Yılmaz Özdil: FETÖ'cü Trump, üçüncü havalimanımızı kıskanıyor şerefsiz Nazi!

Yılmaz Özdil: FETÖ'cü Trump, üçüncü havalimanımızı kıskanıyor şerefsiz Nazi!

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Donald Trump yönetiminin, ABD'ye yapılan direk uçuşlarda el bagajlarında laptop, ipad ve kamera gibi elektronik eşyaların taşınmasının yasaklamasıyla ilgili olarak "AKP'yle 'aktronot' olacağını zanneden Türkiye, elindeki laptopla yolcu uçağına bile binemez hale geldi. Hakikaten fetocu şu Trump yani. Üçüncü havalimanımızı kıskanıyor şerefsiz Nazi" görüşünü dile getirdi.

Yılmaz Özdil'in "Bence ABD’ye uzay gemimizle gidelim" başlığıyla yayımlanan (23 Mart 2017) yazısı şöyle:

Akp iktidar oldu. Makus talihimizi yendi. Asrın liderimizin 2005'te başkanlık yaptığı savunma sanayi icra komitesinde tarihi kararlar alındı, bütün gazetelerimiz manşetten verdi. Buna göre... 2008'de yüksek irtifa uçağı geliştirecek, 2009'da milli fırlatma sistemiyle roket geliştirecek, 2014'te milli roketle uzaya uydu gönderecek, 2015'te Türk astronotlarını uzaya gönderecek, 2020'de uzay gemisi yapımına başlayacaktık.

*

Akp o kadar ciddiydi ki, 2006 senesinde Türk Dil Kurumu başkanımız ciddi ciddi kafa yordu, Amerikalıların astronot dediğini, Rusların kozmonot dediğini, Çinlilerin taykonot dediğini belirterek, bizim de uzayadamlarımıza “gök‐men” dememiz gerektiğini izah etti.

*

2010 senesine geldiğimizde, yüksek irtifa uçağı, milli fırlatma roketi filan ortada yoktu ama, asrın liderimizin talimatıyla Türk Uzay Kuvvetleri'nin kurulacağı müjdelendi, Türkiye'nin en geç 2020 senesinde milli ve bağımsız uzay gücüne sahip olacağı duyuruldu.

*

2011 senesinde uzay yürüyüşümüzde dev bir adım daha atıldı, asrın liderimizin talimatıyla “Ay'da ve diğer gök cisimlerindeki faaliyetleri düzenleyen anlaşma” imzalandı. Birleşmiş Milletler antlaşmasına göre, Türkiye ay'a inebilecek, isterse Satürn'e bile gidebilecekti, gezegenlerde maden arayabilecek, maazallah kaza olursa, bir başka devletin uzay aracı bizim uzay aracına zarar verirse, hasarı ödeyecekti. “Başka işiniz yok mu birader” diyenlere, asrın liderimiz tane tane izah etmiş, ”uzay faaliyetlerimizin hukuki zemine oturtulması büyük önem arzediyor” demişti. İnanmayanlar, 11 Haziran 2011 tarihli 27961 sayılı birinci mükerrer Resmi Gazete'ye bakabilir, karar numarası 1843.

*

2011 senesinde genel seçim olduğu için uzay faaliyetlerimiz hız kazanmıştı, asrın liderimiz seçim mitinginde “Ankara uzay başkenti olacak” dedi. Binali bey yönetimindeki ulaştırma bakanlığı tarafından geliştirilen projeye “space city” adı verilmişti. Astronotlarımız Türkçe gökmen'di ama, uzay şehrimiz space city'di. NASA'nın daha gelişmiş hali kurulacaktı, o kadar büyük olacaktı ki, adeta 82'nci şehrimiz olacaktı. Space city'de sadece uydu, roket ve uzay gemisi üretilmeyecek, aynı zamanda, astronotlar yetiştirilecek, uzay laboratuvarlarıyla uzayın bilinmeyenleri araştırılacaktı.

Asrın liderimiz “en geç iki sene içinde faaliyete geçmesini planlıyoruz” dedi. * (Ben uzun süredir Ankara'ya gitmedim, yerini bilmiyorum ama, Ankaralılar adresini mutlaka biliyordur, asrın liderimizin hesabına göre, Ankara'da dört senedir uzay şehrimiz var!) *

Gene 2011 senesinde, Türk Hava Kurumu başkanımız “2014'ten itibaren yerli üretim uçaklarımızı semalarımızda göreceğiz, sloganımız var, gelin hep beraber uzayda yeni Türkiye kuralım, arkamızda hükümetimiz var, hayaldi gerçek oldu, en geç 2023'e kadar uzay mekiği yapacağız, ülkemizden uçacağız, gideceğiz, döneceğiz, 2023'ten önce test uçuşlarına başlayacağız” dedi.

*

(Gerçi bu arkadaş kısa süre sonra yolsuzluktan tutuklanıp hapse atıldı ama, o kadar kusur her uzay yolculuğunda olur gari.)

*

2012 senesinde asrın liderimiz pilot montu giydi, burundan pırpırlı yerli malı eğitim uçağı Hürkuş'un kokpitine oturdu, başparmağıyla tamam işareti yaptı, “hamdettim, şükrettim, bugünleri de gördük” dedi, fotoğraflar çekildi, canlı yayınlar yapıldı, tören bitti, uçağı ittire ittire hangara götürdüler. Çünkü uçaktı ama, kaportası uçaktı, uçmuyordu.

*

2013 senesinde ulaştırma bakanımız binali bey, uzayda elektrik üreteceğimizi açıkladı, “2023 hedefimiz uçak yapımı ve uçurtulmasıdır, 2018'de kendi imalatımız olan uyduyu yörüngesine göndereceğiz, 2035'e kadar uzaya güneş panelleri yerleştireceğiz, bunlarla elektrik üretip, enerjiyi radyo frekans dalgalarıyla yeryüzüne ulaştıracağız” dedi. Hemen ardından... Aynı binali bey, bilim ve teknolojiye ne kadar hakim olduğunu gayet bilimsel şekilde anlattı, “sistematik bir şey yok, abur cubur dolduruyorsun, herkes ihtiyacını oradan alıyor ama hiç karışmıyor, bu bilişime fazla kafa yorarsan sıyırırsın, nimetlerinden kullanıp işini göreceksin, kafayı taktın mı o zaman işin kötü, çok fazla hikmetine fazla şey etmemek lazım” dedi.

*

2015'e geldik, stratejik başbakanımız ahmet kiziroğlu “sabrımızı test etmesinler, milli uzay ajansı kuruyoruz, sadece semalarımızda değil, artık uzayda da herkesle rekabet edeceğiz” dedi. 2016'ya geldik, stratejik başbakanımız ahmet kiziroğlu “sabrımızı test etmesinler, uzaydaki milli gücümüze herkes şahit olacak, en geç üç aya kadar milli uzay ajansı kuruyoruz” dedi.

*

Üç ay dolmadan ahmet kiziroğlu'nu uzay boşluğuna gönderdiler, kara deliğe gitti. Uzay gemisinin direksiyonu, hikmetine fazla şey etmediğimiz binali beye verildi.

* Ve, netice kardeşim...... * Akp'yle “aktronot” olacağını zanneden Türkiye, elindeki laptopla yolcu uçağına bile binemez hale geldi!

Hakikaten fetocu şu Trump yani. Üçüncü havalimanımızı kıskanıyor şerefsiz nazi.