Sadık Efendi ve kardeşi İbrahim Efendi'nin kurduğu Vefa Bozacısı'nın mirasçıları arasındaki hukuk mücadelesinde Sadık Vefa'nın aynı isimli torunu, İbrahim Vefa'nın torunlarına açtığı davayı kaybetti. Bu kararla birlikte Yusuf Ziya Vefa'nın mirasçıları Vefa Bozacısı'nın isim hakkını kullanabilecekler.
NTV’de yer alan habere göre, Yusuf Ziya Vefa'nın mirasçılarının vekili Avukat Hikmet Ozan Ögüt, yaptığı açıklamada, “Müvekkillerime karşı yıllardır süren, 'dava açarak yıldırma' girişimi geçmişte olduğu gibi bu defa da sonuçsuz kalmıştır. Mahkemenin verdiği bu isabetli ve hakkaniyetli kararla, kendine has reçetesi olan Vefa Boza ve sirkelerinde tekel oluşması da engellenmiştir" dedi.
Davacı tarafın avukatı İbrahim Ekdial ise "Gerekçeli karar açıklandıktan sonra itiraz hakkımızı kullanacağız. Daha istinaf ve Yargıtay aşamaları var. Dava sonuçlanmadan bir açıklama yapmak sağlıklı değil" dedi. Avukat Ekdial "Müvekkilim şirketin iddia edildiği gibi kimseyi yıldırma gibi bir niyeti yok " diye konuştu.
Arnavut kökenli Sadık, Osmanlı-Rus savaşının ardından, 1876 yılında İstanbul'a geldi. Sadık Efendi, evinde Arnavutluk usulü yoğun kıvamlı boza yapıp önce eşe dosta dağıttı çok beğenilince da satmaya başladı. Kısa süre sonra Vefa'da küçük bir bozacı dükkanı açan Sadık Efendi, Prizren'deki kardeşi İbrahim Efendi'yi de İstanbul'a getirip işlerini büyüttü, ünü kısa sürede İstanbul'a yayıldı.
1918'de Fatih'teki büyük yangından etkilenen iki kardeş, dükkanı kapatıp işten çekilmeyi düşünürken, Hacı Sadık Efendi'nin oğlu İsmail Bey, boza imalatının fabrika üretimine dönüşmesini sağladı. Vefa soyadını alan İsmail Bey, 1933 yılında babası Hacı Sadık Efendi'nin ölümünden sonra işin başına geçti. Amcası Hacı İbrahim Bey, 1940'ta ortaklıktan ayrıldı.
Ancak Hacı İbrahim Vefa'nın oğlu Yusuf Ziya Vefa, 1950 yılında askerden dönüp Aksaray'daki Pertevniyal Lisesi karşısında Vefa Bozacısı adında bir dükkan açınca, iki ailenin ilişkileri koptu.
İsmail Vefa, 1955'te amcasının oğlu Yusuf Ziya Vefa'ya karşı, dükkanına Vefa Bozacısı tabelasını astığı için dava açtı. Vefa Bozacısı ismi için açılan davalar aileler arasında o yıllardan beri devam ediyor. İsmail Vefa 1963 yılında, Yusuf Ziya Vefa ise 1994'te vefat etti; iki kardeşin kurduğu Vefa Bozacısı kavgası bitmedi.
Yıllar süren hukuk sürecinde yeni bir gelişme yaşandı ve Vefa Bozacısı/Boza Sirke Şıra ve Gıda Maddeleri Sanayi Ticaret A.Ş’nin sahibi Sadık Vefa, akrabaları Yusuf Ziya Vefa, varislerinin sahip olduğu Vefa Boza Sirke markasının iptaline ilişkin İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davayı kaybetti. Böylece Yusuf Ziya Vefa'nın mirasçılarının Vefa Bozacısı adını kullanmalarının önünde engel kalmadı.
“Yusuf Ziya Vefa'nın mirasçılarına karşı yıllardır 'dava açarak yıldırma' girişimi olduğunu ve kararla birlikte haksız tekelleşmenin önüne geçildiğini savunan” Avukat Hikmet Ozan Ögüt, sözlerine şöyle devam etti: ,
“Müvekkillerim başta mirastan ve marka sahipliğinden doğan haklar olmak üzere, karşı tarafın tüm haklarına saygılıdır ve hukuka uygun hareket eden hiç kimsenin ticaretini engelleme niyetinde olmayacaktır. Aynı saygı ve iyi niyeti karşı taraftan da beklemek en doğal haklarıdır.”
Davacı tarafın avukatı İbrahim Ekdial ise "Müvekkilim, mülkiyet kanunun tanıdığı hakka dayanarak dava açtı. İddia edildiği gibi husumet duyulan bir durum söz konusu değil. Aksine müvekkilim fikri mülkiyet haklarına saygılıdır. İstinaf ve Yargıtay aşaması sonuçlandıktan sonra konuşmak daha doğru olacaktır" dedi.
Ekdial sözlerine şöyle devam etti:
“1955 yılında açılıp 1961 yılında kesinleşen ilk dava ticari hayatta "Vefa Bozacısı" ibaresini kullanma hakkının müvekkil şirketin olduğunu teyit etmiştir. Bu dava devam ederken Yusuf Ziya Vefa kötü niyetli olarak kendi adının baş harflerini taşıyan (Y.Z.V.) bir marka tescil ettirmiştir. Söz konusu olan bu markanın Sınai Mülkiyet Hakkının verdiği bir hakka dayanılarak iptal davasıdır. Müvekkil şirket bu markanın kullanılmadığı gerekçesi ile iptalini istedi. Müvekkil şirket, Vefa ve Vefa Bozacısı markalarının hak sahibidir ve tescilli bu markaları altında üretim yapmaktadır. Fikri mülkiyet haklarına saygılı bir şirket olarak dava kesinleşmeden hukuki anlamda bir yorum yapmak doğru değildir.”