Yılmaz Özdil: Nevruz ne Türk ne de Kürt bayramıdır; İran mitolojisidir!

Yılmaz Özdil: Nevruz ne Türk ne de Kürt bayramıdır; İran mitolojisidir!

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Kürtler tarafından Newroz, devlet tarafından da Nevruz olarak dün (21 Mart) kutlanan bayramın, Türkiye’nin bayramı olmadığını, Türklerle ya da Kürtlerle ilgisinin bulunmadığını, İran mitolojisine ait olduğunu iddia etti. Özdil, iddiasına İran’da yaşamış olan Firdevsi’nin 977 ile 1010 yılları arasında yazdığı 60 bin beyitten oluşan Şehname’yi kaynak olarak gösterdi. 

Bayramın Türkiye’de ilk kez 1950’lerde Kuzey Irak’tan okumaya gelen öğrenciler tarafından kutlandığını belirten Özdil, PKK’nın Newroz’u sahiplenmesinin ardından 1991 yılında Kültür Bakanlığı’nın Nevruz Bayramı’nı ilan etmesini “devlet ile PKK arasında sidik yarışına döndü” sözleriyle yorumladı. 

Özdil’in bugün (22 Mart 2016) “Nevruz” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Nevruz…

Türkiye’nin bayramı değildir.

*

İran mitolojisidir.

*

En önemli kaynak, Fars şair Firdevsi’nin İran efsanelerini kaleme döktüğü Şehnamesi’dir. 977 ila 1010 yılları arasında yazıldığı tahmin ediliyor. 60 bin beyitten oluşuyor. Nevruz’la alakalı bölümünde, milattan önce sekizinci yüzyılda hüküm sürdüğü rivayet edilen kral Cemşid’in hikayesi anlatılıyor. Cemşid’in tahta çıktığı gün, Nevruz diye anılıyor, Farsça’da yeni gün manasına geliyor. Cemşid halkına büyük hizmetler yapıyor, ancak, gel zaman git zaman, kendisini tanrıyla kıyaslamaya başlıyor. Tanrı da buna bela olarak Dahhak’ı gönderiyor. Dahhak çok zalim biri… Cemşid’i devirip, yerine geçiyor, halka eziyet etmeye başlıyor. Vücudunda çıkan yaraları tedavi etmek için insanları öldürüyor, insanların beyinlerini merhem gibi yaralarına sürüyor filan… Neticede, evlatları Dahhak tarafından öldürülen demirci Kave, kılıçlar mızraklar yapıyor, evlatlarını kaybeden diğer insanlarla birlikte isyan başlatıyor, Dahhak’ı deviriyor. Dahhak’ın yerine Cemşid’in oğlu Feridun geçiyor. Feridun’un tahta çıkışı, Mihrican bayramı olarak kutlanıyor. Mihrican, güneş takviminde, sonbaharın başlangıcı kabul ediliyor.

*

Yani… Demirci Kave’nin Nevruz’la alakası yoktur. Nevruz’la müjdelenen Cemşid’tir. Kave’nin olsa olsa Mihrican’la alakası vardır. Üstelik, yaşayıp yaşamadığı meçhul olan mitolojik karakter Kave’nin etnik kökeniyle ilgili ne bir bilgi kırıntısı, ne de emare bulunuyor.

*

Aradan bin sene geçiyor… Nevruz ilk defa 1950’lerde Kuzey Irak’ta milli bayram olarak kutlanmaya başlanıyor. Demirci Kave, aniden Kürt oluyor, ismi değiştiriliyor, demirci Kawa haline getiriliyor. Nevruz ise güya Kürtçeleştiriliyor, Newroz’a dönüştürülüyor. Efsanedeki tarih eğiliyor bükülüyor, sonbaharın başlangıcı Mihrican yerine, baharın müjdecisi olan 21 Mart tercih ediliyor.

*

Efsane, komple modifiye ediliyor!

*

Peki, Newroz’un Kuzey Irak icadı olduğunu kim söylüyor? Profesör Martin van Bruinessen söylüyor. Kimdir bu arkadaş? Hollandalı antropologtur. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de saha çalışmaları yapan, Kürt tarihi uzmanıdır, bu konuda dünyanın en yetkin ismi kabul edilir. Her röportajında “Türkiye devleti PKK’yla masaya oturmak zorunda” der. HDP’liler büyük saygı gösterir. Nevruz’un ilk defa Kuzey Irak’ta bayram ilan edildiğini bizzat açıklayan işte bu profesördür. Bugüne kadar aksini iddia eden uzman da yoktur.

