Üniversiteye girişte TYT ve AYT baraj puanı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin olarak açıklama yapan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Geçmiş senelerde olduğu gibi 0,5 ham puan elde edebilen öğrencilerimizin puanları hesaplanabilecektir. Bundan sonra da öğrencilerimizin yapacağı tercihte bulunmaktır. Ya ön lisans üzerinden veya puan türlerine göre sayısal, sözel, eşit ağırlık ve dil puan türlerinde öğrencilerimiz ilgili bölümlere başvurabilecek" dedi.
Programa kabul edilebilmek için puanların yüksek olması gerektiğini söyleyen Özvar, "Program kontenjanı ne kadar ise en yüksek puanı alan ve o programı tercih eden öğrenciden aşağıya doğru kontenjan ne kadar ise öğrencilerimiz o programa kayıt hakkı elde etmiş olacak. Dolayısıyla barajların kaldırılması, puansız, sınavsız üniversitelere öğrencilerin girmesi demek değil" diye konuştu.
2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavından (YKS) itibaren ön lisans ve lisans programlarını tercihte 150 ve 180 olan TYT ve AYT baraj puanları uygulaması kaldırılmıştı. Bu konu hakkında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, “Bu uygulamaya gidilmenin esprisi aslında şu. Daha fazla sayıda adayımız eğer puanı hesaplanabilecek ise tercihte bulunma hakkını kendisine tanımaktır. Bu uygulamanın bu düzenlemenin arkasında yatan temel sebep daha fazla adayın tercih yapabilme hakkına kavuşmasıdır. Buna niçin gittik? Buna gitmemizin sebebi aslında şuydu. Sınavlar eleme usulü de olabiliyor, aynı anda başarı sıralaması usulü de olabiliyor. Bu sene bu uygulama ile beraber aslında biz elemeyi bir kenara bırakmış olduk. Türkiye’de üniversitelerimizde yeteri kadar kontenjan olduğunu biliyoruz. Çok sayıda öğrencimizin bu kontenjanlara başvuruda bulunduğunu da biliyoruz. Aslında bizim yapmaya çalıştığımız şey, eğer öğrencilerimizin geçmiş senelerde olduğu gibi puanı hesaplanabiliyorsa, gerek ön lisans, gerek lisans programlarına tercihte bulunabilecekler” ifadelerini kullandı.
Yapılan sistem değişikliğine yönelik getirilen eleştirilere de cevap veren Özvar, “Burada biz programların puanlarını düşürmüyoruz. Ayrıca böyle bir uygulama puanların düşmesi, öğrencilerin hiç soru yapmadan programlara girmesi anlamına asla gelmemektedir. Geçmiş senelerde olduğu gibi 0.5 ham puan elde edebilen öğrencilerimizin puanları hesaplanabilecektir. Bundan sonra ise öğrencilerimizin yapacağı, tercihte bulunmaktır. Ya önlisans üzerinden veya puan türlerine göre öğrencilerimiz ilgili programlara başvurabilecektir. Peki programlara nasıl kabul edilecekler? Puanlara kabul edilebilmek için puanlarınızın üstün olması yani yüksek puan almanız lazım. Program kontenjanı ne kadar ise en yüksek puanı alan ve o programı tercih eden öğrenciden aşağı doğru kontenjan ne kadar ise ve o kontenjana girebilen öğrencilerimiz o programa kayıt hakkı elde etmiş olacaklar. Dolayısıyla barajların kaldırılması, puansız, sınavsız bir şekilde üniversitelere öğrencilerin girmesi demek değil. Bunu çok sevgili adaylarımız gayet iyi bilmektedir. Onlar da zaten aldığımız kararı aileleri ile birlikte memnuniyet ile karşıladıklarını bizlerle de paylaşmakta” diye konuştu.
Yapılan çalışma sonucunda barajların kaldırılmasının aslında tercih yapan adaylar arasında rekabet ortamı oluşturacağını vurgulayan Özvar, “Bu sistem aslında tercih yapabilen öğrenciler arasında rekabeti getirecek. Bu çok kıymetli bir şey. Rekabet kontenjanlara daha fazla talebin olması anlamına gelir. Daha fazla talebin olması demek, kontenjanlara daha fazla ilginin, daha fazla kayıt yaptırmak isteyen öğrencinin de olmasını sağlar. Bu da gerek puanların belki yukarıya doğru meyil etmesine gerekse de dolmasına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla bu sistemle, bu uygulamayla kalitenin düşeceğini, liyakatin azalacağını söylemek, çok haklı ve makul bir eleştiri olarak görünmemektedir” şeklinde konuştu.
Ayrıca sınav süresinin de uzatılmasının adaylar tarafından memnuniyet ile karşılandığını dile getiren Özvar, “Bizim görebildiğimiz ve takip edebildiğimiz kadarıyla, öğrencinin üzerindeki ‘barajı geçme’ baskısı ve stresi kalktığından dolayı, öğrencilerimizden aldığımız izlenim çok ciddi bir motivasyon artışı olduğu biçiminde” açıklamasında bulundu.