Mersin İdmanyurdu Kulübü'nden olaylı bir şekilde ayrılmak zorunda kalan teknik direktör Yılmaz Vural, "Böyle bir hainlik olmaz. Bu kadar emeğe saygısızlık olmaz" dedi.
Doğan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan tecrübeli teknik adam, "Göğsümde oluşan ağrı sonucu geldiğim İstanbul'da düştüğüm duruma bakın. Çok üzgünüm, ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi.
Tecrübeli teknik adam, salı günü TSYD Levent Şubesi'nde saat 11.00'de yapacağı basın toplantısında Türk futbolu oyuncusunu ve yöneticisinin ismini vererek anlatacağının altını çizdi.
Vural, Samsunspor ile oynayacakları PTT 1. Lig Play-Off finali öncesi görevine son verilerek yerine Hakan Kutlu'nun getirilmesi olayını şöyle anlattı:
"Biz Orduspor maçından sonra Trabzon'a geçtik ve burada çok mutlu olduk. Rakibimizi eledik. Trabzon'dan da 11.30 uçağı ile Adana'ya geçtik. Adana'dan da saat 14.30'da Mersin'deki Hilton Oteli'ne geldik ve kampa girdik. Tabii ki oyuncularımıza kendi alacakları ile ilgili bir ödeme yapılmıştı, o ödemeyi de yine antrenmana çıkamama durumları olduğu için Yönetim Kurulu bu sıkıntıyı aşmak adına yüzde 40'larını vermişti ve diğer kalanını da 'Şu iki maçı atlayın, size bunu Perşembe gününe kadar ödeyelim' demişlerdi. Geldik tabii, oyuncular huzursuz, para ödenmesini istiyorlar. Çünkü final maçından sonra ayrılacaklar. Kendi çaplarında kendilerine göre haklılar, Yönetim Kurulu da 'Bu konu hakkında acele etmeyin, Cuma'ya kadar buradayız' dedi. Tabii ki ben de bu arada Sayın Valimize gittim ve sonra başkanımız da geldi. Belediye başkanımıza gidecektim o da Soma'ya gitmişti bu olayla ilgili. Dolayısıyla çok güzel bir sohbetimiz oldu. Sayın Valimiz, 'Buranın Vali'si olarak size söylüyorum hocam, zaten içeride kalan büyük bir alacak yok. Öderiz. Onun için bir problem olmasın' dedi ve uzun uzun başka sohbetler yaptık. Bende dedim ki "Valim rica ediyorum biz yarın 14.00'te toplantı yapıyoruz ona katılır mısınız? Hatta dedi ki ben Belediye Başkanını da getireyim, Emniyet Müdürünü ve Gençlik ve Spor İl Müdürünü de getireyim, böyle bir motivasyon olur. Ben de, 'çok iyi olur sevinirim' dedim. Ben otele geldim bir analiz toplantımız vardı, orada çocuklara Samsunspor takımının bir buçuk saat oyuncu özellikleri, anlayışlarını ve Nduka oynamıyor kim oynayacak gibi konuları tartıştık. Çok güzel bir sohbet ve analiz oldu. Sonra, 'Çok güzel bir haberim var size, böyle bir toplantı yaptık Valimizle' dedim ses çıkarmadılar. Ben çıktım toplantıdan 17.15'de antrenmanımız vardı. Sonra Ali Tandoğan ile Nurullah geldiler, dışarıda hocalarla konuşuyorlardı. Ne oldu çocuklar dedim. Onlar da biz 'Antrenmana çıkmak istemiyoruz, gerekçesi de paramızı almak istiyoruz' dediler. Tabi biz aramızda çok uzun bir detay bu.
Ayın 20'sinde Spor Yazarları Derneği'nin Levent Şubesi'nde saat 11.00'de yapacağım toplantıda Türk futbolunun bu acı halini çok detaylı konuşacağım. Ama bu arada oyuncularımız kesinlikle hiçbir şeyi kabul etmediler. Ve bende dedim ki, 'yönetici çağırayım' ve yönetici çağırdım. Sonra onlar da toplantı yapalım dediler. Bu ara benle personel konuşmak istedi. Tercümanından masörüne, malzemecisinden çalışanına kadar 'biz de çıkmayacağız' dediler. Düşünün bir antrenör olarak düştüğüm durumu. Çok sinirlendim bu konuya. Oyuncu yok, personel gitti, bir ben kaldım orada yalnız. Çıktım yukarı hocalara dedim ki 'çabuk gidelim buradan hiç kimse yok burada' ve otelden çıktım.
