Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, adını anmadan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ruhu faşist, söylemi Marksist çevrelerin tekeline mi bırakacağız. CHP gibi amorf bir partinin Atatürk’ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz" ifadesini eleştirdi. "Mübarek anamız Zübeyde Hanım'ın aslında fahişe olduğunu, Selanik'te genelevde çalıştığını, Atatürk'ün piç olduğunu söylediler", "Böceğe Atatürk ismi verdiler" ifadelerini kullanan Özdil, sözlerine "Ve şimdi aniden Atatürkçü oldular iyi mi" diye devam etti.
Yılmaz Özdil'in "Görürseniz şaşmayın… Kalpak da takar bunlar" başlığıyla yayımlanan (11 Kasım 2017) yazısı şöyle:
Atatürk'ün ismini camilerde okutulan hutbelerden çıkardılar. 19 Mayıs törenlerini yasakladılar. 23 Nisan, 29 Ekim törenlerine hastalandım bahanesiyle katılmadılar. 10 Kasım törenlerine seyahatteyim bahanesiyle katılmadılar. Takvimde başka gün kalmamış gibi, bizi sırtımızdan hançerleyen vahabi kralına tam 10 Kasım'da şeref madalyası taktılar. Atatürk'ün kurduğu TBMM'de Vahdettin'i anma töreni düzenlediler. Çankaya Köşkü'nü akıllarınca tarihten sildiler. Atatürk Orman Çiftliği'ni katlettiler. Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasakladılar. Atatürk sevgisini kabahat ilan ettiler, Atatürk anıtına çiçek koyanlara kabahatler kanunundan para cezası kestiler. Otomobiline Atatürk posteri yapıştıranlara trafik cezası kestiler. Atatürkçülere terörist holigan dediler. Atatürk'ün kalpaklı fotoğrafını yasadışı ilan ettiler. Sultanahmet cami koruma derneği'nin internet sitesinde, Atatürk'ün kalpaklı fotoğrafını köpek vücuduna monte ederek yayınladılar. Atatürk ilkelerini ders kitaplarından çıkardılar. Milli eğitim yönetmeliğini değiştirdiler, Atatürk devrimlerine bağlı öğrenci yetiştirme prensibine son verdiler. Okullarda Atatürk rozeti takmayı disiplin suçu haline getirdiler. Atatürk stadyumlarını yıktılar, başka isimler verdiler. Sırf devrim alfabesine karşı çıkmak için Türkçe'ye bile savaş açtılar, Osmanlıcayı zorunlu ders yapmaya kalktılar. Türkçeyle felsefe yapılamaz dediler. Nutuk'u suç delili yaptılar. Valiliklerden, Ziraat Bankası'ndan TC'yi sildiler. Ayyaş dediler. Atatürk döneminde Atatürk Orman Çiftliği'nde çocuklara bira içiriyorlardı dediler. Atatürk döneminde camiler ahır yapıldı dediler. 600 yıllık imparatorluğun reklam arası sona erdi dediler. 90 yıllık enkazı kaldırdık dediler. Sabiha Gökçen'i ırkçı, soykırımcı ilan ettiler. “Yüce Atatürk” pankartı açan futbol takımına tahammül edemediler. Onuncu Yıl Marşı çalanları fırçaladılar, asabımı bozuyor, kapatın dediler. Atatürk'ü çağrıştırıyor diye Vardar Ovası türküsüne bile katlanamadılar. Andımızı yasakladılar. Türk bayrağı demeyelim, Türkiyeli bayrağı diyelim dediler. Türk yok dediler. Türk yok diyeni milletvekili yaptılar. Türkçülük bölücülüktür dediler. Türk Kızılayı'nın Türk'ünü sildiler. Kemalizm'i yerden yere vuran CIA casusu Graham Fuller'ın Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabını yandaş medyada ballandıra ballandıra reklam yaptılar. Atatürk'e dair her şeyi sansürlerken, Atatürk'ü sarhoş, kalpsiz, dinsiz, megaloman gibi gösteren Mustafa belgeselini alkışladılar. Atatürk heykellerine saldırılmasına, yakılmasına gözyumdular. Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi dediler. Ulus devlet Allah'ın belasıdır diyeni akil adam yaptılar. Anıtkabir'i de yıkarız elhamdülillah dediler. Anıtkabir'i ziyaret edenlerin sayısının açıklanmasını yasakladılar. Antropoloji kitabını kameralara uzatıp, bakın raflarda kafatasları var, işte vesika burada, Mustafa Kemal'in imzası var, insani midir dediler. Atatürk'ün canlı ağaç müzesini sattılar. Devlet Nişanı'ndaki Atatürk siluetini sildiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı dediler. İstanbul'un fethini kutlayıp, İstanbul'un kurtuluşunu kutlamadılar. Çanakkale Zaferi'ni Atatürksüz kutladılar. İzmir Marşı'na siyasi dediler, bu marş çalınmasın dediler. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nu destekleme yönetmeliğini ortadan kaldırdılar, Atatürk'le ilgili proje veya yüksek lisans yapanlara fonu kestiler. Selanik'teki Atatürk evinde güya tadilat yaptılar, eşyaları attılar, sanırsın kiralık evdir, bomboş bıraktılar, ziyaretçilerin duygularını yazdığı anı defterini bile yok ettiler. Böceğe Atatürk ismi verdiler. İçimize kanı bozuklar, sütü bozuklar sızdı, 1923'te koskoca 650 yıllık çınara darbe yaptılar, Cumhuriyet kurdular dediler. Devlet televizyonu TRT'de Atatürk'e rüşvetçi dediler. Atatürk döneminde TBMM'de Allah'a küfrediliyordu dediler. 10 Kasım'da saat 9'u 5 geçe kenefe gidin, Mustafa Kemal'in verdiği zararı Yunan yapmazdı, keşke Yunan galip gelseydi diyen, kafasında fesle dolaşan tımarhanelik herifi, Cumhurbaşkanlığı sarayında tarih otoritesi, bilim adamı olarak ağırladılar. İngiliz maşası, vatan haini, ruh hastası Rıza Nur'un “Atatürk eşcinseldi, Çankaya'yı kerhaneye çevirdi, 30 kadınla aynı anda mum söndü yaptı, ilk meclisin milletvekilleri pezevenkti” gibi, meczup iftiralarıyla dolu kitabının editörünü, akil adam yaptılar. Fıkra anlatıyorum ayağıyla Atatürk'e ibne dediler. Afet İnan'a dil uzattılar, Atatürk'ün manevi kızıyla nikahsız birliktelikle yatıp kalktığını söylediler. Mübarek anamız Zübeyde Hanım'ın aslında fahişe olduğunu, Selanik'te genelevde çalıştığını, Atatürk'ün piç olduğunu söylediler. Kimse Atatürk demesin, Türk demesin, orijinali Yunan, Türk'e benzemiyor, keşke Atatürk olmasaydı dediler.
*
Ve şimdi… Aniden Atatürkçü oldular iyi mi.
*
Atatürk bu tür durumlar için tee 1908'de diyor ki… “Büyüklük odur ki, kimseye iltifat etmeyeceksin, kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin, herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır, sen karşı koyuşları yokeden olacaksın, önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır, kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıtasız, hiç telakki ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın, ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere güleceksin.”
*
Gülünç durumdalar. Gülün geçin.