YÖK Başkanı Çetinsaya: ODTÜ'de yaşananlar da asla ve asla kabul edilemez

YÖK Başkanı Çetinsaya: ODTÜ'de yaşananlar da asla ve asla kabul edilemez

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Süleyman Demirel Üniversitesi Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi'nde düzenlenen 216. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda bir konuşma yaptı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) türban konusuna değinen  Çetinsaya, "ODTÜ'de yaşananlar da asla ve asla kabul edilemez ve hiçbir şekilde müsamaha gösterilemez. Bu manada Denetleme Kuruluna konunun her bakımdan soruşturulması talimatını verdim" dedi.

Üniversite öğrencisini saf ve kandırılmaya müsait bir toplum kesimi görmenin kabul edilebilir bir argüman olmadığını vurgulayan Çetinsaya, üniversite öğrencisinin politik bilinç ve duyarlılık itibarıyla toplumun en hareketli kısmı olduğunu, bu durumun üniversite gençliğinin fiziksel çatışma ile özleştirmek anlamına gelmemesi gerektiğini söyledi.

 

Endişe kaynağı geçmiş siyasal hafıza

 

Üniversiteler ile ilgili endişelerin kaynağının ülkenin geçmiş siyasal hafızası olduğunu belirten Çetinsaya, şöyle devam etti: "Türkiye siyasal yaşamında üniversitelerde yaşanan çatışmalar, olağanüstü siyasal müdahalelerin, darbelerin ve muhtıraların hayata geçirilmesinin birer bahanesi olarak iş görmüştür fakat söz konusu dönemler ekonomi, siyaset ve kültürel anlamda toplu bir akıl tutulmasının yaşandığı dönemlerdir. Üniversiteler de bundan payını almıştır. Ancak ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel alanlarda büyük atılımlarının yaşandığı Türkiye'de bu geçerli değildir." Üniversitelerin hiçbir siyasi baskı olmaksızın sorunların açıkça tartışıldığı mekanlar olduğuna işaret eden Çetinsaya, kampüslerin öğrencilerin ifadelerini rahatça anlatabilecek güvenli ortamlar olması gerektiğini dile getirdi.

 

'İfade özgürlüğü de mutlak değildir'

 

Öğrencilerin görüşlerini baskılayan ortamların öğrenme özgürlüğünü kısıtlayacağına dikkati çeken Çetinsaya, şöyle konuştu: "Öğrenciler kendi görüş, duruş ve farklılıklarından dolayı öğretim elemanları ve öğrenciler tarafından hor görülmeyeceklerini hissetmelidir. Hiçbir öğrenci dünya görüşlerinden dolayı ayrımcılığa tutulamaz. Haksız bir şekilde değerlendirildiğini düşünen öğrencinin buna itiraz etme hakkı vardır. Hem öğretim elemanları ve öğrenciler hem de üniversiteye davet edilen öğrenciler ifade özgürlüğüne sahiptir. Herhangi bir kişi kampüse davet edildiğinde, bazı öğretim elamanları ve öğrencileri sırf davetli kişi, kendilerinden farklı düşünüyor diye o davetlinin ifade özgürlüğünü kısıtlayamaz. Öğrenciler ve öğretim elemanları şiddete başvurmaksızın protesto hakkına sahiptir. Bu hak akademik etkinliklerin işleyişini sekteye uğratamaz. Öğrencilerin öğrenme, öğretim elamanlarının öğretme özgürlüğünü kısıtlayan her türlü eylem, protesto ve işgal akademik özgürlüklerin ihlalidir. İfade özgürlüğü de mutlak değildir. ODTÜ'de yaşananlar da asla ve asla kabul edilemez ve hiçbir şekilde müsamaha gösterilemez. Bu manada Denetleme Kuruluna konunun her bakımdan soruşturulması talimatını verdim."

Son dönemlerde yaşananlar ve gelecek dönem için dile getirilen beklentilerin yeni gerilimlerin kendilerini yanlış adımlar atmaya yönlendirmemesi gerektiğini vurgulayan Çetinsaya, şunları kaydetti: "Üniversite yönetimlerinde yetkili mercilerde yer alan kişilere düşen, üniversitelerde her ne şekilde olursa olsun seferberlik ortamlarının oluşmasını ortam vermemektir. Bizlere düşen, üniversite öğrencilerini eğitim ve öğretim haklarının teminat altına alınmasıdır. Üniversitelerimizde faaliyette bulunan ve bulunmaya çalışan illegal ve marjinal örgütler olabilir. Bunların açığa çıkarılması sürecinde gerekli yasak mekanizmaların işletilmesi geçmişte olduğu gibi bugün de bir gerekliliktir ancak bu süreçte üst yöneticiler olarak güvenlik ve özgürlük dengesine azami ölçüde dikkat etmeliyiz. Eğer bu dengeyi bozarsak, terazi güvenlikleştirme yönünde ağır basarsa her şeyi öncelikle bir güvenlik meselesi olarak görmek üniversitedeki gerilimleri daha da tırmandıracak, farlılıkların çatışmaya dönüşmesi için ortam hazırlayabilecektir. Bana göre üniversite yöneticilerin en büyük sorumluluklarından biri özgürlük ve güvenlik dengesinin hiçbir zaman yitirilmemesini sağlamaktır."