Kariyeri boyunca 28 farklı takımı çalıştıran antrenör Yılmaz Vural, futbolun içinde bulunduğu durumu, "Tamamen sona geldik, bitmek üzere. Bakın büyük takımların maçları hariç diğer takımların statları boş” sözleriyle değerlendirdi. 3 büyükler başta olmak üzere kulüplerin içinde bulunduğu borç batağına dikkat çeken Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan “Bu kulüplere bir devlet bankasından 10 senelik bir borç verin. Bir faizsiz beklesin bu borç. 10 sene sonra bunların gelirlerinden yüzde 25 falan bir para kesin. Ve böylelikle bu borç ödensin” ricasında bulundu.
3 büyüklerin teknik direktörlüğüne aday olduğunu bir kez daha yineleyen Vural, "İddia ediyorum Yılmaz Vural'ı getirmemekle hata yapıyorlar. Orda olsam çok katkım olur onlara. Bunu bir cahil cesareti ile söylemiyorum. Kendi doluluğumu, ne yapacağımı, ne yapamayacağımı çok iyi biliyorum. Yaşım da oldu 65. Ne zaman geleceğiz kardeşim biz buralara?" dedi.
Teknik Direktör Yılmaz Vural, CNN Türk'te Buket Aydın'ın sunduğu 40 programına konuk oldu. Buket Aydın'ın, "Üç büyük takımı çalıştırmamış olmak içinizde ukde midir?" sorusuna Yılmaz Vural, şöyle yanıt verdi:
"Orda olsam çok katkım olur onlara. Bu işin bir sosyolojik boyutu var. Çünkü bizde müşteri, taraftardır. Siz iyi uygulayacaksınız, onu mutlu edeceksiniz. O da gelecek kulüpten forma, atkı vs. alacak. Çok seyreden olduğu için kulübe para kazandıracak. Dünyada hangi aktivite buna siyaset ve din de dâhil, bu kadar farklı insan gruplarını bir araya getirebiliyor? Müslümansanız Müslüman gelir. Hristiyansanız o gelir toplantınıza. Sağcıysanız, solcuysanız, muhafazakârsanız sizin gibi düşünenler gelir. Ama buna hepsi geliyor. Ne renk, ne ırk, ne din, ne sosyoloji, ne siyaset hiçbir şey engelleyemiyor. Dışarı çıktıktan sonra herkes kendi düşüncesi doğrultusunda bir şeyler olduğunda tepki gösterebiliyor. Böyle bir iş yapıyoruz biz. Futbol tamamen bir spor diye bakılmaması gereken çok önemli sosyal bir olaydır. Bunu yönetmek çok iyi bir yönetilmişlikle olur.
Bakın rektörle öğrenci yan yana, holding sahibi ile işçi gol oluyor birbirlerine sarılıyorlar. Bir bilse holding sahibi işçi olduğunu, titrer bana sarıldı diye ürker. Ötekisi bilse belki sarılmaz. Böyle birleştiren kaynaştıran bir olayı o kadar sahipsiz ellere, eğitimsiz insanlara bıraktık ki... Yani toplumu idare ediyorsunuz bu aktivite ile. Düşünün A Milli Takım ile dünya 3'üncüsü olduğumuz dönemi, kutlamaları... Oraya gelenlerin içerisinde başı açık da kapalı da her türlü renk vardı. Bu kadar başka bir aktivite birleştirebilir mi insanları? İşte bunu kimse kimseye öğretmiyor. O taraftarın ne istediği, hangi oyundan mutlu olacağı, neden bu takımı tuttukları... 'Yabancı antrenör Türkiye'de yapamaz' dediğimde sanıyorlar ki 'Onların yerine bunlar geliyor da onun için duygusal bir tepki veriyor'. Asla değil.
İddia ediyorum Yılmaz Vural'ı getirmemekle hata yapıyorlar. Ben Trabzon'dan ayrıldığımda çok fazla sayıda insan 'Ne olur dur burada, gitme' diye havaalanına kadar peşimden bırakmadılar. Başarısız olduğumuz dönemler de oluyor. Kaybediyorsunuz, hep kazanmak diye bir şey yok bu işte. Getirin kardeşim adam bu kadar iddialı konuşuyor. Bunu bir cahil cesareti ile söylemiyorum. Kendi doluluğumu, ne yapacağımı, ne yapamayacağımı çok iyi biliyorum. Yaşım da oldu 65. Ne zaman geleceğiz kardeşim biz buralara? Bunun öbür dünyası ile yakınlaşmak üzereyiz. İşi espriye alıyorlar ama bir şey kaybetmezler."
Vural, "Başkan Ali Koç olduğu müddetçe Fenerbahçe'nin teknik direktörü olmanız imkansız mı?" sorusuna, "Aksine, başkan Ali Koç oldukça benim Fenerbahçe'de teknik direktör olma şansım çok fazla. Çünkü arkadaşlığımız, dostluğumuz olan birisi. Beni de çok iyi tanır. Sanmıyorum Ali Koç'un benle ilgili böyle bir düşüncesi olduğunu" dedi.
Ali Koç'la ilgili 20 sene önce yaşadığı bir anısını da anlatan Vural, "Ben Ali Koç'a ismiyle hitap ediyorum. Çünkü öyle bir yakınlığımız var. Bir yerde oturduk sohbet ettik. O zaman çok gençti. Bana söylediği bir şey vardı; 'Hocam en büyük idealim bu takıma başkan olmak.' Ne güzel bak o idealine sahip oldu. Sıra bizde. Bizim de en büyük idealimiz bu tür takımlar. İnsanların hayal etmesi kadar güzel bir şey yok. Bak gerçekleşen bir hayal oldu onunki. Ve şu anda da Türkiye mutlu onunla. Bırakın Fenerbahçe'yi, onun başa gelmesinin Türk futboluna bir şeyler katacağı, Fenerbahçe'ye farklı bir boyut kazandıracak kanaatinde herkes" şeklinde konuştu.
