Ece Göksedef
Cumhur İttifakı'nın AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, yarın rakibi Ekrem İmamoğlu ile birlikte katılacağı ortak canlı yayın için hiçbir özel çalışması olmadığını söyledi. Yıldırım, "Ben çalışmamı 16 yıldır yapıyorum" dedi.
BBC Türkçe bir gün boyunca Binali Yıldırım'ın Sancaktepe ilçesindeki seçim çalışmalarını izledi.
31 Mart'taki yerel seçimde oyların yarıya yakınını Cumhur İttifakı'nın aldığı ilçede AKP'li seçmen Yıldırım'dan, yeşil alan ve trafik sorununa çözüm bulunmasını, metronun tamamlanmasını talep ediyor.
Binali Yıldırım ise halktan "sandıkları korumalarını" istedi.
Sancaktepe'deki seçim çalışmalarının ardından BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Yıldırım, 31 Mart öncesine kıyasla seçim propagandasında değişim olmadığını, ülkede ise beka meselesinin sürdüğünü söyledi.
Yıldırım'ın sorularımıza yanıtları şöyle:
-Seçim çalışmalarınızı takip ediyoruz, insanların ilgisini görüyoruz. İstanbullularla görüşürken sizden en çok talep ettikleri, sorun olarak en fazla dile getirdikleri şey nedir?
İstanbul'la ilgili ön plana çıkan sorunların başında trafik ve ulaşım geliyor. Daha sonra otopark, yeşil alan, altyapı yetersizliği, kentsel depremsel dönüşüm gibi konular öncelikle telaffuz edilen konular. Bunlarla ilgili kapsamlı vaatlerimiz var.
-2004'ten bugüne AKP'li belediyeler tarafından yönetiliyor İstanbul. O zamandan bugüne yapılamayan ne eksik var sizce, sorunların çözülememesinin nedeni nedir?
Şöyle ki; İstanbul büyüyen bir şehir. İstanbul gittikçe her gün büyüyor, büyük şehirlerin de büyüdükçe sorunları da büyüyor. O zaman İstanbul'daki araç miktarı, bugünkü araç miktarının üçte birinden daha azdı. Şimdi refah arttı, herkes özel araç aldı dolayısıyla altyapı yetersiz kaldı.
Londra'yı düşünün, Londra'da sorunlar bitiyor mu? Mesela merkeze girişlerde kısıtlamalar getirildi, paralı giriş yapıldı. Niye? Şehrin trafik sorununu sürdürülebilir şekilde çözebilmek için. Sorunlar hiçbir zaman bitmez, sorunu olmayan ölülerle delilerdir. Yaşayan herkesin sorunu olacak ama sorunu çözecek de bir irade, bir güç olacak.
Biz 1994'te Cumhurbaşkanımız belediye başkanı olduğunda bu şehirde su akmıyordu. Sokakları çamurdan, çukurdan geçilmiyordu. Üstelik hava kirliliği neredeyse yaşamı tehdit eder boyuta gelmişti. Çöp yığınları patlama riskiyle karşı karşıyaydı. Hatta patlamış; insanlar hayatını kaybetmişti. Susuzluktan kolera salgını vardı. Ama bütün bunları bugün konuşmuyoruz, hiç kimse bugün bunları konuşmuyor.
İnsanların ihtiyaçları değişiyor. İnsanlar tabii daha çok yeşil alan istiyor. Yeşil alanı bugün yaparsınız, şehir büyüdü, nüfus arttı. Yarın ihtiyaç var, yarın da yapacaksınız. İnsanlar evlerini değiştirmek istiyor, bunu da altyapıyı ve dönüşümü yaparak bunu da sağlayacaksınız. Dolayısıyla sorunlar zaman içerisinde değişiklik göstermekle beraber mutlaka olacak. Önemli olan bunu çözecek bir iradenin olması.
AK Parti iktidarlarında yerel yönetimler bir başarı öyküsüdür. AK Parti'ye geçtikten sonra belediyelerin öyle temel sorunları kalmamıştır. Daha fazlasını, bu şehrin ihtiyacı olan ne? Ekonomisinin büyütülmesi, milyonlarca gence iş sağlanması, yatırımcıların buraya gelmesinin teşvik edilmesi…İstanbul'un kongre, fuar turizminde, sağlık turizminde çok daha büyük potansiyeli var. Çünkü İstanbul, dünyada sağlık hizmetlerinin en iyi verildiği 5. şehir.
Eğitim turizmi… İstanbul'da 51 faal üniversite var. Bunlarda yabancı öğrencilerin her yıl bilgisi artıyor. Onların gelmesi…
Deniz turizmi, İstanbul için çok önemli, cazip bir turizm alanı. Çünkü İstanbul bir açık hava müzesi. Üç medeniyetin izleri var; Bizans, Osmanlı ve Roma İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti…O bakımdan İstanbul'un birçok dünya şehrine kıyasla çok ciddi avantajları var. Bu avantajları şehrin ekonomisine katma değer olarak dönüştürmek için belediye başkanının şehrin paydaşlarıyla yapacağı çok önemli işler olduğunu düşünüyorum.
