T24 - Adalet Bakanı Sadullah Ergin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) seçilmiş üyelerinin listesine karşı çıkması nedeniyle Yargıtay'da 8 aydır boş olan 33 üyelik için atama yapılamıyor. Ergin'in 33 isimden 10'unun hükümet tarafından belirlenmesi yolundaki ısrarı nedeniyle kriz aşılamadı. Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı Rıza Türmen, "hükümetin HSYK'da sergilediği tavırla Anayasa'yı ihlal ettiğini" yazdı.AKP hükümetinin tavrının HSYK üzerindeki ilk baskı olmadığını vurgulayan Türmen'in, Milliyet'teki köşesinde yayımlanan (8 Ocak 2009) "Yine yargı bağımsızlığı ve HSYK" başlıklı yazı şöyle:Yine yargı bağımsızlığı ve HSYKYargıtay’da boş olan 33 üyelik için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 8 aydır atama yapamıyor. Oysa Yargıtay Yasası’na göre, 10 üyeliğin boşalması durumunda en geç iki ay içinde atama yapılması gerekiyor. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, atamalar yapılamazsa Yargıtay’ın çalışamaz bir duruma geleceğini söylüyor.HSYK’nın atamaları yapamamasının nedeni, seçilmiş yargıç üyeleri tarafından hazırlanan listenin, “doğal üyeler” Adalet Bakanı ve Müşteşar tarafından beğenilmemesi. Gazete haberlerine göre, Adalet Bakanı Sayın Ergin boş üyeliklerden en az 10’unun kendi belirlediği adlardan olmasını istiyor.HSYK’nın hükümetin istemediği bir kararı almasını önlemek için Adalet Bakanı’nın elinde türlü olanaklar var. İsterse konuyu gündeme almayabilir. HSYK’nın gündemini yapma yetkisi Adalet Bakanlığı’nda. Ya da konu görüşülüp oylamaya gidilecekse, müsteşarıyla birlikte toplantıdan çıkabilir. HSYK’nın toplanması için üye tam sayısı gerekli. Müsteşarın yedeği olmadığından, toplantıdan çıkınca toplantı yapılamıyor. Hükümetin HSYK üzerindeki bu tür baskılarına ilk kez tanık olmuyoruz. Daha önce de görmüştük.Yargı bağımsızlığı hukuk devletinin, demokrasinin temel taşı. Bağımsızlık önce siyasal iktidarlara karşı ileri sürülen bir kavram. Yargı bağımsızlığının en önemli güvencesi ise, yargıçların ve özellikle yüksek yargı organlarının üyelerinin atamalarının siyasal iktidardan bağımsız olarak yapılması. Siyasal iktidarların yargı üzerinde etkili olmasını önlemek amacıyla, atamalar bağımsız yüksek yargı kurallarına bırakılıyor.Anayasa’nın 159. maddesi HSYK “Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre... görev yapar” diyor. Başka bir deyişle, HSYK yargı erkini kullanan bir organ olmamasına karşın, Anayasa’nın 138. ve 139. maddelerindeki yargı bağımsızlığı ve yargıç teminatı HSYK için de geçerli. O nedenle, hükümetin kendi istediği adları HSYK’ya kabul ettirmeye çalışması Anayasa’ya aykırı. 138. maddeye göre, hiçbir organ, makam kişi yargıçlara emir veya talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bu ilke, HSYK için de geçerli. Öte yandan, Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliklerinin siyasal iktidarın tercihlerini HSYK’ya empoze etme aracı olarak görülmesi, hukuk devleti ilkesi açısından çok tehlikeli. HSYK’yı kuran 2461 sayılı yasa, Adalet Bakanı da dahil bütün üyelerin tarafsızlığını öngörüyor. “Tarafsızlıklarını şüpheye düşürecek önemli bir halin mevcut olması durumunda” çekilmelerini istiyor. Dolayısıyla, Sn. Bakan ve müsteşarının, HSYK’daki varlıklarını, hükümetin görüşlerini yansıtan bir ajan olarak değil, HSYK’nın tarafsız bir üyesi olarak görmeleri gerekir.Yargıtay gibi, yargının en üst makamına seçilecek kişilerde liyakat, hukuk bilgisi, bağımsızlık ve tarafsızlık, dürüstlük gibi özellikler aranmalı. HSYK’da hangi adayların bu niteliklere sahip olduğu saptanırken görüş ayrılıklarının bulunması doğal. Görüşmelerde bu görüş ayrılıkları giderilmezse oylamaya başvurulur. Ancak, hükümetin HSYK’ya “En az 10 yeni Yargıtay üyesi benim görüşlerimi paylaşanlardan olacak” diye dayatmasını ve bunu HSYK üyesi Bakan ve müsteşarı aracılığıyla yapmasını, bu istek gerçekleşmediği sürece bir karar alınmasının bloke edilmesini, HSYK’nın bağımsızlığıyla bağdaştırmak olanağı yok. HSYK, hükümet ile yargı arasında bir siyasal pazarlık forumu değil. Yargının yürütmeden bağımsız çalışmasını sağlayacak bir yargısal makam. Hükümetin bu tutumu sonucu, en üst yargı makamı Yargıtay’ın çalışamaz duruma gelmesini ise hukuk devletiyle bağdaştırmak çok güç.Bütün bu gelişmeler, yargı bağımsızlığının anahtarı görevine sahip HSYK’nın gerçekten bağımsız bir organ olabilmesi için Adalet Bakanı ve müsteşarının üyelikten çekilmelerinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda Türkiye’de yargı bağımsızlığını sağlamanın koşulu.