Fenerbahçe teknik direktörlüğü için de "Bir yönetici arkadaşımdan konuşulan isimler arasında olduğumu öğrendim" diyen Yılmaz Vural, şunları söyledi:
"İsmi mühim değil, Fenerbahçeli bir yönetici arkadaşımı aradım. 'Ben bir takıma gitmek üzereyim. Böyle bir tasarrufunuz varsa...' 'Hocam' dedi, 'Bu arkadaş birkaç maç daha kazanırsa onun devam etmesi söz konusu. Ama siz de bizim konuştuğumuz isimlerin arasındasınız. Ben fazla bir şey söyleyemem size.' Ben de kardeşim, arkadaşım (Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak) 'Gel sana ihtiyacımız var' deyince koşa koşa gittik. Benim için takım 2. ligde oynamış, Fenerbahçe olmuş önemli değil. Hedefi olsun, başarabileceğimiz bir ortam olsun gider çalışırız. Türk futboluna hizmet değil mi orada da çalışırız, burada da. Bizi getirseler kendilerine büyük faydamız olur. Bakın mütevazılığın sırası değil, çok büyük katkım olur onlara. Fenerbahçe-Alanya maçını Sadettin Saran'ın locasında izledim. Taraftarlar beni görünce çıldırdı, locayı basıyordu. Bu kadar istenen bir adamı getirin kardeşim, bir görün. Yapamazsak 'Yuh sana' deyin."
Buket Aydın'ın soru sorduğu esnada özür dileyerek araya giren Yılmaz Vural, "Bu program bir gün bin tane yapsan bin 1'incide bitebilir. Çünkü doyar insanlar. Çok keyifli bir programı yıllarca izlerler. Ve ondan sonra sana çalışman için nereden teklif gelecek biliyor musun? Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT)" dedi. Bunun üzerine kahkahalara boğulan Buket Aydın, "Yılmaz Bey çok fenasınız" diyerek yanıt verdi. Vural ise "Böyle güzel soru sorulur mu? Incığını cıncığını çıkarıyorsun valla, tebrik ederim" dedi.
Buket Aydın'ın, "Futbolun gidişatını nasıl buluyorsunuz?" sorusuna Teknik Direktör Yılmaz Vural, şöyle yanıt verdi:
"Tamamen sona geldik, bitmek üzere. Bakın büyük takımların maçları hariç diğer takımların statları boş. Büyük takımlarımıza bakıyoruz, genel kurullarında falan mali durumlarını açıklıyorlar. Fenerbahçe'nin en son telaffuz ettiği rakam 800 milyon dolar. Galatasaray'ın milyar Türk lirası, Beşiktaş'ın milyar Türk lirası. Başkanlarına sitemler ediliyor. Bazen aşırı laflar ediliyor. Türk futbolunda zaten 3 takımımıza baktığınız zaman özeti orada. Diğerleri de onların bir küçük versiyonu. Kulüplere bak borçları tavanda. Bir sürü kulübün transfer yasağı var. Yani ekonomisi düzelmiş 4 tane 5 tane takım sayarsınız. Nasıl çözüm bulacağız? Bir tek çözüm kalıyor. Canım Cumhurbaşkanım sizden ricam. Bu kulüplere bir devlet bankasından 10 senelik bir borç verin. Bir faizsiz beklesin bu borç. 10 sene sonra bunların gelirlerinden yüzde 25 falan bir para kesin. Ve böylelikle bu borç ödensin. Yoksa kalkacak futbol denen aktivite Türkiye'de. Batıyorsunuz, transfer yapamıyorsunuz, paranız yok. Sanırım buna gidilmesi gerekiyor. Bu yapılabilir mi yapılmaz mı bunu bilmiyorum ama başka çözüm yok. Battı, gemi battı. Ve içinde hepimiz varız. İçinde hepimiz de Titanik'in battığı gibi batmak üzereyiz. Çünkü futbol bir spor değil. Allah aşkına şu futbolun yönetilmesini, oynamasını doğru insanlarla yapalım. Yoksa olmuyor yani. O kulüp 800 milyon dolar borç yapana kadar, niye kimse kimseye dur demiyor.
Dernekler yasasıyla yönetilen kulüpler manzarası var. Şirketleştirin bu kulüpleri, sahipleri olsun. Dernekler yasasına göre kaldırıyorsunuz elinizi indiriyorsunuz. İbra aldı olmadı. Yazıyorsunuz karar defterine şu kadar alacağım var. Senet sepet göstermeden alacak addediliyor. Nasıl oluyor adamın 5 lirası yok benim 20 milyon alacağım var diyor. Ve alıyor bu parayı sizden. Nasıl engelleyeceksiniz bunları? İşler kötü gidiyor. Düzelmesi için hepimiz eksiğin ne olduğunu biliyoruz. Siyaset de biliyor, takımlar da biliyor, federasyon da biliyor. Oturacağız yeniden her şeyi dizayn edeceğiz. Nerede yanlış, nerede yanlış, nerede yanlış düzelteceğiz. İstemiyorsak bırakacağız, bu kaos devam edecek ve batacağız. Tercihi yapın arkadaş."
2-3 ay çalışıp sezonu tamamlamak işinize mi geliyor?
"Alex Ferguson'la biz beraber işe başladık. 1986 yılında ben Malatya'da o Manchester United'da... Adam 1 takımda antrenörlük kariyerini bitirdi, ben 25 takım değiştirdim. Bu benim sorunum değil..."