Mersin'in içinde tur atıyoruz kendimize gelelim diye ve derken göğsüme korkunç bir ağrı girdi, dedim eyvah beni hemen İstanbul'a doktoruma götürün. Hemen aradılar havaalanından 8'de uçak var diye 10 dakika kala uçağa yetiştik. İstanbul'a eve getirdiler derken doktorum geldi. Muayene tedavi tansiyon 16'ya 11'e yükselmiş. Dilaltı hapları verdi ve sonuç olarak da sabah hastaneye tekrar gittim ve akşam üstüne kadar orada kontrol altında kaldım. Bir Anjiyo yapılması gerekiyor dedi. Efor testimde bir sıkıntı oldu. Ben de şimdi olamam maça gideceğim dedim. Bir telefon geldi bana dediler ki hocam sen para için orayı terk etmişsin. Nereden çıktı o dedim. İşte sen gittiğin için de yönetim kurulu oyuncuları toplamış ve oyunculara söz vermiş para konusunda oyuncular da tekrar antrenmana çıkmış. Yani duruma bakın. Biz ne duruma düşüyoruz ne durum ile karşılaşıyoruz. Sizin sözleşmenizi tek taraflı fesih ediyorlar ve yerinize Hakan Kutlu'nun gelmesini istedi oyuncular, o'nu getiriyorlar. Ben 61 yaşındayım, şu düştüğüm tezgaha bakın arkadaşlar. 2 gün sonra final oynatacağınız ve bu kadar emek verdiğiniz bir takıma beni düşürdükleri duruma bakın. Sırf oyuncuma personelime onlara emeklerime karşı verdiğim mücadelenin sonucunda düştüğüm duruma bakın. Tabi ben bunu açıklamak istemedim gizli tutmak istedim ve geldik raporda burada hastane anjiyolarım, elektro falan hepsi burada ve maalesef sözleşmemin fesih edildiğini duydum. Yönetim kurulu da benimle devam etmek istemediğini ve futbolcular da hoca değil bize Hakan Kutlu gelsin demişler. Ben de izin aldım ki burada Suadiye Otel'de kampa gireceğiz gidelim kampta görevimize devam edelim final maçı için. Bir de öyle bir yakıştırma paramı almadım da gittim falan. İnan çok üzgünüm ne diyeceğimi bilmiyorum. Rahatsızlığıma mı üzüleyim bu düştüğüm duruma mı üzüleyim oyuncuların, çalışanların yöneticilerin bana yaptığına mı neye üzüleyim bilmiyorum. Canları sağ olsun ama Salı günü 11.00'de TSYD'de yapacağım toplantıda Türk futbolunun oyuncusunun, yöneticisinin halini isim vererek anlatacağım. Bu insanları deşifre etmem lazım. Böyle bir hainlik olmaz. Bu kadar emeğe saygısızlık olmaz. Biz de çocuk bakıyoruz ben iki buçuk ay oradan evime gelmedim. Sırf şurada aldığımız bir görevi yüzümüz kara çıkmasın diye bu kulübün buna ihtiyacı var diye çok uğraştım ve bir şeyi başarma arifesinde bize yapılana bak. Olsun yapacak bir şey yok. Demek ki bunu da yaşayacak mışız ama ben buradan Mersin halkına teşekkür ediyorum, sağ olsunlar. Belki benim oraya gitmemin tek nedeni o kulüp başkanın bana bir lafı oldu. Dedi ki; biz 6 yıldan beri yöneticilik yapıyoruz, biz bu işi biliyoruz sanıyorduk ama bir şey bilmiyormuşuz da haberimiz yokmuş. Hocam lütfen gelin alın size anahtar bu kulübü siz idare edin. Düşünün bana 90 yıllık bir kulübü teslim etti. İnanın para konuşmadı ve bugüne kadar da ağzımı açıp para demedim. Diyorlar ki para istemişim de vermemişler. Yazıklar olsun benim 150 bin Euro'ya ihtiyacım mı var? Yani orada ben böyle bir şey yapar mıyım? Böyle insanı kepaze etmenin alemi ne? Deyin ki istemiyoruz seni. Oyuncular seni istemiyor. Türkiye'de kimin kimi idare ettiği ortada. Dolayısıyla isterseniz gelin keselim bu işi camiayı hırpalamayalım. Çünkü bir maç oynayacaklar ve inşallah kazanırlar. Allah yardımcıları olsun ama bu yaptıkları hiç kimsenin yanına kalmayacak bunu bilsinler."
Türk Futbolunda bu zaman kadar bir antrenörün başına böyle bir durumun gelmediğini ifade eden Vural, "Sayın Ali Karamanlı dün beni aramış. Uçaktaydım ve kapalıydı telefon. Akşam telefonumu açınca bir daha aramadı, yardımcımla konuşmuş bende dedim ki uçaktan inerim konuşurum. Aradım telefonu meşguldü. Mehmet Işık adında bir yöneticiye ulaştım o'na anlattım durumu, dedi ki Hocam böyle bir karar aldılar ben de şu anda toplantıdayım. Oyuncularla bir toplantı yapıldı ve bu karar alındı. Yani siz nasıl bir insansınız orada ben fenalaştım canım sıkıldı. Müsaade edin de biz de insanız yani. Benimle alakası olmayan bir durumdu oyuncu çıkmam diyor çalışan çıkmam diyor yönetici vermiyor ben ortadayım. Yani düştüğümüz durum bu. Çok komik ve Türkiye'de olabilecek bir olay daha yaşadık sanırım. Türk Futbolunun da 59'uncu sezonu. 59 sezonda bir antrenörün başına böyle bir şey gelmemiştir. Pes doğrusu. Canları sağ olsun. Salı günü her şeyi anlatacağız. Çünkü bırakalım şimdi ortalık karışmasın bu maç oynansın. Biliyorum bu maç kazanılsa da bana kaybedilse de bana faturası kesilecek. O yüzden boş verelim oynasınlar" şeklinde konuştu.