın oldubitti macerası görüşmüştür. Siyasi dalgalanmalar ve Suudi Arabistan özelinde gelişmeler de dikkat çekicidir. Gelişmelerin yeni bir siyasi krize yol açmamasını, bütün tarafların bu yönde tutum sergilemelerini, bölgemizde yeni bir sorun alanı olmamasını ümit ediyoruz. Arzumuz ve gayretimiz, bölgemizde, Körfez ülkeleri arasında huzurun, barışın sürekli olmasıdır.
Yanıbaşımızda 15. yılına giren Irak, 7. yılına giren Suriye meselesinde de etkin çaba gösteriyoruz. Dün Cumhurbaşkanımız, sayın Putin ile bir araya geldi. İkili ve bölgesel konular ele alındı. Burada Astana sürecinden Cenevre sürecine geçiş ve buradaki kalıcı barış süreci, Suriye'deki toprak bütünlüğü konularında kapsamlı görüşmeler yapıldı. Amacımız ve hedefimiz bölgede acıların son bulması ve milyonlarca göçmenin tekrar yurtlarına dönmeleridir.
Kuzey Kıbrıs'ta erken seçim kararı alındı. Buradan bu kararın Kuzey Kıbrıs ve orada yaşayan kardeşlerimiz için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Rakka'da DEAŞ'lıları temizlemek yerine Rakka'daki DEAŞ'lıları silahları ile birlikte çıkmaları için destek olmuşlar. 50 tırın da 10 tanesi her türlü ağır silahlarla yüklü vaziyette, konvoy oluşturarak Rakka'nın kuzeyinden DEAŞ terör örgütü üyelerini çıkarmışlar. Biz ne dedik Amerika'ya, bir terör örgütü ile başka bir terör örgütünü yok etmek için mücadele devletlerin yapacağı bir iş değildir. Oradan çıkan silahları ile serbest bırakılan DEAŞ mensupları, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa, Amerika, dünyanın her tarafından kim bilir yeni, masum insanların katline sebep olacaklar. Bunların çarpışmadan anladıkları, bela benim başımdan gitsin de nereye giderse gitsin. Terör örgütlerine karşı devletlerin işbirliği önemlidir.
DEAŞ'lılar silahları ile gittiler, YPG, PKK yerleşti. Bu mu akıllı politikanız. Bu mu stratejik işbirliği. Türkiye bir kez daha haklı çıktı. Bizim amacımız haklı çıkmak değil, bölgeyi bu terör belasından kurtarmak. Ne zaman DEAŞ teröristleri gelecek ve eylem yapacak. Şimdi orada kıstırdığınız terör örgütlerini bıraktınız, tek tek bulup dünyanın değişik yerlerinde etkisiz hale getireceğiz. Bütün bunların bedelini bölgedeki insanlar ödüyor. Türkiye ödüyor. Türkiye'nin Suriye'ye 911 kilometre sınırı var.
Darbe girişiminden sonra değerlendirme kuruluşları, sözleşmiş gibi Türkiye'nin notunu düşürdüler. Türkiye ekonomisi güçlüdür. İş alemimiz, 80 milyon vatandaşımız rahat olsun. Şimdi 2018 kaos, ekonomik kriz senaryosunu devreye sokmaya çalışıyorlar. Nasıl 2017'de oyunu bozduk, büyüme rekoru kırdıysak, 2018 için de tedbirleri alıyoruz, büyümeye devam edeceğiz. Hedefimiz 2018'de enflasyon ile mücadele.
AK Parti, Türkiye'nin geleceği olmaya, ekonomiden siyasete, uluslararası ilişkilerden toplumsal barışa her alanda etkin çalışmalarını sürdürmeye kararlıdır.
Bazı belediye başkanlıklarımızda nöbet değişimi oldu. Yaptıkları güzel işlerden dolayı görevi bırakan başkanlarımıza teşekkür ediyoruz. Yeni görev alan başkanlarımıza da başarılar diliyoruz. Bu dava milletin sinesinde anlam bulmuş bir davadır. Yüreği Türkiye için çarpanların duları ile bugünlere gelmiştir. Bu dava Anadolu insanlarının emeği ile inşa olmuştur. AK Parti devam eden kongre süreçleri ile kendini yenilemeyi de sürdürüyor.