-1994'ten bu yana birçok değişim olduğundan bahsettiniz. Bir yandan da dediğiniz gibi çok büyük bir şehir İstanbul. Peki bunlara rağmen bu kadar büyüyen bir şehirde bu kadar fazla sorunun hâlâ sürüyor olmasının sebebi nedir?
Herhalde anlatamadım. Sorun dediğiniz şey; insanlar daha iyisini istiyor. Daha iyisini istemek herkesin hedefidir. Siz, kendi durumunuzu daha iyileştirmek istemez misiniz? Yaşam şartlarınızın, sosyal faaliyetlerinizin daha iyisinin olmasını istersiniz. Bunun arayışı içinde olursunuz. Daha iyi bir iş bulduğunuz zaman işinizi değiştirirsiniz. Şehrin istekleri de, daha iyisini elde etmek için var. Yoksa bunu sorun gibi göstermek yanlış olur. Temel ihtiyaçlarınızı göremiyorsanız sorun vardır. Sorun 1994'te vardı; su akmıyordu musluklardan, sokaklarda çöpten geçilmiyordu, hava kirliliğinden nefes alamıyordunuz. O zaman sorundu, şimdi bu sorunlar yok.
Şimdi sorun nedir? Şehir büyüdü, trafiği arttı. Trafik daha akışkan hale nasıl getirilir? Bunun yolu da toplu ulaşımı yaygınlaştırmak. Metro ağlarını yaygınlaştırmak. 1994'te bu şehirde 40 kilometre metro vardı, şimdi 233 kilometre metro var. Önümüzdeki 5 yıl içinde 518 kilometre metro ağı olacak. O zaman ne olacak? Toplu ulaşımın payı yüzde 48'e çıkacak. Şu anda ne kadar? Yüzde 18. Bakın İstanbul'a niye yapılmadı diyorsunuz. İstanbul'a 10 yılda 4 tane büyük proje yapıldı. 2 köprü, Marmaray ve Avrasya Tüneli. Bunlar dünyada eşi olmayan projeler.
-Yeni mega projeler de var vaatleriniz arasında. Onlar nedir, biraz bahsedebilir misiniz?
Bir kere metro ağını 518 kilometreye çıkaracağız. Avrupa yakasında, Asya tarafında hemen hemen insanlar, İstanbullular, evinden çıkıp her yöne 10 dakika yürüdüğü zaman bir metro istasyonuyla karşılaşacak. Bu çok önemli, iddialı bir taahhüt. Bunu yapacağız.
İkincisi yine boğazın altından, iki köprü arasından üç katlı bir tünel projemiz var. Bu Söğütlüçeşme'den başlayıp Mahmutbey'e kadar giden bir hat.
Bunun dışında yeşil koridorlar projemiz var. İstanbul'un TEM'in üzeri, kuzeyi tamamen kuzey ormanlarıyla kaplı. Yapılaşma ise İstanbul'un arazisinin sadece yüzde 20'sinde var. Ama burada dikey, kuzeyden güneye, yeşilden maviye, denize uzanan dereler var. Bu dereler vaktiyle yapılaşmayla ortadan kaybolmuş. Bu dereleri tekrar açacağız. Etrafına hem taşkın koruma amaçlı hem de yürüyüş yolları, piknik alanları, bisiklet yolları yapacağız. Böylece denizle, maviyle yeşili birbiriyle buluşturup insanların işten arta kalan saatlerinde nefes alacağı mekanlar oluşturacağız.
'O zaman da proje anlattım, şimdi de proje anlatıyorum'
-31 Mart'tan 23 Haziran'a değişen seçim kampanyasını sormak istiyorum. O dönem daha çok bekâ söylemi öne çıkıyordu. O söyleme ne oldu? Şimdi daha çok vaatler ön plana çıkıyor. Bunun sebebi nedir?
Şöyle ki; eğer beni takip ettiyseniz ben kampanya boyunca hep İstanbul'u anlattım. O zaman da proje anlattım, şimdi de proje anlatıyorum. Benim kampanyamda herhangi bir değişiklik yok.
-Partinizin kampanyası o şekildeydi…
Genel politikalar tabii ki her zaman, seçimden seçime değişen şeyler değildir. Türkiye'nin bir terörle mücadele gerçeği göz ardı edilemez. Hem FETÖ'yle hem PKK'yla mücadele ediyoruz. Bu mücadele bekâ mücadelesidir.
