Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın korumalarının eski başbakanlardan, 'Kıbrıs Fatihi' olarak anılan Bülent Ecevit'in 93 yaşındaki eşi Rahşan Ecevit'i bindiği asansörden indirmeye çalışmasıyla ilgili olarak "Asansör paşası.15 Temmuz'dan beri yaşananlarla yerin dibine girdiğin yetmiyor, bin o asansöre hangi seviyeye istersen oraya in" dedi.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan ise konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“Genelkurmay Başkanımız resepsiyondan çıkarken korumalar orada bulunan iki asansörden birini tutmuşlardır. O anda yandaki diğer asansör de müsait durumda olmasına rağmen, normal bir refleks olarak Rahşan Hanımefendi ve yanındakiler kapısı açık olan asansöre yönelmişlerdir. Koruma personeli kendilerine yandaki asansörün de müsait olduğunu, mümkünse o asansörü kullanmalarını söylemesine rağmen kendileri bunu duymamışlar ve asansöre girmişlerdir. Bunun üzerine koruma personeli, o kişilerin kim olduğunu bilmemesine rağmen, yaşlarına hürmeten hiçbir şey söylemeden onların yanlarına binmiş ve kendilerini yukarı kata çıkarmayı müteakip tekrar asansörü aşağıya indirmiştir. Yaşanan olay bundan ibarettir. Herhangi bir saygısızlık söz konusu olmamıştır"
Yılmaz Özdil'in "Asansör paşası" başlığıyla yayımlanan (18 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Noel arefesi… Lefkoşa. Kumsal mahallesi. Numara 2. Tek katlı, bahçeli ev. Saat 22 suları. Hava ayaz. Boğuk, tok vuruşlar yırtıyor geceyi aniden, trok trok trok… Kalleş basıyor.
*
Mürüvvet hanım lambaları söndürüyor telaşla… Hakan kucağında, uyuyor. Bebe henüz, 10 aylık… Dalıyor çocukların odasına, öbür koluna Kutsi'yi alıyor, dört yaşında, “kalk Murat” diye sesleniyor bi yandan… Gözlerini ovuştura ovuştura kalkıyor Murat, güya en büyükleri o ama, altı yaşında… Eteğinin ucundan tutuyor anasının geceliğini… Dışardan adeta hüzün abajuru gibi sızan sokak lambasının cılız ışığında, hayalet misali, parmaklarının ucuna basa basa banyoya süzülüp, dördü birden küvete giriyor ve koyun koyuna sarılıyorlar, çıt çıkarmadan, duyulmasın diye nefes bile almadan.
*
Korkunç bekleyiş başlıyor.
*
Bir dakika. İki dakika. Üç dakika. Saniyeler, asırlar gibi uzuyor.
*
Önce şangırtı duyuyorlar. Pencere. Kırılıyor. Sonra ayak sesleri… Salondalar. Vahşi haykırışları geliyor. Ve… Tekmeyle açılıyor banyo kapısı. Eokacı üç Rum. Basıyorlar peşpeşe tetiğe. Tarıyorlar. 33 el.
*
(Bu “kanlı noel” gecesi, merhum gazeteci Ömer Sami Coşar tarafından tek kareyle ölümsüzleştirildi. Hafızalarımıza mıh gibi çakılan bu fotoğraf, kanlı noelde yaralanan, kasıklarından boğazına kadar alçıya alınan bir mücahidin sargı bezlerinin arasına saklanarak, Türkiye'ye ulaştırıldı. Bu tek kare fotoğraf, Kıbrıs'ta yaşanan insanlık suçlarını görmezden gelen dünyanın suratına tokat gibi çarptı, Barış Harekatı'na giden sürecin miladı oldu.)
*
Mürüvvet hanımı alnından vurmuşlardı. Yedi yerinden daha. Murat'tan üç kurşun çıktı. Kutsi'den iki.
*
Evin direği, baba, tabip binbaşıydı, o sırada evde değildi. Son üç günde 103 Türk köyü basılmıştı, yakılmıştı, ağır yaralılar vardı. Bu yüzden Gönyeli'ye gitmişti, insan kurtarmaya, göreve.
*
Bir babanın başına gelebilecek en büyük felaketi yaşayan bu tabip binbaşı, evlatlarının cenazelerini kendi elleriyle yıkadı. Minik bedenlerini, santim santim yokladı. Hakan'da kurşun izi bulamadı. Çünkü, 10 aylık bebecik… Vücudunu yavrularına siper etmeye çalışan annesinin altında kalmış, nefessizlikten boğularak can vermişti.
*
Sonra? Rum taburu kurdular oraya. Nizamiyesine şunu yazdılar: “Cesursan, gel al!”
*
Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra bu mübarek memlekete toprak kazandıran tek lider, Karaoğlan… Türk taburu kurdurdu tam oraya. Nizamiyesine de şunu yazdırdı: “Cesurum, geldim aldım!”
*
Ve bugün öğreniyoruz ki… KKTC'nin kuruluş yıldönümü için resepsiyon vermişler, genelkurmay başkanı hulusi beyin korumaları, komutan binecek diyerek, 93 yaşındaki Rahşan Ecevit'in asansöre binmesini engellemeye çalışmışlar. Üstelik… Rahşan Ecevit, özel bölümde KKTC büyükelçisi ve başbakan yardımcısıyla birlikte oturan hulusi beyin masasına davet edilmemiş, başka masaya gönderilmiş.
*
Tabip binbaşının aile fotoğrafına bakarak yazıyorum.
*
Asansör paşası… 15 temmuzdan beri yaşananlarla yerin dibine girdiğin yetmiyor, bin o asansöre hangi seviyeye istersen oraya in.