*

Sonra?

*

Nevruz bayramı, Türkiye’de ilk defa, 1950’lerde, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye okumaya gelen öğrencilerden öğreniliyor.

*

Bunun böyle olduğunu kim söylüyor? Kürt tarihi üzerine kitapları bulunan, Kürt araştırmacı Naci Kutlay söylüyor. “Ankara’da bir avuç üniversiteli Kürt genciydik, Irak Kürtlerinin Newroz’u görkemli festivallere dönüştürdüğünü duyuyorduk, tıp fakültesinde Iraklı Kürt arkadaşlarımız vardı, yaşadıkları Newroz gösterilerini anlattıklarında biz Türkiye Kürtleri etkilenirdik, 1953 yılında 21 Mart’ta Iraklı öğrenciler öncülük etti, Yenişehir’de üç odalı bir öğrenci evinde toplandık, İranlı ve Suriyeli bir iki arkadaş da vardı, Newroz’u kutladık” diyor. Böyle olmasa, niye böyle desin?

*

Sonra?

*

12 Eylül darbesi oluyor. Diyarbakır cezaevinde insanlık dışı işler, akılalmaz işkenceler yapılıyor. Uludağ Üniversitesi eğitim fakültesini bitiren, PKK’nın kurucularından biri olan 27 yaşındaki Mazlum Doğan, Diyarbakır cezaevinde tutukluyken, 21 Mart 1982’de, cezaevinde yaşananları protesto için intihar ediyor. Kimine göre kendini yakıyor, kimine göre kendini asıyor. PKK bu intiharı derhal propagandaya dönüştürüyor, Mazlum Doğan “çağdaş demirci Kawa” ilan ediliyor. 21 Mart, Mazlum Doğan’ın intihar ettiği gün, Nevruz’la özdeşleştiriliyor.

*

Sonra?

*

13 Mart 1990’da Mardin Savur’da öldürülen bir PKK’lının Nusaybin’deki cenaze töreni bekletiliyor, 21 Mart’ta yapılıyor. Dicle Üniversitesi tıp fakültesi öğrencisi Zekiye Alkan, o gün, Diyarbakır surlarına çıkıyor, kendini yakıyor. PKK propagandası tarafından derhal Nevruz’a bağlanıyor, “dişi Kawa” ilan ediliyor.

*

Sonra?

*

Sayın devletimiz bakıyor ki, bu Nevruz işi PKK malzemesi haline getiriliyor… Nevruz aniden devletleştiriliyor!

*

İlk defa 1991 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından bayram ilan ediliyor, tüm şehirlerdeki kültür müdürlüklerine resmi yazı yollanıyor, 21 Mart tarihi Nevruz Bayramı olarak kutlanacaktır deniliyor. Abdulhaluk Çay’ın 1985’te yazdığı “Nevruz/Türk Ergenekon Bayramı” isimli kitabı esas alınıyor. Hadi bakalım, valilerimiz, garnizon komutanlarımız, bakanlarımız, sanki kırk yıldır yapıyorlarmış gibi, örs üzerinde demir dövüp, ateşten atlamaya başlıyor. Diyanet işleri, Nevruz hutbesi yayınlıyor iyi mi!

*

Giderek tırmanan, tuhaf bir rekabet oluyor… Devletle PKK arasında kültürel bilek güreşinden ziyade, sidik yarışına dönüyor.

*

Asrın liderimiz mesela… Dün yayınladığı Nevruz mesajında “binlerce yıldır büyük bir coşkuyla kutlanan Nevruz, bolluğun, bereketin, bahar mevsiminin müjdecisidir, aziz milletimizin Nevruz Bayramı’nı en içten duygularımla kutlarım” diyor.

*

Madem bu Nevruz Bayramı binlerce yıldır kutlanıyor… Asrın liderimiz gençliğinde ateşten atlarken veya örs üzerinde demir döverken çekilmiş bi tane fotoğrafını gösterebilir mi?

*

Demem o ki…

*

İsteyen örste demir dövsün, isteyen yanan lastikten atlasın ama, kimse kimseyi enayi yerine koymasın kardeşim… Nevruz, Türkiye’nin bayramı değildir.