(Beka) 23 Haziran seçiminde hiç öne çıkan bir söylem olmadı
Ben en baştan beri İstanbul seçimi diyorum ve İstanbul seçimine yönelik, İstanbullulara ne yapacağız, bunları anlatıyoruz. Ama bu bir ittifaklar mücadelesi. İttifaklar seviyesinde ülke politikaları, dış politika elbette ki konuşulacak. Onlar ayrı bir fasıl.
-Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu seçimde meydanlarda olmayacağına dair haberleri teyit eder misiniz? Ederseniz, sebebi nedir?
Cumhurbaşkanımızın her zaman ülke meseleleri için ne gerekiyorsa onları söyler, söylemesi de gerekir. İstanbul için de cumhurbaşkanımız çok yakından ilgili. Çünkü Cumhurbaşkanımızı bu konuma getiren İstanbul'dur, İstanbul'a özel bir ilgisi ve sevgisi var. O bakımdan cumhurbaşkanı bütün faaliyetlerine, İstanbul'la ilgili olsun, Ankara'yla ilgili olsun, ülke meseleleriyle ilgili olsun, hiç hız kesmeden devam ediyor.
Biliyorsunuz bu seçimlere biz Cumhur İttifakı olarak giriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti'nin ortak adayı olarak giriyorum. MHP Genel Başkanı da bütün teşkilatıyla beraber bu seçimlerde yoğun bir kampanya çalışması yürütüyor.
-Sert giden çekişme arasında eşiniz hanımefendi ile rakibinizin eşi hanımefendi arasında çok hoş mesajlar oldu, aslında bir kadın dayanışması gördük. Siz nasıl görüyorsunuz bunu?
Tabii bu gayet olması gereken bir şey. Sadece kadınlar arasında değil, bütün insanlar arasında hoşgörünün, birbirine tahammülün yaygınlaşması lazım. Biz bir seçime gidiyoruz, bir savaşa gitmiyoruz. O bakımdan biz her zaman birlik, beraberlik, kardeşlik temalarını söyledik bugüne kadar.
Ama karşıdaki CHP adayı birden bire böyle sanki bizim söylemlerimizde hiç böyle bir şey yokmuş gibi, kutuplaşma olduğunu, kutuplaşmanın sona ermesi gerektiğini söyleyiverdi. Böyle ortaya çıktı. Dün bir pankartını gördüm, çok üzüldüm. "Biz çoğunluğuz" diyor. Ne demek çoğunluğuz biz? Asıl kutuplaştırma bu. Çoğunluk varsa bir de azınlık var demektir. Hani beraber olacaktık, kucaklayacaktık bütün toplumu? Bu ayrıştırıcı dil, asla ve asla İstanbul'a fayda sağlamaz.
-Kadınlar için güvenli bir şehir yaratmak üzere bir projeniz var mı?
Tabii. İstanbul her şeye rağmen dünyanın en güvenli şehirlerinden biri. Bunu şunun için söylüyorum: Daha güvenli olması sağlanır mı? Elbet sağlanır. Buna yönelik de projelerimiz var. Bu da vaatlerimiz arasında. İstanbul'un sokakları, geceleri de gündüz gibi ışıl ışıl, pırıl pırıl olacak. Bunu iki türlü yapacağız. Bir aydınlatmayla bir de kamerayla sağlayacağız. Ayrıca mahalle parkları, millet bahçeleri, bilhassa çocukların vakit geçirdikleri yerlerde de güvenlik açısından, anne ve babaların gözlerinin arkada kalmaması için oralara da kameralar yerleştireceğiz.
-Siz de ekonomi ve istihdamdan bahsettiniz. Daha önce 'Belediyeler istihdam sağlama yeri değildir' demiştiniz, bugünkü kampanyanızda bu sözünüz hatırlatılıyor. Bir yanıtınız olur mu buna?
O sözümün arkasındayım. Belediyeye adam doldurmayacağız. Biz şehirde istihdam oluşturacağız. 5 yılda 500 bin istihdam sağlayacak projelerimiz var. Ben ondan bahsediyorum. Yoksa belediyeye memur alacağız, işçi alacağız değil. Bunun içinden çıkamazsınız. Belediyeler bunu kaldırabilecek bir kapasitesi yok. Nihayet görev yapacağınız yerde bütçenizin yüzde 30'u kadar personele ayırabilirsiniz. Onun dışında gittiğiniz zaman yapacağınız işleri, hizmetleri yapamazsınız ve zor durumda kalırsınız. Hemşehrilerinize karşı mahcup olursunuz.
-Son bir sorum olacak. Pazar günü rakibiniz Ekrem İmamoğlu'yla birlikte yayına çıkacaksınız. Özel bir hazırlığınız ya da çalışmanız var mı?
Hiçbir özel çalışmam yok. Ben çalışmamı 16 yıldır yapıyorum.