Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, "F.Bahçe’ye karşı bu süreci kim yürütüyor bilmem ama bu bir şike ve Aziz Yıldırım davası değildir. Bu 105 yıllık bir çınarı devirme girişimidir. Buradan çıktığım zaman bu 105 yıllık çınara bu iftiraları atanlara, adaletin önünde teker teker davalar açıp özür dileteceğim” diye konuştu.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, 10 Temmuz 2011’den beri tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi’nde, büyük kongre öncesinde Hürriyet gazetesinden Metehan Demir'in sorularını yanıtladı. Yıldırım, uzun süre tartışılacak şu açıklamalarda bulundu:
“Cezaevinde beni daha ne kadar tutacaklarını bilmiyorum. Ama vicdanı olan herkes benim suçsuz olduğumu biliyor. Önemli de değil ancak bir gün çıkarsam ilk işim Topuk Yaylası’na gitmek olacak. Orayı çok özledim. Kimseye kırgın değilim, ama kızgın olduklarım var. Savcılara kızgınım. Benim kongre üyesi yaptığım savcılar, Türkiye’nin en güzide kulüplerinden F.Bahçe camiasını haksız yere şikeyle suçluyorlar. Ama hala F.Bahçe’nin üyesi olmaya devam ediyorlar. Eğer sen ‘takım şikeci’ diyorsan neden üyelikten istifa etmiyorsun?
F.Bahçe’ye karşı bu süreci kim yürütüyor bilmem ama bu bir şike davası değildir. Bu 105 yıllık bir çınarı devirme girişimidir. Bu iş Aziz Yıldırım davası değildir. F.Bahçe’yi bitirme, yok etme davasıdır. Suçumuz varsa bu kulübün adını zedelememek adına ölene kadar kalalım. Ama hapishanede bir tek biz kaldık. Yani şikeyi tek başımıza yapmışız gibi, ne hakem, ne futbolcu ne de başka kulüp yöneticisi suçlu kaldı. Emniyet zamanında açıklama yaptı. ‘19 maçta şike var’ diye. Sonraki raporlarda bu rakam 13’e düştü. Bana haksız yere iftira atıp, suçlamalarda bulunuyorlar. Bir Allah’ın kulu çıkıp, ‘Ya kardeşim sen 19 diyordun maç sayısı 13’e düştü. Nedir bu’ diye hesap sormuyor. Ama biz hala delilsiz, mesnetsiz içeride tutuluyoruz.
Buradan çıktığım zaman bu 105 yıllık çınara bu iftiraları atanlara, adaletin önünde teker teker davalar açıp özür dileteceğim. Herkes F.Bahçe için tek vücut oldu. Haftasonu kongre var. Önemli bir konuşma hazırlıyorum. Bu süreç bu takımı bir efsane haline getirdi. Nihat Özdemir’e yönetimden ayrılmamasını defalarca söyledim, hala söylüyorum ‘Ben yokken kulübun başında kal ortalığı çek çevir’ dedim. Ben Başbakan’a da söylemiştim. Bu süreç olmasaydı görevi bırakacaktım. Ama şimdi bırakmanın zamanı değil. Yönetimde arkadaşların gitmek isteyenler haricinde hepsini tuttum.
F.Bahçe ile cemaat arasında kavga olduğunu söylüyorlar. Ben bu işlere karışmam. Ama cemaat kendini rahatlatmak istiyorsa F.Bahçe ile ilgili iyi niyetini ortaya koyan açıklamalar yapmalıdır. İki de bir şike davasını kastedip, ‘Türkiye’nin bağırsakları temizleniyor’ diye yazıyorlar. Ben kimin F.Bahçe ile ilgili nasıl bir niyeti olduğunu görmek istiyorum.
Süper Final’de polis, Şükrü Saracoğlu’nda taraftarı tahrik etmese bu olaylar yaşanmazdı. TFF’nin de çok tarafsız olduğuna inanmıyorum. Benimle ilgili kararı oy çokluğuyla almışlar. Bununla ilgili oy çokluğu değil oybirliği olur. İlgili ne gibi bir tereddüt var kafalarında anlayamadım.
Bana Metris cezaevinde çok iyi bakıyorlar. Kurallar, kanunlar neyse o sınırlar içinde dostça ve samimiyetle ilişkilerimiz sürdürüyoruz. Fenerbahçe Yönetimimdeki Ünal Uzun kardeşim de sağolsun her gün bizim yanımızda elimiz ayağımız oldu, nefes aldırdı.
Burada televizyon falan seyretmiyorum. Türkiye’nin dört bir yanından dostlarımızdan gelen mesajlar mektuplar bana yeter. Kitap okuyorum. Tasavvuftan Mesnevi’ye, Osmanlı tarihine kadar siyasi biyograflere dek bu süreçte çok kitap okudum.