YILMAZ: EKONOMİ YIL SONUNDA KRİZ ÖNCESİ SEVİYEYE ULAŞACAK ANTALYA (A.A)

-YILMAZ: EKONOMİ YIL SONUNDA KRİZ ÖNCESİ SEVİYEYE ULAŞACAK ANTALYA (A.A) - 31.07.2010 - Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yıl sonu itibarıyla Türkiye ekonomisinin kriz öncesi seviyeye ulaşacağını söyledi. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği'nce (AKTOB) Concorde De Luxe Resort'ta düzenlenen ''Türkiye Turizm Ekonomisi ve Para Politikaları'' konulu sohbet toplantısına katılan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan turizm sektörünün sorunlarını tartışmak ve dertlerini dinlemenin Merkez Bankası için de çok önemli olduğunu söyledi. Çok ciddi bir finansman ve ekonomik kriz yaşayan dünya ekonomilerinin, 2009 yılının son çeyreğinden beri bir toparlanma eğilimine girdiğini ifade eden Yılmaz, bu sürecin 2010'un ilk çeyreğinde de devam ettiğini vurguladı. Yılmaz, ''Bununla birlikte son aylarda dünya ekonomilerinin tekrar bir yavaşlama sürecine girdiğine ilişkin bir takım sinyaller alınmaktadır. Satın alma yöneticileri endeksleri, iktisadi faaliyette canlanmaya işaret etmekle birlikte endeksin düşüş eğilimine girmesi önümüzdeki döneme ilişkin belirsizlikleri arttırmıştır'' dedi. Gelişmiş ülkelerde bankacılık sektöründe kırılganlıkların hala devam etmesinin, kredi mekanizmasının etkin bir şekilde işlemesine engel olduğunu belirten Yılmaz, 2008 yılından bu yana hızla artan işsizlik oranlarına dikkati çekti.  Yılmaz, şunları söyledi: ''Ekonomilerdeki gerekli iyileşmeye rağmen işsizlik oranı mevcut yüksek seviyeleri korumakta, hane halkı harcamalarını azaltarak toplam talebi olumsuz yönde etkilemektedir. Toparlanmanın kalıcılığına ilişkin risklerin devam etmesine neden olan bir diğer unsur da olağanüstü parasal ve mali tedbirlerin çıkış stratejilerine dair belirsizliklerin sürmesidir. Özellikle gelişmiş ülkelerde uygulanan gevşek maliye politikalarının sonucu olarak hızla büyüyen bütçe açıkları ve kamu borç stoklarının gelecek yıllarda uzun vadeli faiz oranlarını arttırarak toplam talebi etkileyebilecek olması önemli bir risk unsurudur. Küresel ekonomideki toparlanma sinyallerine rağmen gelişmiş ülkelerin bankacılık sistemiyle ilgili olarak kredi mekanizmasındaki aksaklıklar, yüksek işsizlik oranlarıyla kamu maliyesine ilişkin belirsizlikler yatırımcıların iştahını azaltmaktadır. Nitekim risk göstergelerinde geçen senenin son döneminde belirginleşen iyileşme eğilimi yerini düşük risk iştahına bırakmıştır. Bununla birlikte dünya ekonomilerinde ikinci bir dip yaşanma ihtimalini yüksek görmediğimi de vurgulamak istiyorum.'' Küresel ekonomideki bu risklerin ihracat temelinde Türkiye'yi de etkileyebileceğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: ''AB'nin en büyük ihracat pazarımız olduğu göz önünde bulundurulduğunda, AB ekonomilerinin içinde bulunduğu sorunlar, ülkemiz için de önemli bir risk teşkil etmektedir. Küresel krizin Türkiye'yi etkileyebileceği bir diğer taraf ise beklentilerdir. Öncü göstergelerin son dönemde sınırlı bir düşüş sergilemesi ve tüketici güven endeksinin düşük seviyesi Türkiye ekonomisindeki tırmanmanın yavaş ve kalıcı olacağını göstermektedir.'' -KRİZ ÖNCESİ SEVİYE- Küresel ekonomideki gelişmelerin finans akımları yoluyla Türkiye'yi etkileme ihtimalinin mevcut olduğunu vurgulayan Yılmaz, ''Bizim öngörümüz yıl sonu itibarıyla ekonomimizin kriz öncesi seviyesine ulaşacağıdır'' dedi. Gelişmiş ekonomilerle kıyaslandığında gelişmekte olan ekonomilerde daha belirgin bir canlanma yaşandığına işaret eden Yılmaz, ''Türkiye gerek 2009 yılının dördüncü çeyreğinde gerekse 2010 yılının ilk çeyreğinde yüksek olarak büyüyen ülkeler arasında yer almıştır. Türkiye'nin 2010 yılında da hızla büyüyen ekonomiler arasında yer alması beklenmektedir'' diye konuştu. Son dönemde özellikle Avro bölgesinde bazı ülkelerin borçlanmalarına yönelik endişelerin risk algılamalarında dönemsel bozulmalara yol açtığını dile getiren Yılmaz, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi borç yükü yüksek ülkelerin risk birimlerinde mevcut bütçe açıklarının sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıların artması nedeniyle sert yükselişler gözlemlendiğini söyledi.