Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in adı daha önce cumhurbaşkanı adayı olarak gündeme gelmişti. Büyükerşen'in 2019'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için de şimdiden adaylığı konuşuluyor. Büyükerşen, adaylığa talip olmadığını söyledi. Büyükerşen, “Benim düşüncem, içinde bulunduğumuz anayasal koşullar karşısında CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Şu anda aday olmayacağını belirtiyor ancak ileride fikri değişebilir” dedi.
Sözcü'den Saygı Öztürk'ün söyleşisi şöyle:
“Cumburbaşkanı adaylığı tartışmasını erken ve gereksiz buluyorum” diyen Büyükerşen, “Türkiye'de belli makamlara aday arandığı zaman çeşitli isimler ortaya atılır. Bunlar tartışmalarla yıpratılır. Saat 12'ye 5 kala bu konuda karar vericiler hiç beklenmeyen bir ismi ortaya atar. Seçmeni de tercih yapmak durumunda bırakırlar. Erdoğan, AKP'nin genel başkanıdır. Meral Akşener'in adaylığı konuşuluyor, o da parti genel başkanı olacak. Sayın Kılıçdaroğlu da partimizin genel başkanıdır. Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun aday olması gerekmektedir” diye konuştu.
Eskişehir Kitap Fuarı'nı dolaştıktan sonra sorulamızı yanıtlayan Büyükerşen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulmak üzere ‘Mafya Raporu'nu da anlattı. Türkiye'nin yurt içi ve dışında terör örgütleriyle mücadele ederken mafyanın kentlerde güvenliği tehlikeye düşürme eğiliminin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Büyükerşen şunları söyledi: TÜRKİYE'de büyüyen ve gelişen çeteler var. Şehirlerde güvenliği tehlikeye düşürüyorlar. Benim muhatap olduğum saldırının kamuoyunda geniş yankı yaratması halkın da yaşadıkları şehirlerdeki güvenlik konusunda sezgileri ve endişeleri olduğunun bir işareti olarak görülmelidir. AVRUPA Birliği'ne dahil ülkelerde, diğer kalkınmış ülkelerin şehirlerinde gelişen bu tür olaylar ‘Güvenli Şehirler Konsepti' konusunu ön plana çıkardı. Bu bakımdan gerek devletin resmi güçleri, gerek yerel yönetimlerin ‘Güvenli Şehirler' konusunda ortaya çıkan yeni görevleriyle ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı.
Şehirlerde legal görünümlü olmakla birlikte illegal işler yapan çete, örgütler mevcut yasalardaki boşluklardan yararlanıyor. Bunun mutlaka kaldırılması gerekir. Kamunun ihale mevzuatı ve usulü ile Dernekler Kanunu ve Belediyeler Kanunu'nda yeni düzenlemelere ihtiyaç var. İhale rekabete açık olması gerekirken çoğu kez bir kişi katılıyor. Siz bu kişiye ihaleyi verebilirsiniz ya da iptal ederek tekrar ihale açabilirsiniz. Yeniden ihaleye çıkılırsa kendi adamlarına hemen şirket kurdurup ihaleye girmelerini sağlıyorlar. İnanılmaz ama tek kişilik şirketlerin bile kurulduğuna tanık olduk. İhaleyi alan kişi, ikinci kişiye kiraya veriyor, kamuya ödediği kiradan daha yüksek bedel alıyor.
Mevcut yasada sakıncalı kişilerin, sabıkalıların ihaleye girmeleri yasaktı. Buna FETÖ'cüler de eklendi. İhaleye katılan kişinin ByLock kullanıp kullanmadığını, FETÖ'cü olup olmadığını biz nereden bilelim. Bunlarla mücadele edilmesi de bizden isteniyor. Bunun yerine devletin ilgili birimlerinin bize bildirmesi doğru olabilir. İhaleye katılacak olanların ülke zararına çalışmadığına dair ticaret odalarının da sicil tutması gerekir ama ne yazık ki bunlar yapılmıyor.
Kentlerde öyle bir yapı oluştu ki örneğin iyi işleyen bir lokantaya çete mensupları geliyor, haraç istiyor. Eğer verilmezse silahla tarayıp müşterilerinin azalmasına sebep oluyorlar. Bazen bu tür yerlere el koyuyorlar. Kendileri bir iş yeri açınca o bölgede benzer iş kolunda başka yer açtırmıyorlar. çeteleşme yalnız akrabalarla olmuyor. Yaşları dolduğu için yetiştirme yurtlarından alınan ve kendilerine iş verilen çocuklara siyah takım elbise giydirilip, beline de silah takılıp koruma gücü yapıyorlar. Eylemi kendileri yapıyor ama bu çocuklara eylemi üstlendiriyorlar. Bunun yaygın örnekleri var.
Çeteler bulundukları şehirlerde garip isimlerle dernek kuruyor onların adıyla lokaller açılıyor. Buralar kumar merkezleri oluyor. Tombalacılık da bunlardan biri. Halka tombala kartları satılıyor, belirli günlerde çekiliş yapılıyor ancak çekilişlerde küçük paralar katılımcılara verilirken asıl kazancı ise kendi adamlarına sağlıyorlar. Mafya ve organize suç örgütlerinin üzerine mutlaka kararlı bir biçimde gidilmeli. İNŞAATA dayalı bir sistemin Türkiye'de siyasete, güç dağılımına, genel ve yerel siyasete farkında olmadan şekil verme gücüne kavuştuğunu da görüyoruz.